Birbirine Yaklaşan Hareket Kültürleri ve Altkültürler

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri/ Fransız ve Amerikan Dans Festivali, New York’un Her Yerinde

New York Times, 6 Mayıs 2014, Çeviri: Mesadet Sözmen

DANSE-master675The Fire Flies(Solos/Portraits) Soldan: Diva Ivy, Honeysha Kan ve Dale Blackheart Julie Meneret Çağdaş Sanatlar Galerisi’nde “Danse: Fransız ve Amerikan Performans ve Fikirler Festivali”ndeki bir programda.

Fransız-Amerikan Performans ve Fikirler Festivali Danse’de ne tek bir küratör, ne birleştirici bir estetik anlayış ne de tek bir merkez var. Fransa elçiliğinin öncülüğünde düzenlenen şehir çapındaki bu girişim çok hoş bir şekilde kasten heterojen.

Bununla birlikte festivalin 13 kuruluşta sürecek olan 3 haftalık programının ortak bir amacı var: sadece Fransız dansını New York’la buluşturmak yerine (ki bu her zaman oluyor), Fransız ve Amerikalı sanatçıların işbirliği yapması.

Hafta boyunca sergilenen böylesine iki tane kültürler arası proje -küçük ölçekli olsa da- haftalarca keyfini sürmeye yetecek kadar fikir veriyor. Frederic Nauczyciel’in Julie Meneret Çağdaş Sanat Galerisi’ndeki birçok türün (fotoğraf, video, canlı performans) bir arada kullanıldığı The Fire Flies(Solos/Portraits) Baltimore ve Paris’teki vogue dansından esinlenerek oluşturulmuş. Birkaç sokak ötedeki Club at La MaMa’da Fransa’nın Dijon bölgesinden Edmond Russo ve Shlomi Tzuier iki New York’lu sanatçı Christina Clark ve Oren Bloedow’un bir şiirini ve müziğini birleştiren “Embrace”i düet olarak icra ediyor.

Cumartesi günü, yan bardan gelen gürültülü bas gitar sesi ve yoldan geçen birinin camdan “Paris Yanıyor’un canlı versiyonu gibi, değil mi?” demesiyle Aşağı Doğu Yakası’nın gece hayatı yanlışlıkla The Fire Flies’a soundtrack oldu.

Nauczyciel’in sergisindeki vogue dansçılarından en azından biri Harlem’de doğan ve bir zamanlar yeraltı kültürüne ait şimdiyse küreselleşmiş bu dans formunu 1990 yapımı bu belgesel sayesinde öğrendi. O geceki iki dansçıdan biri olan Honeysha Kan ilgisini çeken şeyin filmin (ve Youtube’un) tarzı olduğunu belirtti.

Vogue dansı abartılı kadınsılığıyla herhangi dosdoğru bir cinsiyet zamiri kullanımını engelliyor. Ancak en azından program notlarında Khan “M. Against the World” deki atılgan, hiperseksüel kişiyi “kadın” olarak tanımlıyor. (Daha da vahşi öteki benliği Jamie Labanji besbelli Paris’teki evde kalmış.)

Parisli Nauczyciel “The Fire Flies”a Baltimore’daki vogue dansçılarına odaklanan bir fotoğraf projesi olarak başlamış. Çarpıcı tablolarında harabe halindeki şehir fonlarına karşı olarak harika bir şekilde giyinip kuşanmış dansçıları yerleştiriyor. Kişisel dönüşüm eylemleri değişmesi daha zor durumlarla yan yana veriliyor.

Bunlardan birinin öznesi gecenin daha etkileyici solisti olan Dale Blackheart idi. Control-Unlimited Natural Tender’da dönme kuvvetiyle eridi, seyircilerin etrafındaki kıvrımlı pozlarıyla podyumda yürüdü. Çalımla yürüdükten sonra, göz teması genişledi, karmaşıklaştı. Bakışları aynı anda hem hayranlık belirtiyor hem de uyarıyordu.

Andy Degroat’ın (Nauczyciel’in akıl hocası) koreografisini yaptığı Strange Fruit adlı çalışmada, Blackheart’ın sert jestlerindeki kuvvetsizlik etkili bir paradoksu açığa vuruyordu.

Yine de tüm bunların rahatsız edici bir şekilde röntgenci olan bir tarafı var. Bunun sebebini anlamak biraz zaman alabilir. Küçük galerinin steril ortamı mı? Beyaz sanatçının siyahi queer performansçıların mücadelesinden büyüleniyor olmasının değinilmemiş ve yüklü tarihsel anlamının karmaşıklığı mı?

Eğer vogue bir ifade biçimiyse, (La MaMa Moves! Dans Festivali işbirliğinde Pazar günü sergilenen) “Embrace” daha çok iki benliğin birbirine yaklaşmasıyla ilgiliydi. Ya da yapmaya çalıştıkları ayırmak mıydı? Russo ve Tuizer arasındaki ilişki- muhteşem derecede akışkan ve çevik bir ikili- takip etmesi kolay olmayan cinstendi. Ancak çalışmayı cazip ve akıcı kılan tam da buydu.

Christina Clark’ın şiirleri kendi deyimiyle birbirlerini destekleyecek ve birbirlerine direnecek birçok yolu olan “bu küçük bedenlerin yolculuğunu” kaydediyordu (bazen fazla zorlama bir şekilde). Bloedow’un sert melodilerine eşlik eden şarkı sözleri de betimseldi (“kollar dönüyor, dönüyor”). Çift birçok kıyafet giyip çıkardı: gözlükler, eldivenler, altın sarısı çarşaflar. Sonundaysa, yan yana durarak iki ellerinde de bir çarşaf tuttular. Kararan ışığın altında kollarını salladıkça onları kuşatan her neyse ondan kurtulmuş ve uçuyor gibiydiler.

Paylaş.

Yanıtla