Dört Farklı Uluslararası Kurum Ankara'yı Dört Konuda Uyardı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, ifade ve basın özgürlüğü…

Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ışığında Cenevre, Brüksel, Washington, Lahey, New York, Strazburg ve Berlin’den Ankara’ya dün dört ayrı konuda, dört farklı kurumdan uluslararası yükümlülüklerine uyması için çağrı yapıldı. Uyarılar, özgürlükler ve insan hakları, hukukun üstünlüğü, ifade ve basın özgürlüğünü kapsıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, acil olarak başta gazeteciler olmak üzere, akademisyen, yazar ve hâkimlerin serbest bırakılması çağrısı yaptı. Uluslararası Af Örgütü Türkiye şubesi yönetim kurulu başkanı Taner Kılıç’ın gözaltına alınmasına hem ABD hem de AB sert tepki gösterdi. AK İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, HSK’ye yönelik son düzenlemelere ilişkin olarak “HSK’nin yeni kompozisyonu yargı bağımsızlığı için yeterince koruma sağlamıyor” diye konuştu. Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması Başkanı Theodor Meron da BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporunda bir kez daha hâkim Aydın Sefa Akay’ın serbest bırakılması çağrısı yaptı.

Cumhuriyet gazetesinden Duygu Güvenç’in derleme haberine göre, Türkiye’nin “demokrasi karnesine” eklenen son uyarılar şöyle:

1 Gazeteciler için acil adım

BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, acil olarak başta gazeteciler olmak üzere, akademisyen, yazar ve hâkimlerin serbest bırakılması çağrısı yaptı. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi 35’inci İnsan Hakları Oturumu çerçevesinde 12 Haziran’da görüşülecek raporun yanı sıra ‘Türkiye Özel Oturumu’ da yapılacak. Kaye raporunda şu çağrılarda bulundu:

* İfade ve medya özgürlüğü ile bilgiye ulaşımda uygulamaya konan orantısız ve düzensiz tedbirler, OHAL ile meşrulaştıramaz.

* Raportör, terörle mücadele ve KHK’lerle tutuklanan gazeteci, yazar, hâkim ve akademisyenlerin acilen serbest bırakılması çağrısını yapar. Kimse nefret ve şiddete başvurmadığı müddetçe tutuklanamaz.

* Basının sansür veya kısıtlama olmadan kamuyu bilgilendirmesi sağlanmalı.

* Hükümet, medya kurumlarını kapatma sürecini tersine çevirmeli.

* İnternet yasası gözden geçirilmeli ve engelleme ve kaldırma kararını veren kurumun yetkileri kısıtlanmalı.

* Hükümet, ifade özgürlüğüne yönelik herhangi bir kısıtlamada, kesinlikle orantı olmalı. Gereklilik ve orantılılık hali, OHAL için getirilen derogasyonlar boyunca da askıya alınmaz.

* Hükümet, 15 Temmuz’daki koşulların hâlâ geçerli olup olmadığını yeniden düşünerek, OHAL’i sona erdirmeli. KHK’ler, uluslararası insan hakları standartları ile uyumlu olarak yeniden düzenlenmeli ve gözden geçirilmeli. Hukuksuz olarak özgürlüklerinden mahrum edilenler, işlerinden olanlar buna karşı çıkabilmeli; tazmin edebilmeli. Bunun için bağımsız yargı mekanizmaları oluşturulmalı.

* Hakaret ve terörle mücadeleye yönelik yasalar uluslararası standartlara getirilmeli; TMK değiştirilmeli. Ceza Yasasının devlet büyüklerine hakareti düzenleyen hükümleri değiştirilmeli. Komiser, üst düzey yetkililere, eleştirileri susturmak için, ‘hakaret’ diyerek bu tür yöntemleri kullanmaktan kaçınmaya çağırır.

Hükümet medyayı suçladı

Hükümet, yanıtına “ifade özgürlüğü ve medya Türk demokrasinin temellerindendir” ifadeleriyle başladı ve Anayasa’daki, “Hiç kimse düşünce veya görüşleri nedeniyle suçlanamaz” hükmünü örnek verdi. Ancak bu tutumu kısa sürdü ve “Sözde medya ve bilgi hakkına saldırı” arabaşlığında, kapatılan tüm medya kurumlarının terör ile bağlantılı olduğunu savundu.

