Senaryo Yazmak: Dönüş, Dönüş, Dönüş

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri/ Sanatta mükemmellik, kıvrımlardadır. Yazarlığın temel kurallarına aşina olan herhangi bir amatör, düz bir çizgi olarak ilerleyen bir hikaye yazabilir. Fakat konu ister klasik bale olsun, ister çizgi roman uyarlaması olsun, ister Formula 1 yarışı veya at terbiyesi olsun; gerçek bir sanatçıyı ortaya çıkaran dönüşlerdir.

litreactor, 8 Mayıs 2014, Çeviri: Ata Berk Akşit

screenwriting-turning-points

İyi senaryolar, yaratıcı ve beklenmedik dönüşler ile ortaya çıkar. Senaryo yazımı uzmanları bu dönüşlerden kaç tane olmalı, nasıl isimlendirmeli ve hangi sayfalarda ortaya çıkmalılar gibi sorularda birbirlerinden ayrılsalar da şüphe yok ki bir senaryo, başından sonuna kadar en kısa yoldan gitmemelidir. Böyle bir senaryo sıkıcı, tahmin edilebilir ve muhtemelen okunamayacak kadar kötü olur. Bunun yerine hikayenin anlatısı en az beş büyük dönüş yaşamalıdır. Başka bir deyişle David Beckham’ın 2002 Dünya Kupası maçında Yunanistan’a attığı gol gibi falsolu olmalıdır.

Dönüş noktalarının bir senaryoda birçok işlevi vardır. Yapıyı belirlerler; (genellikle beklenmedik bir şekilde) öykünün yönünü değiştirirler; gerilimi artırırlar; ritmi yükseltirler ve anlatının tek yönde ilerlemesini engellerler. Kısacası hikayenin çekiciliğini büyük derecede etkilerler. Güçlü dönüş noktaları olan bir senaryo dinamiktir. Diğerleri ise değildir.

Yine de dönüş noktaları, sırf belli bir sayfaya gelindi de yazar yön değiştirme zorunluluğu hissetti diye eklenmemelidir. Yolun her kıvrımının makul bir sebebi olmalıdır. Filmlerde terdit [şaşırtma] sanatının en iyi kullanımları, hem beklenmediktir hem de tamamen inanılırdır. Hikayeyi şekillendirirken bunu yapmak hiç kolay değildir.

Çünkü: Fizik ve Toplar

Senaryo anlatısını hareket halindeki bir nesne gibi düşünün. Kütlesi vardır. Onları “hafif” veya “ağır” diye değerlendirebiliyoruz. Bir kuvvete maruz kaldıklarında belli bir yönde ve değişken bir hızda harekete geçerler. Başka bir nesneye çarpıp yön değiştirene kadar veya momentum kaybedip sürtünmeden duruncaya kadar aynı yönde ilerleyeceklerdir.

Lisedeki fizik derslerinizden hatırlarsanız momentum, “hareket halinde bir kütledir” ve iki değişkenden meydana gelir: Kütle x Hız. Yani büyüklüğü ve ne kadar hızlı ilerlediği (ve hangi yönde ilerlediği). Momentum, öykünüzün yuvarlana yuvarlana ilerlemesini sağlayan kuvvettir. Fakat, vakit geçtikçe momentumu azaltan birçok faktör vardır: Sürtünme, direnç, basınç ve hatta yer çekimi. Bu faktörler öykünüzü durdurana kadar yakasına yapışır. Başlarken hikayenizi çok büyük bir kuvvetle harekete geçirseniz bile tek yönde gittiği sürece eninde sonunda duracaktır.

Burada da dönüş noktaları devreye girer. Bu dönüşler, sonradan uygulanan kuvvetler sayesinde oluşur. Hem hikayenizin ilerlemesi için hem de yön değişiklikleri sağlamak için bu ek kuvvetler şarttır. Fakat hep aynı ritimde ilerleyen bir hikaye sıkıcı olabilir. En iyisi, dış kuvvetlerin, hikaye nefes kesen bir hızla doruk noktasına ulaşana kadar gitgide yükselerek uygulanmasıdır.

