Sahneye Çıkabiliyorsak Afife ve Bedia Sayesinde

Pinterest LinkedIn Tumblr +

şebnemköstem[İlker Gezici’nin İBŞT’nin Hayali Temsil oyununa dair Hümay Güldağ ve Şebnem Köstem ile yaptığı söyleşinin bir bölümünü yayınlıyoruz.]

Afife Jale tiyatroda sahneye çıkan ilk Müslüman kadın… Bedia Muvahhit ise sinemada bir filmde oynayan ilk Müslüman kadın oyunculardan. Aynı dönemde yaşadılar. Benzer ön yargılarla mücadele ettiler, çok çile çektiler. Muvahhit, Mustafa Kemal’in telkiniyle sonraları tiyatro oyunlarında rol aldı ve Jale’nin bıraktığı bayrağı devralıp ileriye taşıdı. İkisi de Türk tiyatrosuna izlerini bıraktı. Lakin iki kadın yaşarken hiç aynı sahnede buluşmadı. Arada yıllar geçti bu iki kadın İstanbul Büyükşehir Belediye Tiyatroları’nın Hayali Temsil oyununda bir araya geldi. Müslüman Türk kadınlarının sahneye çıkmasının yasak olduğu bir dönemde tiyatro yapma cesaretini gösteren ve bu uğurda sağlığını kaybeden Afife Jale’yi, Şebnem Köstem canlandırıyor. Mustafa Kemal’in telkiniyle tiyatroya başlayan ve yeni kurulan Cumhuriyet’le birlikte kadına değer verilmesi sayesinde uzun yıllar sahnede kalmayı başaran Bedia Muvahhit’e ise oyunun da fikir annesi olan Hümay Güldağ hayat veriyor. Ahmet Sami Budak’ın yazdığı, Yiğit Sertdemir’in yönettiği oyun bugün Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde sahnelenecek. Köstem ve Güldağ ile bu unutulmaz iki kadını konuştuk.

Tiyatromuza damgasını vurmuş bu iki kadını aynı sahnede bir araya getirme fikri nereden çıktı?

HÜMAY GÜLDAĞ: Şehir Tiyatroları’nın 100. yıl kutlamalarına dair bir şeyler yapmayı düşünürken, aklımda olan bu fikri, paylaştım insanlarla. Afife ile Bedia aynı dönemde yaşamış ama sahnede buluşamamıştı. Bu iki insanı sahnede buluşturmak istedim. Önce Şebnem’e bahsettim. “Var mısın?” dedim. O da çok mutlu oldu. Severek kabul etti. Bu fikrimizi Ahmet Sami’yle (Özbudak) paylaştık. Erhan Yazıcıoğlu’na da götürdüğümüzde, hep bir arada bu oyunu oluşturduk.

ŞEBNEM KÖSEM: Öncelikle bizim için bir borç ve görev. Bugün biz iki kadın olarak sahneye çıkabiliyorsak, bu büyük ve öncü kadınlar sayesindedir.

Karakterleriniz çok önemli kişiler. Size nasıl bir misyon yüklüyor bu?

H.G: Her sahneye çıkışımızda o insanları ruhumuzda hissediyoruz. Hem o döneme dair gerçeklikleri yeniden hatırlatmak, hem de o dönemi ve bu kadınları bilmeyen yeni nesle bir şeyler aktarmak, çok heyecan verici.

Ş.K: Afife Hanım’ın, henüz Cumhuriyet kurulmadan sahneye çıkma cesareti göstermesi, Bedia Hanım’ın olağanüstü mücadeleci kişiliği, bizi onların çocukları, genç meslektaşları olarak ayakta dimdik durmaya yöneltiyor.

Afife ve Bedia Hanımlar sahneye çıkan ilk Müslüman kadınlar oldukları için çok eleştiriliyor. Özellikle Afife Hanım çok mücadele veriyor bu konuda. Onların mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ş.K: O dönemde, bu kadar cesur olması ve yaptıklarının sonucunu görememesi nedeniyle Afife Jale adına üzülüyorum. Bunun için her oyun sonrası o alkışların Afife Hanım’a gittiğini düşünüyorum.

H.G: İlk defa Müslüman Türk kadını sahneye çıkıyor. Dolayısıyla o dönem Hıristiyan kadın oyuncularla kıyaslamalar olmuş. Çok acımasızca eleştirilmiş. Bir taraftan da o bir kadın, anne ve eş.

Ş.K: Bedia Hanım’ın çocuğunu hangi koşullarda yetiştirdiğini merak ediyorum.

H.G: Hatta beni şu çok etkiledi. O kadar tiyatrodalar ki evlerine gidemiyorlar. O yüzden tiyatronun üstünde ev tutuyorlar. Küçücük odada her yerde çocuğunun fotoğrafı var. Çocuğuna hasret kalıyor.

Afife Hanım’ın hayatında sizi en çok etkileyen ne oldu?

Ş.K: Çok hazin bir öyküsü var Afife Jale’nin. Onun baskı karşısında vazgeçmeyip mücadelesine devam etmesi müthiş bir şey. O yüzden çok saygıdeğer buluyorum.

Afife Hanım, Darülbedayi’den ayrıldıktan sonra çeşitli kumpanyalarla köhne yerlerde sahneye çıkmaya çalışmış. Emeğinin karşılığını alan biri olsaydı daha mı uzun yaşardı sizce?

Ş.K: Bence kesinlikle daha fazla yaşardı. Sahneye çıkmak istiyor ama çıkamıyor. Aşağılanıyor, ötekileştiriliyor. Çok büyük depresyon yaşıyor. Eğer emeğinin karşılığını alabilseydi, moral kazansaydı yaşam enerjisi hiç bitmeyecekti.

H.G: O dönem de babası tarafından reddedilmiş olması da büyük talihsizlik. En azından ailesi sahip çıksaydı böyle olmazdı. Tutkusu uğruna yapayalnız kalmak, dışlanıyor olmak çok yıpratıyor onu.

Afife Jale böylesine sıkıntılı bir süreç yaşarken Bedia Hanım sinema ile başladığı kariyerinde tiyatroyla yükseliyor. Bedia Hanım, Afife’ye göre daha mı şanslı?

H.G: Muhsin Ertuğrul’un yönettiği Halide Edib’in Ateşten Gömlek filminde rol alıyor. Daha sonra İzmir’de Mustafa Kemal, zaten filmde başarılı olmuştu, sahnede de devam etsin diyerek icazet veriyor. Sonra Ceza Kanunu oyunuyla sahneye çıkıyor. Bedia Hanım, Fransız mürebbiyeleri tarafından büyütülmüş. Genç yaşta Fransız mektebinde öğretmenlik yapmaya başlamış. Hazır cevaplılığıyla çok meşhur.

KEŞKE BEDİA HANIM İLE KONUŞMAYA CESARETİM OLSAYDI

Bedia Hanım 1994’te 97 yaşındayken vefat etti. Tanışma imkanınız oldu mu?

H.G: Ben çok ucundan kaçırdım Bedia Hanım’ı. Şehir Tiyatroları’na girdiğimde galalarda gördüm ama yanına yaklaşma, konuşabilme cesaretim hiç olmadı. Aynı salonda beraber bir oyun izlemişliğimiz var.

Ş.K: Ben de uzaktan gördüm. Keşke uzun uzun anlatacaklarını dinleyebilseydik. Afife Hanım için de öyle. Keşke Afife Hanım da yaşayabilseydi de bize neler yaşadıklarını anlatsaydı.

Devamı için tıklayınız.

Sabah

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.