Ülke: Azıcık Gogol, Azıcık Beckett, Azıcık Çehov!

Pinterest LinkedIn Tumblr +

isilozgenturk[Cumhuriyet gazetesinden Işıl Özgentürk’ün İstanbul Şehir Tiyatrolarında açığa alınanlar ile ilgili köşe yazısını paylaşıyoruz.]

Bu yaşa geldim, hâlâ şaşırmayı yitirmedim, buna da şaşıyorum. Şaşırmaya devam, vay canına kırk yıllık arkadaşım, şiddetli muhalif, Marksist yönetmen Ragıp Yavuz, yıllardır pek çok muhalif oyun sahnelediği işyerinde açığa alınmış. Fetocu diye! Onunla birlikte pek çok arkadaşı da şimdilik kapının önüne konmuş. Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi bin yıllık övünç kaynağı İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Feto araştırması yapmış, bula bula sisteme en muhalif, en demokrat çalışanlarını bulmuş. Bana sorarsanız baştan böyle bir işe kalkışmamaları gerekirdi. Fetocular başka yerde hem de gözümüzün önünde! Şimdi demokrasi zamanı ya, kimin gücü kime yeterse! Nasıl olsa, bütün medya organları kahramanlık destanı yazıyor, Gülen’le fotoğraf çektirme yarışındaki kelli felli yöneticiler, “kandırılmışız” diye nutuklar çekip demokrasi kahramanı oluyorlar ya, aman da şurada burada iktidara muhalif kim varsa, onun ensesine binme zamanı!

Oysa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, damadının Pensilvanya’daki çiftliğinde ne yapıyordu, neden ülkeye dönmek için iki gün oyalandı? Bilinmiyor. Neden hâlâ hem İstanbul hem de Ankara’da Fetoculara hibe edilen araziler, geriye alınmadı? Hâlâ neden Bülent Arınç “Bir konuşursam yer yerinden oynar!” diye tehdit dolu sözler ediyor da, “Ha bir konuş!” denmiyor.

Lan hani demokrasi gelmişti? Mesela ben ve benim gibi pek çok kimse, artık komutanlık vasfını fazlasıyla yitirmiş Genelkurmay Başkanı’nın işinin başında olmasını anlamıyoruz. Bu adamın sihri nedir? Gücü nereden geliyor? Diyanet ise başka bir mevzu! Mercedes’li başkan konuşuyor: “Artık gençlerimize aydınlatıcı dini eğitim vereceğiz.” Yandı gülüm keten helva! Anaokullarında küçücük çocukların başlarını örten, küçücük beyinlere sürekli cennet ve cehennem kavramını yerleştiren, onları sorgusuz sualsiz yaşayan canlılara dönüştüren eğitiminizin Fetoculardan farkı ne? Fetocular Gülen’e biat ediyorlardı, siz de kayıtsız şartsız İslami dünya görüşüne biat etmeye çağırıyorsunuz? Bütçesi altı bakanlıktan fazla olan sisteminiz hangi başarılı bir din öğretisi geliştirdi, hangi kardeşlik duygusunu geliştirdi, hangi ahlakı geliştirdi? Siteniz sadece kızlarına göz koyan babaları bağışlamak gerektiği konusunda derin fikirler verdi. Ve bunlar unutuldu mu sanıyorsunuz?

Yakın arkadaşım Ragıp Yavuz ve diğer açığa alınan oyuncular, teknisyenler gelmesi gereken müfettişi bekliyorlar. Nasıl Fetocu olduklarını öğrenmek için! Hayat bazen ne kadar çok tiyatroya benziyor. Aynen öyle, Godo’yu bekler gibi müfettiş bekliyorlar. Azıcık Gogol, azıcık Beckett ve azıcık Çehov!

Oynanan bu demokrasi oyununun bir baş aktörü: yıllarca Gülen’in yanı başından ayrılmayan, her dediğini fazlasıyla yerine getiren, artık sonra ne olduysa oldu, cemaatten ayrılan, şimdilerde de televizyona çıkıp günah çıkaran ve anında bir başka yazar arkadaşına ona Feto tarafından ev alındığını söyleyerek satan Hüseyin Gülerce! Öyle bir cemaat tablosu çiziyor ki, kendisinin hâlâ nasıl iş bulduğuna, hatta yaşayabildiğine insan şaşırıyor. Bir başka aktör de Ruşen Çakır, cemaat hakkında öyle şeyler anlatıyor ki, kardeşim diyorsun, bunlar aynı zaman da bir güç gösterisi ve malum insanlar güce tapar!

Şimdi ne olacak? Herkesin birbirine sorduğu bir soru bu! Özellikle bugün yapılan son demokrasi mitinginden sonra işler nasıl değişecek? Vallahi bunu bilmek mümkün değil. Bu ülkede her şey olabilir ve gene şaşırabiliriz. Geçenlerde bulunduğum bir yerde Almanya’nın önemli bankalarından birinde önemli bir mevkide olan Türk bir bankacı, “Meraklanmayın ülke öyle bir iktisadi krize girecek ki, ne iktidar kalacak, ne de Fetocular” dedi. Belki doğru söylüyor ama onun dinleyen gençlerden biri hemen bir hatırlatma yaptı: “Altı yıldır bu söyleniyor, artık kimse bunu yutmuyor.” Vallahi ben de bu iktisadi krizi yutmuyorum, herkesin keyfi yerinde! Olanlar her zaman ki gibi emeğiyle geçinenlere olacak! Bir de muhalif sanatçılara! Tabii bu arada Güneydoğu’yu unuttuk, orada kentler silindi, binlerce kişi göç etti. Olsun şimdilik sıra darbede!

Cumhuriyet

Paylaş.

Yanıtla