Fizik derslerinde genelde örnek olarak bilardo topları kullanılır. Bu örnekleme burada da kullanılabilir. Bir yazar olarak sizin işiniz, hareket halindeki nesneniz hedefine ulaşana kadar ona dikkatlice hesaplanmış kuvvetler uygulamaktır. Tıpkı bir bilardo topu zigzaglar çizerek cebe girene kadar onu diğer toplarla dikkatlice çarpıştırıp momentumunu yükseltmek gibi.

Başka bir benzetme yapacak olursak, dönüş noktanızı Miley Cyrus’un şarkısındaki gülle gibi düşünün. Güllenin kütlesi ve hızı yazara bağlıdır. Küçük ve yavaş ilerleyen bir gülle çarpışma anında bariz bir hasar vermeyebilir. Ama oluşturduğu küçük, belli belirsiz çatlaklar daha sonra bir gökdelenin yıkılmasına neden olabilir. Büyük ve hızlı bir gülle ise önüne çıkanı aniden küçük parçalara çevirip, yeniden dramatik yapılanmanın oluşmasını sağlayabilir. Tüm bunlar, anlatmak istediğiniz hikayeye bağlıdır. Bu yüzden dönüş noktanızı oluşturan çarpışmayı iyi ayarlamanız gerekir.

Teşvik Edici Olay

Bu, hikayeyi harekete geçiren olaydır. Yani ana karakteri doruk noktasına doğru harekete geçiren telefon görüşmesi/patlama/tek gecelik ilişki/hapisten kaçış/iş teklifidir. Tzvetan Todorov’a göre tüm öyküler dengesizlikten doğar. Teşvik edici olayın asıl amacı bu dengesizliği tetiklemektir. Olay açık uçlu olmalıdır, işleri karıştırmalıdır, kaos yaratmalıdır veya acilen çözülmesi gereken bir durum yaratmalıdır. Tıpkı açılış vuruşunda beyaz topun sıraya dizilmiş diğer topları etrafa dağıtması gibi.

Bu Nasıl Sarışın [Legally Blonde] filminin başında Elle’in hayali otuz yaşına geldiğinde Senatör olmaya yemin etmiş bir aristokratla evlenmektir. Bu hayal hızlı bir gülle darbesi etkisi oluşturan “Bence ayrılmalıyız” repliğiyle yıkılır. İşte o anda, Elle için hayat bitmiştir ve derhal yeni bir yönde ilerlemeye zorlanır: Harward Hukuk Fakültesi.

legally

Bunun aksine Felekten Bir Gece [Hangover] filminin teşvik edici olayı çok zor fark edilir. (Şimdiki zaman anlatımının başladığı) “Aletime çok yaklaştı ama!” sahnesinde yarı çıplak Alan’ın “Vegas’a bensiz gitmek isterseniz bunu anlarım. Bu hiç sorun değil.” demesi filmin teşvik edici olayıdır. Doug, ne yaptığını bilmeden müstakbel kayınbiraderinin de bekarlığa veda partisine katılmasını ister ve bu isteğinin sonuçları uzun bir süre boyunca açığa çıkmamasına rağmen kazara kendi kuyusunu kazmış olur. Doug’un sağdıçları Stu ve Phil, sadece kanka derecesinde çılgınlardır ve onlarla Vegas’ta geçirilecek bir gece en kötü ihtimalde utanca neden olur. Fakat Alan hakikaten delidir ve onun varlığı kaosa neden olur.

Teşvik edici olay illa ana karaktere [Protagoniste] olacak veya onun olduğu bir yerde olacak diye bir kural yoktur. Hayatını değiştiren olaydan tamamen bihaber olabilir veya bu olaylar ana karakteri değil de ana karakterin düşmanını [Antagonisti] doğrudan etkileyebilir.

Teşvik edici olay seyirciye gösterilmek zorunda bile değildir. Fakat öykünün şimdiki zamanıyla bağlantılı olmalıdır. Bir prolog yoluyla önemli bir bilgiyi lineer olmayan bir anlatımla vermek isteyebilirsiniz (Felekten Bir Gece filminin açılışındaki “Bir hata yaptık” sahnesi gibi) ama yine de prologdan şimdiki zamana geçmek için bir teşvik edici olaya ihtiyacınız olacaktır. Her şey burada başlar.

