‘Müthiş Tiyatrocuydu, Kötü Bir Yönetmendi’

Pinterest LinkedIn Tumblr +

haldun090220141154239579616_2Tiyatronun duayeni Haldun Dormen, Türk tiyatrosunun on sene sonra dünyanın en iyi tiyatrosu olacağını söyledi. Dormen, Muhsin Ertuğrul’un kötü bir yönetmen ancak müthiş bir tiyatrocu olduğunu belirterek, kendisini sürekli dinleyerek çok şey öğrendiğini söyledi.

Dormen, yurt dışında tiyatro eğitimi konusunda, “Ben yurt dışında alınan tiyatro eğitimi ve Türkiye’de verilen eğitim arasında çok büyük bir fark görmüyorum. Ben Amerika’ya eğitim almaya gittiğimde Yale Üniversitesi’ndeki tiyatro bölümü dünyada zaten tekti. Günümüzde baktığımızda Türkiye’de de üniversitelerimizde tiyatro bölümü var ve bu sanatın eğitimi veriliyor. Zamanında ülkemizde bu alanda bir takım şeyler eksikti, ben bu nedenle gidip yurt dışında eğitim aldım. Ayrıca her üniversitenin her bölümü çok iyi ya da her hocası çok iyi diye de bir şey yok. Mesela ben yönetmen olmak için gittim Yale Üniversitesi’ne ama yönetmenlik hocamdan bir şey öğrenmedim, orada ne öğrendiysem aktörlük hocamdan öğrendim” dedi.

İlla yurt dışına gidilecek diye bir gereklilik olmadığını belirten Dormen, “Bu tercihe bağlıdır. Ülkemizde de çok iyi eğitim veren üniversitelerimiz var. Ya da çok iyi eğitim verebilecek tiyatro ustalarımız var, Yıldız Kenter de bu hocalardan birisi. Ama herkesin yurt dışına da gitmesi gerekiyor bence. Çünkü o zaman mukayese edebilirsiniz. Yurt dışındaki her şey bize çok iyi ve çok güzelmiş gibi geliyor, ama durum böyle değil. Gidip geldikten sonra ‘biz de aslında bir çok konuda oldukça iyiymişiz’ diyebilmeniz için bir kerede olsa yurt dışına gidip görmeniz gerekli. Oraları gözümüzde çok büyütüyoruz” diye konuştu.

Dormen, İstanbul Üniversitesi Devlet Konsevatuarı’nda derslere hala devam edip etmediği sorusuna, “Emekli olmuştum aslında ama devam etmem konusunda çok istek aldım, Müzikal Bölümü’nde ders vermeye devam ediyorum” cevabını verdi.

OKUL AÇILSIN, BEN GİDER ÇOCUKLARA ÖĞRETİRİM
Dormen, kendisine ait bir sahne sanatları okulu açmayı düşünüp düşünmediği sorusunu ise “Bugünlerde aramızda sıkça lafı geçen ve benim de yapmayı düşündüğüm bir konu bu aslında. Ancak okulu açma, kurma aşamalarıyla ilgilenebileceğimi sanmıyorum. Birisi ya da birileri okulu açarsa ben dersler veririm. Okul açılsın, ben gider çocuklara öğretirim. Ve öyle bir okul açılırsa çok başarılı tiyatrocular yetişeceğine inanıyorum” cevabını verdi.

Türk tiyatrosunun duayeni Muhsin Ertuğrul ile uzun zaman çalışan Dormen, o günleri şöyle anlattı: “Muhsin beyle Amerika’dan gelir gelmez tanıştım ve kendisine bayılmıştım. O kadarşeker ve samimi bir insandı ki, ‘Ooo paşam’ diye karşılamıştı beni. Tanıştıktan sonra da onunla gece gündüz çalışmaya başladım. Bu süre zarfında Muhsin Bey’den çok şey öğrendim. Ama çok enteresandır ki sadece tiyatrocu olarak çok şey öğrendim, yönetmen olarak hiçbir şey öğrenmedim. Çünkü Muhsin bey, çok kötü bir yönetmen ancak müthiş bir tiyatrocudur. Bugün bir Türk Tiyatrosu’ndan bahsedebiliyorsak Muhsin Ertuğrul sayesindedir. Tiyatronun ne kadar ciddi ve disiplinli bir iş olduğunu bize o öğretti. Tiyatroda Muhsin Ertuğrul dahiydi. O benden çok ilerideydi. Muhsin Ertuğrul hep anlatırdı ben de hep dinlerdim”.

