Ann Van den Broek: Transparan Ben’lerin İnşası

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Gizem Aksu

Bu metin, Ann Van den Broek ve Dario Tortorelli’nin Aralık ayında MSGSÜ Çağdaş Ana Sanat Dalı’nda yürüttükleri iki haftalık çalışma süreci vesilesiyle hazırlanmış ve Evren Erbatur tarafından yürütülen Kompozisyon dersi kapsamında sunulmuştur.

Giriş

Ann Van den Broek, 1970 Antwerp/Belçika doğumlu koreograf, dansçı ve eğitmendir. 1991 yılında Rotterdam Dans Akademisi’nden mezun olduktan sonra farklı topluluklarda dans etmiş, 2000 yılında ise kendi koreografik araştırmalarını yapmak ve kendi eserlerini üretmek amacıyla bağımsız çalışmaya karar vermiş ve WArd/waRD’ı kurmuştur. WArd/waRD’ın yanı sıra, Korzo Productions (The Hague) ve Danswerkplaats Amsterdam şemsiyeleri altında çeşitli koreografiler üretmiştir. Günümüzde, çoğunlukla Belçika ve Hollanda’da üretmektedir.

ann-van-den-broek-co

Aralık ayında WArd/waRD’da Ann Van den Broek’un dansçılığını ve asistanlığını yapan Dario Tortorelli ile, MSGSÜ Çağdaş Ana Sanat Dalı’da yapılan repertuar çalışmalarında, artisitk yaklaşımını deneyimleme fırsatını da değerlendirerek bu yazıda, Broek’un bir koreograf ve hareket araşrtımacısı olarak yaklaşımını ve özelde de dans tarihinde şu an önemli bir yer edinmiş eseri Co(te)lette‘i analiz etmek ve tartışmak istiyorum.

Broek ve Sanatsal Tercihleri

Broek’un artistik yaklaşımından kendi ifadelerinden de faydalanarak bahsetmek istiyorum.[1] Eserlerini insan davranış biçimlerinden, zihin durumlarından ve insanın çevresinde vuku bulan etki, itki ve izlerinden ilham alarak üretmektedir. Kendi içine dönük bir araştırmalarının yanı sıra çağdaş toplumun motiflerinden, fenomenlerinden ve işaretlerinden de faydalanmaktadır. Gündelik hareketlerin farklı bağlamlarda icra edilmesini tercih etmesi hareketlerin potansiyellerini ve farklı olanaklılıklarını ortaya çıkarmaya ve daha derinlikli bir araştırmaya götürmeye olanak tanımaktadır. Bir konsept etrafında şekillenen eserler, mikroskobik denilebilecek detaylı bir analiz ve araştırma sürecine girer. Matematiksel ve kinestetik olarak oldukça sıkı bir strüktüre oturtulur. Kendisinin “kaleidoskobik” dediği bir hareketin sınırsız varyasyonlarının denendiği ve araştırıldığı yaklaşımı birçok eserinde gözlemlenebilir. Mikroskobik araştırma süresince bir hareketin ya da bir dans malzemesinin sadece tanımlayıcı olması (illustrative) değil, hareketin amacı, neden, nasıl ve niçin yapıldığının kesinleşmesi olmazsa olmazdır. Bu çerçevede matematiksellik, sadece hareketlerin sayıları, doğrultuları ve seviyelerinde değil, içeriği için de söz konusudur. Yapı bozuma uğratılmış ve sınırsız varyasyonları denenmiş hareketlerin aynı zamanda matematiksel olarak sıkıca işaretlenmiş olmasından doğan çatışma/tansiyon Broek’un hareket repertuarının hem kaynağına hem de kalitesine dair ipucu vermektedir. Kendisi buna “kontrollü ifade”  (controlled expression) demektedir. Rasyonel olanla irrasyonel arasındaki gerilim, içgüdü, itki, his, sezgi, duygular kinestetik dilin kurulmasını sağlayan önemli öğelerdir. Eserlerinde farklı duygu, his ve zihin durumlarının yaratılmasında; kendini dışa vurmakla kendine mesafeli kalmak arasındaki, boş vermekle kontrol etmek arasındaki, bırakmakla tutmak arasındaki gerilime ve çatışmaya sıkça başvurduğu gözlemlenebilmektedir.

