Gerçek Bir Tiyatro İçin Tiyatro Gerçek

Pinterest LinkedIn Tumblr +

hakan[Kubilay Tunçer’in Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazısını paylaşıyoruz…] Üç sezon bitmiş, dördüncüsü başlamış. Hakan Gerçek’in tek kişilik oyunu ‘Üstü Kalsın’ı izlemeye fırsat bulamamıştım. Oyun herkesin dilinde. Güzel olduğuna emindim ama bu kadar etkileneceğimi tahmin edemezdim. Eşi dostu, konu komşuyu toplayın, seyretsinler. Hakan, katışıksız bir tiyatro ziyafeti sunuyor.

Oyunun adı şu meşhur dizelerden: “Ölüyorum Tanrım/ Bu da oldu işte./ Her ölüm erken ölümdür/ Biliyorum Tanrım./ Ama, ayrıca, aldığın şu hayat/ Fena değildir../ Üstü kalsın.” Cemal Süreya, en büyük şairlerimizdendi. Hakan onun şiirlerinden ve yazılarından bir kolaj yapmış. Şairin iç dünyasına bir pencere açmış. Yorumcu, şairi tanıttıkça şiirini solumanın tadı bambaşka oluyor. Oyunu Atilla Birkiye yönetmiş. Çok ince bir iş.

HER KADIN ONUN ŞİİRİNDEKİ KADINLAR GİBİ SEVİLMEK İSTER

Eskiden şairlerin kendi seslerinden şiirleri kaydedilirdi. Bizim Hürriyet Gösteri dergisi ciddi bir arşiv yapmış, okuyuculara bu kasetleri dağıtmıştı. Cemal Süreya’nın sesi hafızama böyle kaydoldu. Oyunu seyrederken içsel bir yolculuğa çıktım. Hepimizin hayatına nasıl da dokunmuş Cemal Süreya. O kadar şey yaşıyorsunuz, yaşamın çeşitli evrelerinden geçiyorsunuz. Büyük şairler kendinden emin deniz fenerleri gibi bir yerlerde duruyor. Her kadın onun şiirlerinde seslenilen kadınlar gibi sevilmek ister. Erkekler yek ve yiğit olmayı Cemal Süreya’dan öğrenebilirler. Böyle bir abilik görülmemiştir. “Ben  böyle canlı saç görmedim ömrümde/ her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor/ Bütün kara parçaları için/ Afrika dahil.”

YORUM DEDİĞİN İŞTE BÖYLE OLUR

Şiirli oyunlar riskli olabiliyor. Sahneye hareket gelsin diye yerli yersiz mizansenlerle oyunbazlıklarla karşılaşabiliyorsunuz. Ya da şiirleri dramatize edelim derken, afedersiniz, içine edebiliyorlar. Hakan çok asil bir yorum yapmış. Eksiği, fazlası yok. Her şey dozunda. Heyecan veren taraf, usta bir oyuncunun şiirlerle kurduğu ilişkiyi görmek. Yorum denen şey budur zaten. Okurken görmediğim, fark etmediğim nice katmanla karşılaştım. Şiirin iç müziğini, ritmini Hakan’ın gözünden izledim ve hem şaire hem oyuncuya bir kez daha hayran oldum. ‘Savunma’ ve ‘Van Gogh’ adlı diğer tek kişilik oyunları da sürüyor Hakan’ın. Kaçırılacak şeyler değil. Eylül ayı şiir ayı. Sağ olsunlar.

 Hürriyet

Paylaş.

Yanıtla