‘Sanatçı Son Sözü Karanlığa Bırakmaz’

Pinterest LinkedIn Tumblr +

pageTiyatro ve sinema oyuncusu Levent Üzümcü, dün, Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin önünde 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü için hazırlanan ‘Alternatif Bildiri’yi okudu.

Yücel Erten’in kaleme aldığı bildiride, Dünya Tiyatro Günü’nün yeryüzünün dört bir bucağında şenliklerle kutlandığı ancak Türkiye’deki sanatçıların ise şenlik düzenlemek bir yana, kaygı ve isyan duygusu içinde oldukları vurgulanıyor.

Bildiride, iktidara hakim zihniyetin, ülkemizde sanata topyekûn savaş açtığı vurgulanıyor:

“Gün geçmiyor ki sanat alanlarımız, gerici bir zihniyetin alelacele çırpıştırdığı yıkımcı buyruklarla karşılaşmasın. Gözdağı, baskı, tehdit, sansür, rant ve yıkım, sanat alanlarımızın ve kurumlarımızın Alikıranbaşkeseni oldu. Dans belden aşağı, heykel ucube, resim müstehcen, edebiyat sakıncalı, opera lüks, orkestra zulüm, sinema ayıp, tiyatro tehlikeli, kitaplar bomba sayılıyor. İnsanlığın ortak mirası olan kültürel ve tarihi dokular,saygısız bir talan furyası ile karşı karşıya. Sanat eğitimi gecekonduya sıkıştırıldı. Sanat üretilen ve sunulan yapılar ya alışveriş merkezine ya da karakola dönüştürüldü. Sansür gündelik olay halini aldı. Sokak sanatçılarına karşı baskı ve taciz, aldı başını yürüdü.”

Koşullu sadaka!

Özel tiyatroların “koşullu sadakaya bağlandığını” vurgulayan Erten, bildiride şu ifadelere de yer veriyor:

“Destek fonuna kabul edilemez,çağ gerisi bir ‘ahlaki ve milli değerler’ kapanı kuruldu. Yerel yönetim tiyatroları belediye memurlarının meşrebine mahkûm edildi. Adına TÜSAK denilen bir fetva ile Cumhuriyet’in gözbebeği sanat kurumları için idam fermanı düzenlendi. Dozerler, TOMAlar, gaz fişekleri, akrepler ve çıyanlar, özgür düşüncenin, bilimin ve sanatın kapısında nümayiş halinde… Bütün bunlar karşısında, yandaş medya kör ve sağır. Üniversitelerin tiyatro bölümleri kıpırtısız. Kültür Bakanlığı uzman, memur ve danışmanları önünü ilikliyor. Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün Türkiye Milli Merkezi de tabuttaymışçasına suskun…”

Yerçekimine meydan okumak!

Bildiride, mevcut durumdan hoşnut olmayan sanatçıların çözüm üretmek için öneriler ortaya koyduğu ancak iktidardaki zihniyetin sanatçıların çözüm önerilerine kulak tıkadığı belirtiliyor:

“İktidardaki zihniyet, kurumları onaracak, iyileştirip geliştirecek rasyonel tedbirleri almak yerine, yıkımcılık yolunu; halkın sanat ihtiyacını uygun şekilde karşılamak yerine de, kâr ve rant yolunu seçmiştir. Biz sanatçılar, ustalarımızdan el aldık. Sanatımızı öğrenirken, insanı görmeyi, insanı sevmeyi öğrendik. Siyasal rant oyunlarını değil, oyun sevinciyle gönülleri fethetmeyi öğrendik. Dans ederken; yerçekimine meydan okumayı, insanların bedenine ve ruhuna kanat takmayı öğrendik… Sadece ezber yapmayı öğrenmedik; darkafalı siyasetçilerin, sömürgenlerin, aymazların ve çıkarcıların ezberini bozmayı da öğrendik.”

Daha uygar bir dünya

Orkestraların uyum içindeki çoksesliliğin simgesi, sahnelerin insanlığın kendisiyle yüzleştiği, tarihiyle ve geleceği ile hesaplaştığı, önyargılarla savaştığı, aydınlığa ulaşmaya çalıştığı şenlik alanları olduğu vurgulanıyor:

“Sessizliğin içindeki çığlığı, heyecanın barındırdığı dönüşümü, gözyaşının arındırıcı hızını, kahkahanın devrimci gücünü; avuçlarımızda su taşırcasına seyircimizle paylaşırız. Ama biz sanatçılar yalnızca duygular dünyasının ve ilhamın değil; aynı zamanda aklın, bilginin, bilincin, vicdanın ve emeğin kuracağı, yeni ve güzel bir dünyanın neferleriyiz. Daha uygar bir dünya, kardeşçe ve daha iyi bir yaşam ve daha duyarlı, daha birikimli bir toplum; biz sanatçıların vazgeçilmez düşüdür. Bu yüzden sonunda, divan kurup yasa yapmayı da öğrendik.”

Özgür ve özerk

“Sanat kurumlarımızın yok edilmesi girişimine sonuna kadar karşı çıkacağız! Susmayacağız, çünkü sanatçı son sözü karanlığa bırakmaz!” diyen Erten, bildiride “Şunu söylemek ve savunmak, büyük savaşçı ve büyük sanatkâr Mustafa Kemal’e, Cumhuriyet’in kurucularına, yurdumuzun sanat öncülerine, bizleri yetiştiren aziz öğretmenlerimize, halkımıza ve tarihe karşı borcumuzdur: Er ya da geç, yurdumuzda bilim ve sanat özgür, kurumları özerk olacaktır!…” görüşünü de dile getiriyor.

Bildiriye çok sayıda tiyatro derneği ve kuruluşu ile sivil toplum kuruluşunun yanı sıra pek çok sanatçı, yazar ve aydın imza attı.

 Cumhuriyet

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.