Almanya ve ABD’den ‘insan hakları’ uyarısı

Türkiye ile ilgili oturum öncesinde Almanya ve ABD de kaygılarını Konsey’e sundu. ABD, muhaliflere yönelik kısıtlamalardan duyduğu rahatsızlığı kayda geçirirken, Almanya, Türkiye – Bangladeş ve Azerbaycan için şu görüşü kayda geçirdi: “Almanya, gazeteci ve bloggerların korkutularak, taciz edilerek, sansüre tabi tutulması, adli takibat ile tehdit edilmesinden kaygılıdır.”

2 Gözaltılar devam ediyor

Uluslararası Af Örgütü Türkiye şubesi yönetim kurulu başkanı Taner Kılıç’ın gözaltına alınmasına hem ABD hem de AB sert tepki gösterdi.

ABD: Bu gözaltı, Türkiye’de bir dizi saygın insan hakları savunucusu, gazeteci, akademisyen ve aktiviste yönelik gözaltıların son örneğidir. Çoğunlukla yetersiz kanıtla ve şeffaflık gözetmeden yapılan bu gözaltılar, alarm verici bir eğilime işaret etmektedir. Bu vakaları yakından takip etmekteyiz ve Türk anayasasıyla, Türkiye’nin kendi uluslararası taahhütleriyle korunan yargı süreci ve kişisel hakların öneminin altını çiziyoruz. Türkiye daha az değil, daha fazla etkin sesin ortaya çıkmasından faydalanacaktır. Taner Kılıç benzeri gözaltılar, kamuoyundaki tartışmaları susturmakta ve demokrasinin kalitesine zarar vermektedir.

AB: Kılıç’ın gözaltına alındığını endişeyle öğrenmiş bulunuyoruz. Türkiye’deki resmi makamları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirlenen standartlar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı uyarınca hakkındaki suçlamalara bir an evvel açıklık getirmeye davet ediyoruz. Uluslararası Af Örgütü, demokrasinin temel unsurlarından olan sivil toplumun, uluslararası alanda önemli itibar sahibi bir üyesidir.

Berlin: Alman hükümetinin insan hakları sorumlusu Bärbel Kofler gözaltı kararı nedeniyle Almanya’nın çok derin “üzüntü” içinde olduğunu ve Kılıç’ın “Türkiye’de insan haklarının korunması için korkusuzca görev aldığını” söyledi.

3 Yargı vurgusu

AK İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, HSK’ye yönelik son düzenlemelerin ardından, kurul üyelerinin yeminlerini ettiğini anımsattı ve kurulun 4 üyesinin doğrudan, 7’sinin de parlamento tarafından, siyasi partilerin katılımını garantilemeden, atandığını belirtti. Muiznieks, “HSK’nin yeni kompozisyonu yargı bağımsızlığı için yeterince koruma sağlamıyor ve siyasi etkiye açık olma riskini artırıyor. Bu riskten kurtulmak için, Avrupa standartları, yargı konseylerinde, (atama terfi, görev değişimi, disiplin cezası ve uzaklaştırma kararlarında) hakim ve yargıçların en az yarısının meslek içindeki profosyoneller tarafından seçilmesini gerektirir. Bu çerçevede, HSK’nin çalışmalarını ve hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ilkesine pratikte ne kadar uyduğunu takip edeceğim; ki zaten bunlar olmadan Türkiye’de etkili bir insan hakları koruması da olamaz.”

4 Akay’ı bırakın

Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması Başkanı Theodor Meron, BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporunda bir kez daha hâkim Aydın Sefa Akay’ın serbest bırakılması çağrısı yaptı. Konsey’in Ngirabatware davasında kurduğu sistemi çökertme noktasına getirdiğini belirterek Güvenlik Konsey’inden hakkındaki tüm yargılamalara son verilmesi ve serbest bırakılması için karar almasını istedi; sorunu çözmek için Türkiye’nin işbirliğinin şart olduğunu vurguladı.

T24

Paylaş.

Yanıtla