İTÜ’de Camiye Evet, Tiyatro Sahnesine Hayır!

Pinterest LinkedIn Tumblr +

itu4[Sözcü Gazetesi’nden Gamze Kaya’nın İTÜ Taşkışla Sahnesi ile yaptığı söyleşiyi yayınlıyoruz.] İTÜ Taşkışla Kampüsü öğrencileri, Gezi olaylarından bu yana üniversitede süregelen baskıları ve uygulamaları SÖZCÜ’ye anlattı. Çalışmalarını yapmak üzere hiç tiyatro sahnesi olmayan öğrenciler, okul yöneticileriyle iletişim kuramamaktan şikayet ediyorlar ve ekliyorlar: “Çalışmalarımız için sahne açacak yer yok ama yeni bir camiinin temelini atmak için gerekli alanı elleriyle koymuş gibi buldular”

Sizi biraz tanıyalım. Nedir sizi ortak noktada buluşturan etken?

Taşkışla Sahnesi 2006 yılında kuruluyor. Çalışmalarımız, Atölye Tiyatro Topluluğumuzun oluşumu ile başlıyor. Bizler, mezun olduktan sonra da çalışmalarına devam eden arkadaşlarımızın kuruculuğunda bir araya geldik. Mimarlık fakültemizin öncülüğünde yürüttüğümüz kollektif bir çalışma ortamımız var. Diğer üniversite bileşenleriyle tiyatroyu yaşatmaya çalışan bir topluluğuz. Üniversite tiyatrosu olarak duyarlılık ekseninde bir kültür üretmeye çalışıyoruz.

Bir sahne keşmekeşiniz var…

Ne yazık ki kuruluşundan beri var. Taşkışla Forumu’nun doğuşundan bu yana bir mücadele veriyoruz. 2013 yılına kadar fakültenin en alt katındaki Habitat holünde çalışma yaptık. Daha sonra çalışma alanımıza yapılan prefabrik cam sınıflar bizi tamamen alansız bıraktı. Taşkışla’nın sahnesiz olduğunu duyurabilmek adına çeşitli eylemler yaptık. Dönemin dekan yardımcısı, şimdiki dekanımız olan Sinan Mert Şener tarafından aldığımız sahne sözüne güvendik fakat yarı yolda bırakıldık.

itu5

GEZİ’DEN BU YANA SÜREGELEN DÜŞMANLIK

Kendisiyle iletişim kurmayı denediniz mi?

Uzun süre denedik şansımızı ancak bu pek kolay olmadı. İletişim çabalarımız belli bir süre sonra sonuç verdi ve ortaklaşa ‘black box’ tipi çok amaçlı bir sahne kurmak konusunda hemfikir olduk. Bu kez de iç mimarlık tarafından çizilen projede 1 milyon liralık bir bütçe çıkarttılar önümüze. Akabinde Gezi olayları cereyan edince bizim sahne sorunumuz daha büyük bir çıkmaza girdi. Dekanla ilişkimiz tamamen sekteye uğradı.

Gezi’nin bundaki rolü nedir?

Taşkışla Kampüsü, Gezi sürecinde daima revir işlevi gördü. Müdahalelere maruz kalanlara kampüsümüzde yardım ediyor, onlar için sabahlıyorduk. Bu duruma daha fazla tahammülü olmayan dekanımız okulun kapılarını kapatmakta buldu çareyi. Gezi’den sonra İTÜ’de ciddi bir muhalefet ağı kuruldu.

itu1‘OKULDA TEŞHİRCİLİK’

Politik duruşunuzdan dolayı mı bu muameleyi gördüğünüzü düşünüyorsunuz?

Evet. Öyle olduğunu düşünüyoruz. Bu yapılanmaya karşı dekanlıktan tarafından daha ciddi bir tavır alındı. Okulda teşhircilik başladı. Bizler afiş asarken fotoğraflarımız çekilip dekanlığa götürülüyor, oradan rektörlüğe soruşturma delili olarak sunuluyordu. Keza birçok arkadaşımız hakkında da soruşturma açıldı. Sahne için sponsoru bizim bulmamızı istemeleriyle durum daha da içinden çıkılmaz bir hal aldı. Dolayısıyla süreç bitme noktasına geldi.