Hareketi başlattığı ve yönü belirlediği için teşvik edici olayı ilk beş sayfada görmek iyidir. Teşvik edici olay gerçekleşene kadar hikayenizin konusunun ne olduğu ve nereye gittiği belli değildir. Geçmişteki senaryolarda hikayeyi başlatmadan önce, kurgu ve şartlar anlatılmak için on sayfa kadar kullanılabiliyordu ama modern Hollywood’un aceleci seyircisi konuyu derhal öğrenmek ister. Örneğin Kazablanka filminin başlangıcında, teşvik edici olay (Ilsa’nın Rick’s Cafe’ye gelişi) gerçekleşmeden, zamanın şartlarını (Paris’ten Kuzey Afrika’ya giden mülteci yolunu gösteren harita) ve politik atmosferi (yankesicilik ve evrakları olmayan insanların tutuklanması) gösteren sahneler oldukça uzundur. Bu yavaş yaklaşımın bugün beğenilmesi çok muhtemel değildir.

Yoldaki İlk Kıvrım

Teşvik edici olay öyküyü bir yönde ilerletmeye başladıktan sonra kim/ne/neden/nerede/ne zaman gibi birçok soruya hikaye anlatımında cevap vermek yani kurguyu oluşturmak gerekir. En önemlisi de, ana karakter, yani merkezde hareket eden nesne, -başlangıçta alakasız, hatta düpedüz yanlış bir yolda ilerlese bile- kim olduğunu ve ne yöne gittiğini gösterir. İzleyiciye tanıtacak yepyeni bir dünya vardır ve bu yüzden de kurguyu tanıtma bölümü oldukça yavaş ilerler.

Durumun bilgileri verildikten sonraysa heyecanı biraz yükseltmek gerekir. Ana karakter cevap vermekten kaçınıyor, bilgi topluyor veya sadece kayboluyor olabilir. Bu da momentum kaybına neden olur. Yeni bir itkiye ihtiyaç vardır. Yazar yeni bir dramatik kuvvet uygulamalıdır. Ana karakterle çarpışmaya girecek yeni bir karakter veya olay ekleyip onun yönünü değiştirip hızını artırmalıdır. Bu ilk çarpışma, genellikle bir uyarı olarak gelir ve bir alt-hikaye oluşturacak kadar enerji aktarabilir.

Robocop filminde (1987 versiyonunda) bu kuvveti, terk edilmiş bir depoda talihsiz Murphy’yi köşeye sıkıştırıp kurşuna dizen Clarence Boddicker ve yandaşları olarak görüyoruz. Bu olay Murphy’yi derinden etkiliyor –ölüyor. Geriye kalan parçaları yeniden birleştirilip RoboCop olarak hayata dönünce çok keskin bir dönüş yaşıyor. Böylelikle çok farklı bir hızda harekete geçiyor ve Boddicker’la yüzleşene kadar birkaç dönüş ve beklenmedik olaylarla daha karşılaşsa da, intikam arayışına başlıyor.

cornnuts

Heathers filminde ise bu dönüş noktası, Veronica’nın en yakın arkadaşına ayılması için bir bardak dolusu lavabo açıcı kimyasal içirip aniden ölümüne neden olmasıdır. Bu ana kadar onun kasabanın yeni kötü-çocuğu J.D. ile flörtleşmesi sadece alay etmek ve açık havada sevişmekten ibaretti. Cinayet, geri dönüşü olmayan bir noktayı oluşturuyor. Heather Chandler’ın cansız bedeni cam sehpanın üzerine düşünce, genç bir psikopatla takılmanın sonuçları aniden kendini belli ediyor (“Üniversite sınavı sonuçlarımı Stanford yerine San Quentin’e yollamak zorunda kalacağım!”). Veronica, hayatta kalmak için J.D. ile beraber cinayeti intiharmış gibi göstererek hızlı bir şekilde yön değiştirmek zorunda kalıyor. Fakat bu yön hoşuna gitmiyor ve isteksiz bir yardımcı komplocu oluyor. Bir kez daha, bu dönüş noktası, J.D. ile son karşılaşmasının ve “senin gibi havalı çocukları hayatımdan çıkarıyorum” kararını almasının yolunu yapıyor.