Bu gerilim ve çatışmanın doğduğu yerde, birlikte çalıştığı dansçıların fiziksel ve zihinsel limitlerini zorlamayı sevmekle beraber hareketi gerektiği için ve gerektiği kadar yapan dansçılarla çalışmayı tercih etmektedir. Bu noktada Stanislavski’nin Method Oyunculuğu’na referansla vermektedir. Kendi topluluğunda aynı dansçılarla yıllarca çalışmasının arkasından en önemli nedenlerinden biri; kendi birikimleri, kendi hayal dünyaları doğrultusunda parçaya kendilerini dayatan bedenler değil; parça ne gerektiriyorsa onu yapabilecek kadar donanımlı ancak tutumlu bedenler inşa etmenin zaman alıyor olmasıdır. Dansçı, izleyiciye “dokunabilecek”, izleyiciyle direkt iletişim kurabilecek onun zihnine, kalbine girerek onu sandalyesinde oturup bir “gösteriyi izleyen” konumundan çıkarabilecek kadar etten kemikten olmalıdır.

Broek, insanlara dokunan, onları düşündürten ve kuşkuya açık kapı bırakan dramaturjik yapılar kurmayı tercih etmektedir. Eserlerini; sorgulanmayan, norm halini almış şeylere karşı bir başkaldırış ve eleştirel bir reaksiyon olarak tanımlamaktadır. Ancak eserlerinde, izleyiciye yüksek sesli vaazlar vermek, göze parmak diskurlar oluşturmak yerine onlarla ince ve derinden bir iletişim bağı kurmayı tercih etmektedir.

Eserlerinde ses sanatının dramaturjik bir öğe olarak kurgulandığı rahatça fark edilebilir. Beden, mekân ve ifade arasındaki ilişkisellikte; ses ve ses kompozisyonu incelikli bir araştırma taşımaktadır. Mekân ve mekan yerleştirmesi konusunda yalın tercihleri olan Broek “mekansal açıklık”a önem vermektedir.

The Red Piece (2013), Das Blaue (2012), Domestica (2012) Ohm (2010), We Solo Men (2009), I SOLO MENT (2008), Co(te)lette (2007) ‘in de içinde bulunduğu birçok eseri birçok ülkede icra edilmiş, kendisini Avrupa Çağdaş dans sahnesinin en önemli ve en etkileyici koreograflarından yapmıştır. Broek’un çağdaş dans alanının yanı sıra çağdaş sanat için çok önemli bir isim olduğunu düşüyorum. Kendi tasarı dünyasını ortaya koymak konusundaki disiplinler arası yaklaşımı, bedene ve bedenin gündelikliğine doğrudan ve yalın yaklaşımının sonucunda ortaya çıkardığı geçirgen hisler, eserlerin sosyo-kültürel, politik, sanatsal ve etik olarak birçok bağlama açılabilme potansiyeli kendisini özgün ve merak uyandırıcı bir sanatçı haline getirmektedir. Çağdaş dansta Flemen dalganın önemli bir ismi olmakla kalmamış, çağdaş dansın zengin merkezlerinden olan Amsterdam ve çevresinde sanat-oluşa önemli önermelerde ve etkilerde bulunmuştur.

Co(te)lette üzerine…

Bu yazıda mercek altına alınacak 2007 yapımı Co(te)lette, Hollanda’nın ve Avrupa’nın en prestijli ödüllerinden olan Zwaan (Swan Award) ödülünü “En Etkileyici Dans Prodüksiyonu” olarak almayı başarmıştır. Eser 2010 yılında önemli İngiliz yönetmen Mike Figgis tarafından filme alınmıştır.

