Çarşı’da Bir Müstehcen Oyun: “Günlük Müstehcen Sırlar”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

carsi-da-bir-mustehcen-oyun-gunluk-mustehcen-sirlar-101559-5[Birgün Gazetesi’nden Berna Ataoğlu’nun haberini paylaşıyoruz.] İstanbul’daki yeni tiyatro topluluklarından biri olan ‘’Tiyatro Çarşı’’ bu sezon Marco Antonio De la Parra’nın, ‘’Günlük Müstehcen Sırlar’’ isimli oyununu sergiliyor. Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz usta yönetmen ve yazar Çetin Akcan’ın da katkısıyla kurulmuş olan Tiyatro Çarşı, küçük ama güçlü bir ekip. Oyunun hem yönetmenleri hem de oyuncuları aynı isimler; Giray Mert Özdenoğlu ve Göktuğ Derici.

Şilili yazar Marco Antonio De La Parra, ülkesini zorbalık, zulüm ve işkence ile yöneten Pinochet iktidarının altında ezilmiş insanların hayatlarını, psikolojilerini komik bir dille ele aldığı oyunu ‘’Günlük Müstehcen Sırlar’’ı 1987 yılında yazmıştır. Metin teşhirci kılığındaki iki adamın, kızlar okulunun önündeki bir parkta karşılaşmaları ve birbirleri arasındaki söz düellolarından oluşur. Daha sonra Sigmund Freud ve Karl Marx olduğunu öğreneceğimiz bu iki oyun kişisi, oyun boyunca birbirlerini deşifre etmeyi ve birbirlerini saf dışı edip eylemlerini tek başlarına yapmayı arzularlar. Fakat oyunun sonunda kimliklerinin aslında bir önemi olmadığı konusunda hemfikir olurlar ve eylemi birlikte gerçekleştirirler. Baskı altındaki toplumların sosyal ve psikolojik açıdan neler yaşadığını iki önemli sembol isimle anlatmaya çalışan yazar, bu isimlerin cinsel ve sosyal teorilerini de çarpıştırır. Carlos ve Sigmund birbirlerinin düşüncelerini saçma bulurlar ama birbirlerine hayranlık da duyarlar. Yazara göre daha iyi bir düzen için hem toplumsal hem de cinsel problemler çözülmelidir.

Sigmund; tecavüz, bekaret, cinsellik, psikanaliz, serbest çağrışım gibi kelimeleri kullanırken, Carlos; burjuva erdem düşkünlüğü, mülkiyet, sınıf bilinci, kapital vs gibi sözcükler kullanır. Benzer şekilde Carlos Sigmund’a sosyete doktoru, paronayak, bireyci derken Sigmund da Carlos’a ben merkezci, dialektik materyalist, bürokrat vb der. Böylece okuyucu Marx ve Freud’la özdeşleşen klişe söylemleri bir kez daha hatırlamış olur. Yazar; bu iki ismi hem destekleyen hem de eleştirenlerin bu söylemlerinden yararlanarak onların ideolojilerini çarpıştırır. Her ikisi de müthiş bir korku ve saldırganlık içindedirler. Oyun içinde bir kaç kez yanlarına araba yaklaştığını söylerler. Her ne kadar yalnız kalmayı ister gözükseler de arabanın yaklaştığı anlarda –yani fark edilme korkuları büyüdüğünde- işbirliği halinde numara yaparlar. Bazen birer satıcı olurlar, bazen palyaço, bazen de bankta gazete okuyan adamlar…

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

Paylaş.

Yanıtla