 

Orta Nokta Ters Düzü

Bir senaryonun ortalarına doğru momentumu kaybetmesi çok kolaydır. Ana karakter hedefine doğru ilerler ama oraya hızlı bir şekilde veya kolaylıkla ulaşamaz. Ulaşırsa film olmaz. Ana karakterin zorluklar karşısında evrimleşip git gide büyüyen engellerin üstesinden gelmesi lazım ama genellikle ritim yavaşlar ve sonuçlar tahmin edilebilir olur. Yazar ve karakterler bataklığa girerler. Seyirciler artık öyküdeki dünyaya ve karakterlere aşinadır ve ekranda olup bitenler hakkındaki meraklarını yenilemek için yeni bir şeye ihtiyaç duyabilirler.

Orta nokta ters düzü bütün bu problemlerin çözümüdür. Bu ters düz, ana karakteri 180º döndürecek ve seyirciyi uyandıracak kadar güçlü bir çarpışma sonucu olmalıdır. Eğer teşvik edici olay senaryonun ilk yarısının asıl itkisini oluşturuyorsa, orta nokta ters düzü de öyküye final sahnesine ulaşması için gerekli momentumu verir. Aynı zamanda da olayların hareket hızını vurgulamak için, bir geri sayım saati başlatmalıdır.

Orta nokta ters düzü bir aksiyon filminin doruk noktasında da gerçekleşebilir. Örneğin bir savaş sahnesinde, dans yarışması sahnesinde, kovalamaca sahnesinde veya Makas Eller [Edward Scissorhands] filmindeki gibi kötü giden bir soygun sahnesinde. Bir müttefikin ani ölümü, bir ihanetin açığa çıkması veya Yedi [Se7en] filminde John Doe’nun kendini polise teslim etmesi gibi hiç beklenmedik bir olay olabilir. Şok edici olmalı ve çok sert vurmalıdır. Titanik filminin orta noktası, buzulun geminin yanına çarpması anında oluşur. Yani orta nokta her şeyi değiştirmelidir.

En ünlü orta nokta ters düzlerinden birini Yaratık [Alien] filminde görürüz. Filmin ilk yarısı yavaş ilerler ve ürkütücüdür. Nostromo’nun mürettebatı emirleri yerine getirir, sözleşmeleri hakkında mızmızlanır, bakım işleri yaparlar ve yakındaki bir gezegenin yüzeyinde keşif yaparlar. Kimsenin acelesi yoktur. Birkaç korkutucu an haricinde (Surat-kucaklayanın kendini Kane’in yüzüne yapıştırdığı sahne dahil) öykü, belli bir amaca hitap etse de yavaş ilerler. Atmosferik ve ilgi uyandırıcıdır ama olaylar Kane, Dallas ve Lambert’ın uzay giysileri içinde, gezegenin taş yüzeyi üzerinde ayaklarının takılmasından daha hızlı ilerlemez.

alien-chestburster

Bütün bunlar aniden değişir. Yaratığın Kane’in göğsünü yararak dışarı çıkması heyecanı derhal yükseltir. Bu sahne, filmi 1970’lerin sözleşmeli işçi hakları 21. Yüzyıl şirket komploları hakkında söylemsel bir film olmaktan çıkarıp, bir canavar avı filmine çevirir. Artık kimse kazanacakları primden bahsetmemeye başlar. Hepsi hayatta kalmaya çalışmakla meşguldür. Bu dönüş noktası aynı zamanda Ripley’nin ana karakter olduğunu açığa çıkarır. Ripley en başından beri durumdan şüpheleniyordu –Anne’yi uyandıran neydi, sinyalin aslında neydi (“Yardım sinyaline benzemiyor… Daha çok bir uyarıya benziyor”), Ash’in samimi olmayan bahaneleri – ve o anda şüpheleri haklı çıkar. Artık onun öne çıkıp öfkelenmiş xenomorpha [yaratığa] karşı en iyi hamlelerini gösterme vakti gelmiştir.

