Tiyatro… Yolsuzluk… Medya…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Kemal Oruç

Gün karmakarışık! Bir tarafta cemaat-AKP çatışması, diğer tarafta ortaya çıkan ayakkabı kutuları, TIRlar, paralar, yolsuzluklar, bakan çocukları, istifalar, itiraflar…

Dışarıdan bakıldığında tam bir kaos!

Aslına bakarsanız, süreci düzenli olarak takip edenler bu kaosu ve nedenlerini anlayabiliyor. Peki takip edemeyenler? Ne olup bittiğini anlamayanlar? Evine iki ekmek götürebilmek için gece gündüz çalışmak zorunda kalan ve ne olup bittiğinden haberi olmayanlar? Ya da ay sonunu getiremeyip aç kalacağı günlerin hesabını yaparken bu kaosa hiç bulaşmak istemeyenler? Yani çoğunluk…

Öncelikle şunu bir kesinleştirelim: Hepimiz bu kaosun içindeyiz! Ve bu bozuk düzene karşı koymadığımız sürece de bu kaosun büyümesine neden oluyoruz.

Cemaat-AKP çatışması sonucu iki tarafın medyası da çatışmaya başladı ve bu yolla yolsuzluk davasını izlemeye başladık.

Düşünüyorum da, cemaat ve AKP yeniden anlaşmaya varsa, onların yalan medyası bütün bu pisliği kaç günde temizler?

Sanal medyanın gücü elbette çok büyük, ama şu da bir gerçek ki sanal ortam tam bir çöplük ve orada paylaşılanlar hızlıca o çöplükte unutulmaya mahkum.

Yalan medya aracılığıyla yönetilen, bu medyanın kusmuklarını gerçekliğe dönüştüren çoğunluğun sosyal medyadan haberi bile yok. Bu çoğunluğa nasıl ulaşacağız ve gerçekleri onlara nasıl söyleyeceğiz? Onların kendi hakkını aramasını, yolsuzluğa, yalana, talana karşı ayaklanmasını nasıl sağlayacağız?

Sanat yoluyla elbette! Özellikle tiyatroyla…

Tiyatro, kalıcılığı yüzyıllar süren bir medyadır. Tiyatro yoluyla söylediğimiz söz tıpkı genler gibi nesilden nesile aktarılır.

Ama bunu sağlayacak olan sanat, bir tarafta çocuklarımız öldürülürken “Beckett Tiyatrosu’nun Dışavurumsal İzleklerinin Varoluşsal Yansıması”nın bilmem nesinin bilmem nesinin tartışılmasıyla ortaya çıkacak olan sanat değil!

Bunu sağlayacak olan sanat öncelikle somut ve güncel olmalı. Şimdi olanı gözler önüne sermeli! Ezilen çoğunluğun anlayacağı şekilde, onların ayağına giderek icra edilmeli. Sokağa dökülmeli bu sanat, köylere kasabalara gitmeli, evlere girmeli, insanların gözüne bakmalı bu sanat! “HIRSIZ VAAAARRR!” diye bağırmalı bu sanat!

Bu sanat gerçekleri gösteren, çoğunluğun anlayacağı şekilde, güncel bir medya yaratmalı!

Aksi takdirde, Hamlet’in amcasıyla iktidar kavgasını, olduğu gibi göstererek, günümüz yolsuzluğunu anlatmaya ve çoğunluğun da bunu izleyerek yolsuzluğun boyutunu anlamasını ve buna karşı koymasını sağlamaya çalışmak çok büyük Pollyannacılık olur!

İsteyen yine burjuva oyunlarıyla “dışavurumsal izleklerin bilmem nesini” işlemeye ve kendini aldatmaya devam etsin!

Biz sokağa çıkıp sanatımızla haykıracağız “UYAN EY HALK!” diye!

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Kemal Oruç

3 yorum

  1. Serdar Dinçel Tarih:

    Belki şu an için yapılması gereken söylediğiniz gibi bir tiyatro ve sözlerinizin çoğuna destek veriyorum ama,Bir tiyatrocunun hemde tiyatro eğitim derneği başkanının bir tiyatro türü ve kuramıyla dalga geçmesi bence olmadı!Hepimiz çok doluyuz,sokaklara akmak istiyoruz,heyecanlıyız ama biraz dikkat etmemiz gerekmiyormu, heleki sizlerin?

  2. Bırakın gündemle ilgili bir üretimde bulunmayı, bütün bu olanları görmezden gelip, üstüne bir de “sanatçıyım” diye geçinenler halkla dalga geçmiyor mu?

    Dünya değişiyor, ama biz sanatı gündemle denkleştiremiyoruz! Geçmişin karanlığında çırpınıp duruyoruz.

    Türk tiyatrosu (daha doğrusu, Türkiye’de uygulanan tiyatro) 20. yüzyıl boyunca dünyanın neresindeydi? 21. yüzyılda durumu ne?

    Biz hep kendi halkımızı görmezden geldik! Ortaoyununu sahipleniriz; ama o da bize ait değildir!

    Hala kuramlardan bahsediyorsunuz! Bırakın kuramla dalga geçmeyi, bu tür düşünceyle dalga geçmek gerekir bence!

    Onlar kuramlarla boğuşurken gerçek yaşamda gencecik insanlar öldürüldü! Dev gibi bir ayaklanma görmezden gelindi/geliniyor!

    Şayet kuramlarınız gerçek yaşamın çok uzağında pratiklere dönüşüyorsa, varsın bu sanat sizin olsun!

    Şahsen ben böylesi bir sanatı kabul etmiyorum!

    Siz yine elit kesim için kuramlarınızı pratiğe dönüştürün, biz halkla iç içe sanatımızı paylaşmaya devam edelim.

    Siz de varın, bize “sanatçı” demeyin! Olsun!

    Umurumda değil!

    Kemal Oruç

  3. Serdar Dinçel Tarih:

    Sayın kemal Oruç,yazdıklarınız bana bir cevapsa üstüme alınmıyorum,ayrı saflarda olduğumuzu kim söyledi ki?Ama bütün
    bu yapılması gerekenleri TİYATRO engellemiyor ki!Tiyatronun içinde olup,tek seçenek Tiyatro diyerek mücadeleyi seçen birinin, ama tiyatronun da bir bölümünü reddediyorum demesi,eleştirdiğimiz tiyatro,sanat düşmanı kişilerle aynı kefeye koymaz mı bizi?Tamam Tiyatronun içinde olup olan biteni asalak gibi izleyenleri (kişileri) eleştirelim ama tiyatro içinde olan her şeyle güzeldir.

Yanıtla