Girne’de Var da Ankara’da Neden Yok

Pinterest LinkedIn Tumblr +

gulsen-karakadioglu-185-4[Birgün gazetesinden Gülşen Karakadıoğlu’nun yazısını paylaşıyoruz.]

Kıbrıs Beşparmaklar Tiyatro Festivali’nde sahnelenen, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun Nehir isimli oyunuyla Girne’ye gittim. Festival Çatalköy Belediyesi’nce düzenleniyordu ve altıncısı yapılıyordu. Buraya kadar çok doğal. Festival Çatalköy Belediyesi’nin Kültür Merkezi’nde olan tiyatro salonunda seyirciyle buluşuyordu. Kültür Merkezi’nin duvarındaki ismi merak ettim, Girne ve Çatalköy Belediyelerinin sanat danışmanı Devran Atik anlattı: Beldenin varlıklı bir bireyi, tiyatro binası yapıp anahtarı belediyeye ve belediyenin Tiyatro Topluluğu’na teslim etmiş. Ne güzel değil mi? Onlar da binaya bu kişinin ismini vermişler. Erol Avgören Kültür Merkezi. Böyle bir şey neden Ankara’da, İstanbul’da ya da başkaca bir kentimizde olmaz diye canı sıkılmaz mı insanın.

Kamu yönetimleri doğal olarak salonlar, sahneler yapacaktır, görevidir. Tıpkı spor salonu, yol, karakol yaptığı gibi. Boynunun borcudur sanat kurumlarını desteklemek, onların gereksinimlerini karşılamak ve saygıyla, özgürce çalışmalarının tüm olanaklarını sağlamak. Ama bu kentlerin sivil kurumlarının, özel şirketlerinin, sermaye sahiplerinin hiç mi görevleri yoktur yaşadıkları kente karşı. Kuşkusuz vardır ve ülkemde bu sorumluluk ne yazık ki yeterince üstlenilmemektedir. Eczacıbaşı, Sabancı, Koç ve benzeri kimi güçlü kurumların sanatsal, kültürel, sosyal etkinlikleri, düzenledikleri festivaller, konserler var ama şöyle güzelim bir tiyatro, opera ya da konser salonu yapsalar iyi olmaz mı? Türkiye gibi insan nüfusuyla kıyaslanınca çok yoksul olan nitelikli sanat izlenebilen koltuk sayısına katkı yapmak görev değil mi? Yıllar önce gittiğim Seul’de konser salonlarının hem de üst düzey tekniğe sahip senfoni konser salonlarının bazı otomobil firmaları ve inşaat şirketlerince inşa edilip sanat kurumlarına hibe edildiğini görüp aynı can sıkıntısını yaşamıştım.

Dilerim mevcut salonları kapatmaktan yıkmaktan kurtulup yeni salonlar yapabildiğimiz günlere ulaşırız. Son elli yılda yapılmış sanat kurumu yapıları üzerine yapılan bir araştırma var mı?
Bu arada, Karaman ve benzeri dinsel eğitim kurumlarındaki taciz olayları, ABD Eleştirmenleri’nden sonra Oscar’da da En İyi Film ödülünü alan Spotlligt filmini anımsatmıyor mu bize?

Birgün

Paylaş.

Yanıtla