Eve Dönüş

Orta nokta ters düzü genellikle ana karakteri kontrolden çıkarır. Kargaşa sonucu gerçekte kim olduğunu ve ne istediğini keşfetmesi muhtemel olsa dahi, son karşılaşmaya doğru hızla gitmesini sağlamak için narin bir itkiye gereksinim duyabilir. Çok küçük bir ihtimaldir ama belki de üstesinden gelebilir. Bu itki sondan bir önceki itkidir ve ana karaktere son kez cesaret verir veya yoldan sapmışsa onu düzeltir. Bu uygulanan kuvvet (narin bir dürtme gibi) çok küçük de olabilir, pantolon bölgesine atılan güçlü bir tekme gibi de olabilir.

Bazen bu, kazara verilen bir tüyo olabilir. Kuzuların Sessizliği [Silence of The Lambs] filminde Clarice, olayların merkezinden uzak (en azından öyle sandığı), Buffalo Bill davasındaki birkaç açık noktayı araştırır. İlk kurbanın iş ortaklarından birini sorguya çekerken bir şahin kanatlı kavak güvesi görür ve aradığı adamı bulduğunu anlar. Aynı zamanda Catherine Martin’i tek başına kurtarması gerektiğini de anlar. Eğer destek için beklerse Gumb muhtemelen esirini öldürecektir. Soruşturma boyunca Clarice’in, sadece katile değil, kurbanlara ve bir kurbanı kurtarma ihtimaline odaklanması, onu Buffalo Bill’i bulma çabası en sondaki korkunç doruk noktasına götürür.

Grease müzikalinde Sandy, Danny’yi Thunder Road’da zafere ulaşırken izler. Onu seviyordur fakat bu ana kadar onun aslında olmadığı bir kişiymiş gibi, kumsalda tanıştığı mükemmel erkekmiş gibi davranmasını ister. Danny ‘Greased Lightning’i L.A. River’ın beton zemininde kullanırken Sandy, aslında tüm kusurlarıyla, cesur ve sadık T-Bird Danny Zuko’yla birlikte olmak istediğini anlar ve Frenchie’nin de yardımıyla kendini değiştirir.

byesandradee

Doruk Noktası

Gerek bir öpücükle veya yumrukla olsun, gerek bir mermi veya atom bombasıyla olsun, ana karakter son hedefiyle çarpıştığında çok büyük bir patlama olmalıdır. Bu sefer gülleyi kullanan ana karakterdir ve gülleyi hedefe yakın bir yere savurmaktansa iyi nişan alıp vurmalıdır. Filmin son anlarının karmaşasında; silah ateşleri, patlamalar, çöken binalar veya isyan eden gençler yüzünden, karakterin ne yapmaya çalıştığı unutulabilir veya işin halledildiğini ve filmin bittiğini gösteren tek eylemin önüne geçilmiş olunabilir. O özel öpücük/yumruk/tetik çekimi olmadan kesin bir kapanış olmaz ve bu da seyircilerin tatmin olmamasına neden olur. Bu son çarpışma artık işi bitirir ve genelde protagonistle antagonisti yüz yüze konuşturur.

Bu son etki birikmiş momentumu sindirmelidir. Eğer bunu yapamazsa bile ileri doğru hareket ihtiyacını ortadan kaldırmalıdır. Artık bitmiştir. Gerek yoktur. Senaryo belki geride bir iki sayfalık bir epiloga yetecek kadar momentum bırakabilir. Bundan başka bir şeye gerek yoktur. Öykünün hareket halindeki nesnesi bir kez daha durmuş olur.

Genellikle bu son çarpışma anında bir hareket patlaması görülür. Üstesinden gelinecek beklenmedik son bir engel. Bu, son cümlenin noktası gibi küçücük bir an olabilir. Ferris Bueller’le Bir Gün [Ferris Bueller’s Day Off], filminin sonunda Ferris, ailesi eve gelmeden hasta yatağına girmesi için beş dakikasının kaldığını anlar. Zamana ve (bir polis arabasıyla kovalayan) intikamcı kız kardeşi Jeanie’ye karşı, komşularının arka bahçelerinden eve doğru koşar. Nefesi kesilmiş ve son birkaç saniyesi kalmış bir şekilde evinin arka kapısından içeriye girer fakat orada rakibi Ed Rooney’i kendini beklerken görür (“Lanet olsun sana, seni küçük piç kurusu, işte şimdi elime düştün… Eee, bir yıl daha lise okumaya ne dersin?”).

