Seyircinin Oylarıyla Yönetilen Oyun

Pinterest LinkedIn Tumblr +

934378_detay[HT Pazar ekinden Gülenay Börekçi, Bilsardotta Salonu’nda sahnelenen Dövüş Gecesi oyununun yönetmeni Murat Daltaban’la bir röportaj yaptı. Kısmen aktarıyoruz]

Seyirci oylarıyla yol alan ve yön değiştiren, hatta “demokratik sistem simülasyonu” olarak tarif edilen bir oyun bu. Ve tam da yerel seçimlere denk gelmesi röportajı daha da ilginç hale getirdi…

Tiyatro topluluğu DOT’un seyirci oylarıyla yol alan ve yön değiştiren, hatta “demokratik sistem simülasyonu” olarak tarif edilen yeni oyunu Dövüş Gecesi insana önce kaçınılmaz olarak bugün yapılan yerel seçimleri sonra da televizyon ve sahne dünyasının dökülmeye her an hazır ışıltısını hatırlatıyor… Zaten oyun sahne içinde sahne, perde arkasında perde, beş oyuncu ve bir sunucudan oluşuyor. Oyunun içinde kimin oyundan atılacağına, kimin kalacağına karar verense girişte eline verilen elektronik bir cihaz aracılığıyla bizzat seyirci. Karanlıkta bir yandan cihazın tuşlarına dokunarak oy veriyor, bir yandan da modern seçim sisteminin tuzaklarını keşfetmeye çalışarak “neye göre oy veririz”, “bizi belli bir adaya oy vermeye iten şey nedir”, “seçmen ve adaylar arasındaki ilişkinin derininde ne yatar” gibi seçim sürecine dair kritik bazı sorulara cevap arıyoruz. Bilsardotta Salonu’nda, 1890’ın katkılarıyla sahnelenen Dövüş Gecesi’nin yönetmeni Murat Daltaban’la bu hafta bir röportaj yaptım. İşte seyirciyi de performansın aktif bir parçası, dahası olup bitenlerin yegâne sorumlusu haline getiren oyunla ilgili konuştuklarımız…

– Dövüş Gecesi’nde bir sunucuyu ve aralarından seçim yapmamız gereken siyasi ideolojilerden, ekonomik programlardan, dini inançlardan bağımsız 5 partiyi seyrederken, seçim denen şey “show business”ın bir parçasıymış gibi geldi bana…

Haklısınız. Sadece sahnede 5 parti yok. 5 farklı hayat biçimi, 5 insan arasından seçim yapıyor seyirci. Ama bu kadarıyla bile beklenmedik sonuçlara ulaşılıyor. Alexander Devriendt sahneyi bir boks ringi olarak tasarlamıştı aslında. Bense sahnelerken daha farklı bir yorumu tercih ettim. Seçim denen şey, söylediğiniz gibi “show business”ın bir parçası. Bu yüzden oraya kırmızısı çok baskın bir perde ekledim. Şu bile yeterli buna ikna olmak için: ABD’nin en tartışılan başkanlarından Ronald Reagan eski bir Hollywood aktörüydü. Oyunun başındaki “Ormandaki Ayı” hikâyesi onun seçim propagandası için hazırlanan reklam filminden alındı mesela.

-Ne deniyordu tam olarak?

“Ormanda bir ayı var. Birileri görüyor, birileri görmüyor. Bazılarına göre ehlileşmiş, bazılarına göre kötücül ve tehlikeli. Kimin haklı olduğundan kimse tam olarak emin değilse, o ayı kadar kuvvetli olmak daha emniyetli bir yol sayılmaz mı? Tabii orada gerçekten bir ayı varsa.” Ormandaki ayı, Sovyetler’i simgeliyordu, Reagan da insanların en derin şüphelerini, korkularını harekete geçirmişti. Başkan olmasını buna borçluydu. Her neyse, ben de sahnede manipülasyon ve imitasyonun had safhada olduğu bir ortam yaratmaya çalıştım ve bunların, etkilenmeye zaten çok açık kişiler olan seçmenleri nereye taşıyabileceğini göstermeyi denedim. Siz 6 dediniz ama oyunda 7’nci bir karakter var; seçmen. Seyirciler çıkıp giderse ya da kalır ama oy vermeyi reddederlerse oyunun ilerlemesi mümkün değil.

(Söyleşinin tamamı için aşağıdaki kaynak linke tıklayabilirsiniz.)

Habertürk

Paylaş.

Yanıtla