TÜRK TİYATROSU ON SENE SONRA DÜNYANIN EN İYİ TİYATROSU OLUR
‘Halkımızda tiyatroya olan ilgiyi nasıl buluyorsunuz? Gerçekten de tiyatroya ‘Zengin eğlencesi’, ya da ‘üst kültür tabakasının sanatı’ gibi bir anlayış var mı sizce?’ sorusuna Dormen, “Hayır bence böyle bir anlayış olmamalı, olduğuna da inanmıyorum. Bugün baktığımızda tiyatro, sinemadan daha ucuz. Kimse farkında değil ama tiyatronun da oldukça çok seyircisi var. İstanbul’da şu anda üç yüzü aşkın tiyatro var. Büyüklü küçüklü alternatif tiyatrolar da var ama fark etmez, sonuç olarak varlar. Tiyatrolar hatta bazen seyirciyle fazla bile dolu oluyor. Broadway’de oynayabilecek kadar iyi olan tiyatrolarımız da var. Çok iyi oyunlar çok iyi tiyatrocular ve çok iyi tiyatrolarımız var. Bence durum böyle giderse Türk Tiyatrosu on sene sonra dünyanın en iyi tiyatrosu olur” cevabını verdi.

Şahan Gökbakar ile yaşanan olaydan da bahseden Dormen, “Benim niyetim ne Şahan Gökbakar’ı küçümsemekti ne de bir başkasını. Sadece bu tarz bir çalışma benim tarzım değildi ve onu ifade etmek istedim. Şahan Gökbakar muhakkak ki iyi bir sanatçıdır, milyonlarca insana da yaptığı işi beğendirmiştir. Ama ben o tarzı beğenmediğim için sevmedim. Çünkü o tarz abartılı ve küfürlere de başvuruluyor” dedi.

Dormen, ‘küfürle güldürmek’le ilgili ise “Küfür bir oyunun içinde gerektiğinde elbette olabilir. Oynanan karakterin içinde bulunduğu durum itibariyle küfür etmesi çok gerekliyse edebilir, bunu anlarım. Ancak durduk yere küfür çok yanlış. Ama sahnelenen bir çalışmada küfür kullanmak, hınkırmak, sümkürmek gibi şeyleri doğru bulmuyorum. Daha önce de söylediğim gibi gerçek Fars tarzı komedi harika bir türdür, abartıdan uzaktır ve çok zordur” dedi.

GÜN BENİM İÇİN MÜZİKLE BAŞLAR
‘Çok uzun yıllar boyunca sahnede kaldınız ve bir çok türden esere imza attınız. Bu türler arasından en çok sevdiğiniz ve sizi heyecanlandıran tür hangisi?’ sorusuna Dormen, “Müzikaller en sevdiklerim. Çünkü müziği çok seviyorum. Günlük hayatımda bile gün benim için müzikle başlar. Sabah kalkıp müziği açar çalışmaya öyle başlarım. Klasik müziği çok sevmekle birlikte, pop da dinliyorum, ama arabesk pek sevmem, marş sevmem, ama genel olarak her türlü müziği dinlerim” cevabını verdi.
Dormen, vakti olması ve rolü beğenmesi halinde tekrar dizide oynayabileceğini söyledi.

BEĞENDİĞİM OYUNCULAR VAR
Dormen, ‘Son dönemde genç oyunculardan kimleri beğeniyor sunuz?’ sorusunu ise “Söz konusu tiyatro oyuncularıysa o kadar çok var ki. Ama dizilerden ve sinema alanından beğendiğim oyuncular arasında Kıvanç Tatlıtuğ, Ayça Bingöl, Beren Saat var. Aslında daha çok isim var ama ön plana çıkanlar bunlar” diye cevaplandırdı.

TİYATRO BENİM HAYATIM
‘Sizin tiyatro dışında, radyo, televizyon, edebiyat ve hatta gazetecilik alanında da çalışmalarınız var, ama tiyatro hep ön planda oldu, bu konuda neler söylemek istersiniz?’ sorusuna Dormen şu cevabı verdi:

“Evet sinemacılık yaptım ve ödüller kazanmış filmlerim var. Ama bundan sonra bir sinema filminin rejisini üstlenmem, teklif gelirse sadece oynarım.
Gazetecilik açısından bakacak olursak, bir gazetede bir sütunumun olması önemli çünkü söyleyecek sözlerim oluyor. Bunları okurla paylaşmayı seviyorum. Şu anda herhangi bir yerde yazmıyorum ancak teklif gelirse neden olmasın, yazarım. Yıllarca televizyon programları da yaptım, radyo programlarım da oldu, hatta kitap da yazdım. Ancak son durağım yine tiyatro. Çünkü tiyatro benim hayatım. Aslında Amerika’da eğitim almaya giderken de sinemacılık eğitimi almaya gitmiştim, hayalim buydu ama tiyatroda takılıp kaldım ve çok mutluyum”.

Stargazete

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.