Ferris’in Rooney’nin başına açtığı belayı ve Rooney’nin neredeyse en başından beri Ferris’in kaçamağının farkında olduğunu düşünürsek, hikaye bu ikisi arasında bir karşılaşma olmadan bitemezdi. Ferris’in çok şanslı olmasından ve Jeanie’nin de Rooney’yle çözülmemiş bir davası olduğundan Jeanie, kurtuluşun ete bürünmüş hali olarak girer. Rooney’e asıl darbeyi o indirirken Ferris, öğrenci dekanının onu daha fazla rahatsız etmeyeceğini bilerek odasına kaçabilir. Böylece açıkta kalan bölüm güvenli bir şekilde kapatılmış olur.

Yaratık 2 [Alien 2] filminin sonunda riskte olan şey bir liselinin namından daha büyük. Bir kez daha ana karakter neredeyse eve vardığını düşünür. Newt’la Sulaco’ya ulaşmıştır ve kraliçe uzaylı Bishop’ı ikiye bölmeden hemen önce “Artık bitti”, “Başardık” gibi cümleler kurmaktadır.

aliensgetawayfromher

Ripley bir mekanik kargo yükleyiciye binip kraliçe ile kadın kadına savaşıp, onu hava kilidinden uzay boşluğuna fırlatana kadar film kesinlikle bitmemiştir. Ancak o zaman Ripley’nin yapacakları bitmiştir ve bu film sonuna gelmiştir. Ripley artık hiper uykuya geçip, hareketsiz bir nesne olma hakkını kazanmıştır. Tabi ki diğer filme kadar.

Gerçek hayatta ‘önce bu sonra şu’ tarzında, sıraya dizilince çok bir şey ifade etmeyen gelişigüzel skeçlerden oluşan bir öyküleme vardır. Yolculuğumuz bizi nereye götürüyor veya oraya ne kadar sürede ulaşacağımızı bilmiyoruz. Her gün bize karşı gelip, bizi bir düzine çarpışmaya sokan rastgele güçlere rastlıyoruz. Bu güçler bizi kimi zaman ileri götürüyor, kimi zaman geri. Her zaman önemli dönüş noktalarının farkına varmayabiliyoruz, en azından arkamıza baktığımızda göremeyeceğimiz kadar uzaklaşana dek. Bütün bu Brownian [raslantısal] Hareketin içinde düzen isteriz. Düz doğrular halinde hareket edip dikkatlice hesaplanmış ve mantıklı sebeplerden oluşan dönüşler yapmayı isteriz. İyi bir senaryo bize bunu sunar. Sanat, hayata kıyasla daha güzel olmalıdır.

Sunduğum örnekler hep eski filmlerden. Bu yüzden sonunu söyleyerek bir filmi berbat etme vakası yaşamadığımı umuyorum.Ama yakın zamanda çıkan ve dönüşleri neredeyse mükemmel bir şekilde yapan filmler de var. Son zamanlarda çıkan İntikam [Blue Ruin] filmi, ana karakteri olan Dwight’ı hayatının akışını değiştiren (ve sürekli değiştirmeye devam eden) büyük çarpışmalara maruz bırakıyor. Geçen yıldan Karlar Ülkesi [Frozen], Mavi Yasemin [Blue Jasmine], Sınırsızlar Kulübü [Dallas Buyers Club] filmleri, ana karakterlere falsolu toplar attı. Karanlık Şövalye [The Dark Knight] ve Açlık Oyunları[Hunger Games] üçlemeleri de bir sürü sofistike dönüşten oluşuyor. Yorumlara iyi düşünülmüş dönüşlere sahip filmlere örnekler veriniz (Hikayenin önemli detaylarını vermeden).

Paylaş.

Yanıtla