Eserin ismindeki Co(te), İncil’e göre Tanrı’nın Havva’ yı Adem’ in kaburgasından yaratması anlamına gelmektedir.[2] Eser, toplumsal cinsiyetlendirilmiş beden, meta beden, fantezi ve şiddet temaları içinde zigzaglar çizmektedir. Kadını bir fantezi nesnesi haline getiren klişe imajlar, dar elbise, topuklu ayakkabı, kalçaları ve vajina bölgesine dikkat getiren giysiler… Bir yandan normatif kadınlıktan beklenen rolleri yerine getiren kadınlar bir yandan da normatif kadınlığın dışında gösterilen güçlü, hazzına ve arzusuna sahip çıkan, çılgın, hanım hanımcık olmayan durumların içine girmekteler. Bu çatışmanın kuruluş ve icra ediliş biçimi, hem sahnedeki icracıların hem de bu anlara dâhil olan izleyicilerin zihinsel, enerjisel, sosyo-kültürel limitlerini zorlamaya aday.

Co(te)lette 3 - foto Maarten Vanden Abeele

Co(te)lette‘i koreografik bağlamda beden , dramaturjik bağlamında ise his (affectus) nosyonları üzerinden yorumlayacağım. Ancak beden ve his, koreografi ve dramaturji birbirine içkin olduğundan analiz ve yorumum bu bağlamların örülmesi şeklinde gidecektir. His üzerine oluşturduğu teori ile felsefe tarihinin en önemli kırılmalarından birini yapmış Benedict de Spinoza, eseri yorumlarken referans noktam olacaktır.

Spinoza, Descartes’ın zihni ve düşünceyi, bedene ve harekete önceleyerek oluşturduğu zihin-beden ayrımına radikal bir karşı çıkışta bulunur. Beden ve zihnin birlikteliğini ve birbirlerine içkinliğini savunmuş ve bu önermesini affectus üzerinden detaylandırmıştır. His; zihnin, bedenin hareketin, hareketsizliğin, duyguların, sezgilerin, enerjilerin bir arada ve birbirinin içinden geçerek oluşturduğu… Affectus; duyguların, algının, sezginin öznel(öznenin) deneyimini aşar. Özneden geçen ancak özneye tabi olmayan hisler, titreşimler ve enerjiler toplamıdır. Duygular özneye aitken his; özneyi aşan, özneden taşan; dolayısıyla farklı öznelerin buluşabileceği bir oluş önerir. Bu noktada, Co(te)lette’te en vurucu bulduğum nokta, farklı hisler üzerinden farklı izleyicilere buluşma noktaları önerebilmesi ve bir paylaşma, tartışma düzlemi yaratabilmesidir. İzlenilenin, icra edilenin bir performans değil de buluşulan, ayrılanan, tekrar buluşulan farklı his mekânları oluşturduğunu düşünüyorum. Performans, beraber deneyimlenen bir oluş önermekte. Bu noktada, Ann Van den Broek ve dansçıları Cecilia Moisio, Judit Ruiz Onandi, Frauke Mariën zihinleriyle, bedenleriyle izleyicileri bu oluşa davet ediyor.

Gündelik hareket repertuarından seçilen hareketlere dair herkesin kendine ait tecrübesi, bu hareketlere yakınlık eserin içine girmeyi kolaylaştırıyor. Ancak; gündelik hareketleri tekrar ve bozulmalarla kendi bağlamlarından farklı bağlamlara taşınması, koreografın tercihlerini görünür kılıyor ve izleyici için üzerine düşünülecek, içine girilebilecek farklı alanlar bırakıyor. Kesik hareketlerin ve pozların defalarca tekrarından oluşan sirküler döngü sert bir üsluba dönüşürken, yaşanılan oluşların gerçekliği ve samimiyeti seyirciyi dışarıda bırakmayı değil, aksine işin içine daha da sokmayı başarıyor. Bunun önemli bir dramaturjik tercih olduğunu düşünüyorum. Sahnede içinde girilen durumlar; izleyiciyi gözlemci pozisyona iten bir mesafe önermiyor; aksine, herkesin zaman zaman içine düştüğü, düşürüldüğü durumlar olarak yani benzer deneyimler olarak kurgulanıyor.

