Engin Alkan, KHK’yle Açığa Alınan Tiyatrocular İçin Yazdı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

engin-alkan-380Şehir Tiyatroları’nın 30 yıllık sanatçısı Engin Alkan, OHAL kapsamında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile açığa alınan meslektaşları için bir yazı yazdı. Sosyal medya hesabından takipçilerine paylaştığı yazıda Alkan, kurumda yaşanan bu süreci bir hata olarak değerlendirdiğini ve bu hatanın düzeltileceğine derin bir inanç beslediğini yazdı.

‘SAHNEDEN KOPARILAN ONLARCA ŞEHİR TİYATROLU’

Engin Alkan’ın “Sahneden Koparılan Onlarca Şehir Tiyatrolu” başlıklı yazısı şöyle;

“Şüphesiz ki ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. Darbelere aşina neslimizin hiç bir deneyimiyle örtüşemeyecek, olup bitenler karşısında zaman zaman en kapsamlı analizlerin bile eksik kalabildiği Anadolu tarihinin hayli karanlık süreçlerinden birini yaşıyoruz. I. Dünya savaşının yenilgisi, bir büyük imparatorluğun dağılması ve ardından başlayan istila karşısında ecdadımızın canları pahasına var ettiği demokrasimiz ve bağımsızlığımız ellerimizden kayıp gitme tehlikesi içinde. Bizlere düşen bu gün engellenmiş görünen bu korkunç kabusun bu coğrafyada yeniden, bir kez daha hortlamasına engel olmaktır. Bunun için yapılması gerekenlerin başında ideolojisi, inancı, etnik kökeni fark etmeksizin topyekûn toplumu bu karanlık sürece götüren hataları tekrarlamamak, yaşanılanların akıl ve sağduyuyla doğru tahlillerini yapmak ve bin musibetten bir ders çıkarmak olmalıdır.

BU HATANIN DÜZELTİLECEĞİNE HALA DERİN BİR İNANÇ BESLİYORUM

Şehir Tiyatroları sanatçılarından önce Kemal Kocatürk, Arda Aydın, Sevinç Erbulak, Ragıp Yavuz, Mahperi Mertoğlu , İrem Arslan Aydın ve Hüseyin Sorgun’un isimlerini duyduk. İstanbul Valiliği tarafından darbe soruşturması kapsamında açığa alındılar. Hüseyin Sorgun’u pek tanıma fırsatım olmadı ama diğer altı meslektaşımla yıllarca birlikte ürettik, aynı sofraya oturduk, sahnenin tahtasında aynı sevinçlere, korkulara kimi zaman mutsuzluklara ortak olduk. Birbirinden çok farklı bakış açıları, sanatsal üslupları ve siyasi görüşleri olan bu dostlarımın tek ortak yanları demokrasiye olan tutkuları ve inançlarıydı. Ve şimdi karanlık suretlerin devlete, topluma, her birimize yaşattığı bu mahşeri sancının orta yerinde adları “darbe” ile yan yana töhmet altında kalıyordu. Olacak iş değildi, mutlaka altında bir bit yeniği vardı, en azından yanlış bir fitne veya istihbarata kurban olmuşlardı ve gerçek er geç ortaya çıkacaktı. Bu hatanın düzeltileceğine hala derin bir inanç besliyorum.

ATILAN 20 KİŞİ TAŞERON ÇALIŞTIRILAN KADRODAN

Ardından Şehir Tiyatrolarının Hizmet Alımı Kadrosundan 20 oyuncu arkadaşımın bu kez valilik kanalından değil doğrudan taşeron şirket üzerinden gelen bir haberle görevlerine son verildiğini işittik.
Kimdir bu 20 kişi? Özünde yıllardır “Münhal Kadrolar”ı dahil olmak üzere hiç bir biçimde sanatçı kadrosuna istihdam yapılmayan Şehir Tiyatroları’ nın oyunlarını başarıyla seyirciye taşıyan asli sanatçılarıdır. Üstelik sayıları gittikçe azalan kadrolu sanatçıların haklarına sahip olmadan, kimi zaman kadrolu oyuncuların dahi sırtlanamayacağı yükler ve çok düşük ücretlerle, konforu değil sadece sahneyi, tiyatroyu, Şehir Tiyatroları’nı seçmiş, işlerinin erbabı, deneyimli sanat emekçileridir.
Yazımın başında kurduğum cümlenin benzerini, aynı anlamı da dahil ederek burada yineleyebilirim; bu 20 sanatçının tek ortak yanı bir Taşeron Firma marifetiyle çalışan Şehir Tiyatroları’nın yeni nesli olmalarıdır.
Bir anda işsiz kalan, ölü bir sezonda evinin kirasını nasıl ödeyeceğini bilemeyen, bin bir emekle inşa ettikleri kariyerlerinin bir anda tuz buz oluşuna tanıklık eden, adalete ve yarına güvenini kaybeden, tepemizde pike yapan uçaklara dur demenin gururu ve sevinci boğazına düğümlenen bir avuç sanatçı…
Dahası ve belki daha da önemlisi; Şehir Tiyatroları sahnelerinin görgüsü ve deneyimiyle yetiştirdiği onlarca sanatçının eksikliğinin kurumda yaratacağı boşluk ve kimlik kaybı. Bir sanatçının yetişmesi, baş roller oynayacak seviyeye gelmesi, kulisinden sahnesine kurumun kimliğini giyinmesi, dahası o kimliğe katkıda bulunması kolay bir iş değil, hiç değil!

BİLMEDİĞİMİZ PARANOYALARLA YARINIMIZ KİRLENMESİN

Neden? Neden bu isimler? Ne yapılmaya çalışılıyor? İşte aklın, mantığın sus pus olduğu, cevap verilmesi en zor sorular?
30 küsur yıldır Şehir Tiyatroları koridorlarında tanık olduğum her türlü işkilli mevzuya aşina olduğumu sanırdım. Ama bu sefer başka! Bu işten çıkarılmalar servis edilen bilgiler, yaşanılan deneyimler ve gündelik bir akılla kavranılmaz bir durum açıkçası.Hayatın zor, içinden çıkılamayacak kadar paradokslu tezahürlerinde kimi zaman daha basit düşünmek için kendimi zorlarım. Sonuca bakıp sürecin başını hayal ederim; ‘kim kazançlı çıkıyor bu işten?’ diye sorarım; İster kurumda, ister Belediye’de ister dışarıda aklı dimağı çalışan kim varsa bu soruyu soruyorum şimdi? Kim kazançlı çıkıyor bu işten? Kimin oyunu bu? Neyin üzeri örtülmeye çalışılıyor? Nereye varılmaya çalışılıyor? AMAÇ NE?
Toplumun sanata, sanatın kurumlara, kurumların sanatçılara ihtiyacı var. Ömründe bir kere bile tiyatroya gitmemiş olanların bile doğacak nesillerinin tiyatro seyretme hakkına ihtiyacı var. Hepinizin bu sanatçılara ihtiyacı var.
Öfke birikmesin içimizde, adalet duygumuz zedelenmesin, kimin ne çıkarı olduğunu bilmediğimiz paranoyalarla yarınımız kirlenmesin.

Hemen, şimdi, tam şu an, yanlışlarımızla yüzleşme vaktidir.”

Evrensel

Paylaş.

Yanıtla