Sahne Yabancı Yazarlara Emanet

Pinterest LinkedIn Tumblr +

ayhanhAyhan Hülagü’nün Zaman’da yayınlanan yazısının bir kısmını okuyucularımızla paylaşıyoruz.

Tiyatro sezonu açıldı. Ekipler heybelerindeki oyunları seyircinin karşısına peyderpey çıkarıyor. Özel ve ödenekli tiyatroların repertuvarı kronik bir sorunun büyüyerek devam ettiğini gösteriyor.

Tiyatro programlarındaki oyunların yüzde 80’ine yakını yabancı yazarlara ait. Ya klasikler tekrardan yorumlanıp sahneye konuyor veyahut Batılı çağdaş yazarların oyunları sahneleniyor. Yerli metinlerin sahnede kendine yer bulamayışının tek sebebi genç yazarların yetişmemesi değil. Birbirine zincir gibi eklenen, biri ötekinden bağımsız düşünülemeyecek bir sorun yumağı var karşımızda.

Aşılmaz Duvar: Sanat Çetesi

Oyun yazarlığının en büyük sorunu ekonomik getirisinin çok düşük olması. Bir yazarın oyundan kazanç sağlayabilmesinin tek yolu ödenekli tiyatrolarda veya bütçesi sağlam özel tiyatrolarda oyununun sahnelenmesi. Satılan bilet sayısından yazara belirli bir yüzde ayrıldığı için oyun ne kadar çok sahnelenirse yazar o kadar çok kazanır. Oyunların ödenekli tiyatrolarda sahne bulması da öyle kolay değil. Yeni yazarların oyunlarının devlet-şehir tiyatrolarında yer bul(a)mayışının en temel sebebi metinlerin kurum içindeki dar oligark yapıya takılması. Tiyatroda aktif görev yapan, sözünün ağırlığı olan, sanatçıların deyimiyle repertuvarı belirleyen ‘sanat çetesi’nin beğenilerini ikili ilişkiler etkiliyor. İşleyiş şöyle: Bir yazar oyununu devlet veya şehir tiyatrosuna verdiği zaman edebî kurul toplanıp metni inceliyor, repertuvara uygun olup olmadığına dair karar veriyor. Tutulan rapor olumluysa oyun repertuvara alınıyor. Buraya kadar sorun yok, zira kütüphanede yerli yabancı binlerce metin var.  Asıl sorun oyunun sahnelenme sürecinde başlıyor. Orada da süreç şöyle: Bir oyunun sahnelenip sahnelenmeyeceğine karar veren isim yönetmen. Gelir, kurulun onayından geçen oyunları inceleyip istediğini seçer ve sahneye koyar. Doğal olan da bu. Ancak dile gelen, bazı isimlerin tanıdığı-bildiği yazarların isimlerine öncelik verdiği, ayrıcalık tanıdığı. Yani piyesin söylediği söz kadar ilişkiler, tercihler üzerinde etkili olabiliyor.

60. yaş projesi devam etseydi…

Oyunlar sahnelendiği takdirde yazarına kazanç sağlandığı için kısır döngüde dostu olmayan yeni isimlerin vitrine çıkması mümkün görünmüyor. Bu döngü yazmaya hevesli sayılı isimleri de zamanla un değirmeni gibi öğütüyor. Devlet Tiyatroları 60. yaşında bu konuda rutini bozacak bir adım atmıştı. Yirmisi genç, altmış yerli yazarın oyununu sahneye koyarak bir ilki gerçekleştirdi. Kurumun değişen sanat yönetmenleriyle beraber politikaları da değişti, yerli yazar ısrarına son verildi. O gün ortaya konan iradenin arkasında durulsaydı belki bugün tiyatromuzu bir adım ileri götüren genç yazarların hikâyesini anlatıyor olurduk. Kim bilir…

Özel ve ödenekli tiyatrolara alternatif sahnelerin ‘yazara telif vermemek için’ yeni metinler kaleme aldıklarından bahsetmiştim. Bilindiği gibi Beyoğlu ve Kadıköy çevresinde sayıları her geçen gün artan 50-60 kişilik butik tiyatrolar fiziksel şartların zorlamasıyla yeni bir dil arayışına girdi ve o arayış devam ediyor. Ekonomik sorunlar kendi metinlerini kendileri yazma zorunluluğu doğuruyor. Bu zorunluluklar küçük de olsa tiyatroya nefes aldıracak yeni kanallar açabilir. Çoğu kurucusu olduğu tiyatroda oyunları oynanan isimlerin birkaçı şöyle: Cem Uslu, Mirza Metin, Kemal Hamamcıoğlu, Sami Berat Marçalı, Ahmet Sami Özbudak…

Yeni metin ve tiyatro…

Yeni ve yerli oyun yazarı sorunu çözmeye aday oluşumlar da yok değil. Mesela Galaperform’un 2006’dan beri öncülük ettiği ‘Yeni Metin-Yeni Tiyatro’ projesi onlardan biri. Projenin iki ayağı var. Biri yabancı çağdaş yazarların oyunlarının Türkçeye kazandırılması, okuma provaları alarak sahneleme olanaklarının oluşturulması. Diğeri, genç kalemler yetiştirme hedefiyle oyun yazım atölyelerinin düzenlenmesi. Bunun için yurtdışından yabancı yazarların katıldığı uzun soluklu atölyeler yapılıyor. 10 yıl içinde birçok yazar yetişti, metin çıktı bu projeden. Fehime Seven’in İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda oynanan oyunu Türkiye Kayası, Avrupa’nın En Genç Oyun Yazarı ödülünü alan Ahmet Sami Özbudak’ın İz’inin temelleri burada atıldı mesela. Yerli metin sorununu çözecek farklı projelere ihtiyacımız var.

Zaman

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.