Hislerin birbirine geçişi, hislerin bedenden bedene geçişi, o bedenleri dönüştürüşü, dönüşen bedenlerin tekrar buluşması… Her an sürprize açıklık… Koreografik kurgu olarak birkaç episoda ayrılan iş, hislerin ve bedenlerin bu dönüşümleri sayesinde kopmaksızın devam etmekte. Tam da Broek’un eserin filminin tanıtım metninde dediği gibi; “Anlatıcılık yok, çözüm yok, son yok, Co(te)lette‘nin hikayesi duraksız ve boş.”[3] Tekrarlarla anlamları boşalan ve yapı bozuma uğrayan hareketler ve bedenler bir yandan donukluk ve mekaniklik yaratırken bir yandan da izleyenlerin kendi atıfları ile tutacakları boşluklar yaratıyor. Bu çerçevede, Broek’un belli bir mesaj ve söylem üretmeme tercihi bu işte de gözlemlenebiliyor.

Co(te)lette, kadınlığa, kadınlık tecrübesine atfedilen toplumsal ve normatif atıfların ötesine geçip üç kadın dansçının nezdinde kadın-oluşa dair derinlikli ve geniş bir önerme sunuyor. Jennifer Edwards’ın belirttiği gibi, kadınların çok yönlü varoluşları etrafında şekillenen kurgulanan dayatılan sosyal tansiyona dair eleştirel ve provokatif bir artistik çerçeve sunuyor.

coteltte (1)

Sonuç yerine…

İstanbul’daki atölye süresince Broek’un farklı eserlerinden alınmış repertuar parçalarını çalışırken parçaların icracı için en zorlu ve meydan okuyan kısmının gündelik hareket repertuarlarından alınıp sahneye taşınan ve farklı bağlamlara açılımlanan hareketler ve duygular olduğunu düşündüm. Erving Goffman, gündelik hayat performans ile sahne performansına dair incelikli bir açılımda bulunur: Gündelik hayat performansı ile sahne performansı arasından kesin ve net bir ayrımdan bahsedilemez. Broek’un ve dansçılarının tercihlerinde ve icralarında bu noktayı sahiplendiğini ve bunu göstermeyi başarabildiklerini düşünüyorum. Her hareket, gerektiği için, durumun gerektirdiği şekilde ve bir yandan da “şimdi ve burada” olabilmelidir. Alışkanlıkları olan, zorlu bir durumla karşılaştığında rahat ettiği kalıplara hemen dönen, yeniyi aramaya ve denemeye açık olmayan icracılar için hayli zor bir deneme! Broek’un kendisinin de belirttiği gibi, yeniye açık icracıların da içselleştirebilmesi için bir hayli mesaiye ihtiyaç oluyor. Koreografa kendi ben’ini dayatan dansçı yerine farklı ben’lerin içinden geçebileceği transparan bir ben inşası!

 Co(te)lette

 Konsept ve Koreografi: Ann Van den Broek

 Müzik Kompozisyonu: Arne Van Dongen

 Işık: Bernie van Velzen

Dansçılar: Cecilia Moisio, Frauke Mariën, Judit Ruiz Onandi

Prodüksiyon: Ward/waRD vzw

Prodüksiyon Ortaklığı: CC Berchem (Antwerpen); Korzo Producties (Den Haag)

Videoklip: Josanne Buiting

 Kaynakça

Kitap

Goffman, Erving. The Presentation of Self in Everyday Life. May 20, 1959. Anchor, 1 Edition

Spinoza, Benedict de. Ethics. London: Penguin.

 İnternet

 Makale

Linden, Mirjam van der. de Volkskrant, November 27, 2007s

http://www.wardward.be/e-pers-recensies.html#e-cotelette-vk

Edwards, Jennifer, 04/23/2012

http://www.huffingtonpost.com/jennifer-edwards/embodied-women-as-window-_b_1446147.html

 Söyleşi

http://www.youtube.com/watch?v=UpE1n2asru0

 Websitesi

http://www.wardward.be/

contemporarydance-db.blogspot.com

http://www.youtube.com/watch?v=YJWYYa7nu6o

http://www.youtube.com/watch?v=gu2r3P04DnA

Eserin Videosu İçin:

http://www.ubu.com/dance/broek_colette.html


[2] Bu mit, sadece Hristiyanlıkta değil, Müslümanlıkta da kullanılır.

[3] “No story-telling, no solution and no ending. Co(te)lette’s story is restless and… empty.”

 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Gizem Aksu

Yanıtla