“DEKAN BİZİ GÖRÜNCE KAÇIYOR”

Rektörlükle iletişim kurmayı denediniz mi?

Onlarla görüşmek daha zor oluyor. Asistanları da, “Aman rektörümüzün huzuru kaçmasın, sinirlendirmeyelim” diyor başka bir şey demiyor. Kültür Sanat Birliği (KSB) de aracı rol oynamıyor. Öğrenci ile rektör bir araya gelemiyor. Dekanla konuşmak zaten imkansız. Görüşmek için randevu bile alamıyoruz. Prefabrik sınıflara tepki gösterdiğimizde: “Size soracak değilim” diyerek çok kez kararlılığını gösterdi. Prefabrik sınıflar arasında sıkıştık kaldık ve bizden yalnızca orada çalışmamız isteniyor. Yani anlayacağınız, anti-demokratik bir şekilde süregelen bir işleyiş var. Dekanımız bizi görünce odadan kaçıyor. Ya da haber gönderiyor: “Onlarla görüşmek istemiyorum” diye…

itu-dansİTÜ ARAZİSİNDE BURGER KING

Kampüste bir Burger King şubesi var. Bulunduğu alan üniversite arazisine mi ait?

Üniversitemize bağlı. Bunu da sorduk, devlete bağlı olduğunu öne sürdüler. İTÜ eliyle yapılmış tarihi Burger King…

“KULÜP İÇİN ALAN YOK, CAMİİ İÇİN VAR”

Reklam çekimleri gibi bir sorununuz da var sanırım…

Sadece reklam değil. Şu an okulda bir dizi çekimi yapılıyor. Bütün şehir kampüslerinde yaşanan bir durum artık bu. Taşkışla, her sene onlarca diziye, reklama, düğün fotoğraflarına, hatta mankenlerin katalog çekimlerine arka plan oluyor. Okulumuz kiralanıyor.

Bedelleri okul bütçesine mi ayrılıyor?

Valla biz paranın yüzünü görmedik henüz. Kampüse bir tiyatro sahnesi açacak alan yok ama türlü çekimler için bolca alanımız var. Bütün bu etkinliklerin geliri var fakat okul için yapılan bir hizmet yok. Dekana verdiği vaatleri hatırlatınca o da bize tuvaletlere peçete taktırdığını hatırlatıyor. Çalışmalarımız için sahne açacak yer yok ama yeni bir camiinin temelini atmak için gerekli alanı elleriyle koymuş gibi buldular.

PEKİ, İTÜ ÖĞRENCİLERİ NE İSTİYOR?

– Herkesin dikkate alınması ve dekanın öğrencilerle iletişim kurması,
– Ortak çalışma alanlarının kullanımıyla ilgili tek başına karar alma sürecinin bir an önce son bulması,
– Öğrenci ve öğretim üyeleriyle, yemekhane ve okulun bütün alanlarında çalışan işçileriyle, tüm üniversite bileşenleriyle yani üniversitenin gerçek sahiplerinin, emekçilerinin karar alma sürecine dahil edilmesi,
– Sorunlar üzerine tartışmak, en azından bilgilendirilmek,
– Öğrencileri eylemliliğe teşvik eden, “biz yaparız, biz biliriz” gibi benmerkezci tavırların son bulması,
– Hocalarımıza mobing uygulanmaması.

Son olarak öğrenciler okul yönetimine şu sözlerle sesleniyor:
“Hayır! Onlar değil biz biliriz. Bunların tümü bizi ilgilendiren sorunlar dolayısıyla karar mekanizması da biziz. Ayrıca içimizdeki yönetim ajanlarını da çok iyi tanıyoruz. Burası bir eğitim kurumu, işletme değil. Bize insanca davranılmalı…”

Sözcü

Paylaş.

Yanıtla