Kayyımlar Emeğimizle Yarattığımız Değerlere El Koydu

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Murat Kuseyri’nin Amed Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Özcan Ateş ve Berfin Emektar’la yaptığı ve Evrensel gazetesinde yayınlanan söyleşiyi okuyucularımızla paylaşıyoruz]

Amed Şehir Tiyatrosu Sanatçısı Özcan Ateş, tek kişilik oyunu Dawiya Dawî’yi sahnelemek için meslektaşı Berfin Emektar’la birlikte İsveç turnesine çıktı. Oyun sırasıyla Örebro, Stockholm ve Gävle illerinde diasporada yaşayan Kürtlerle buluştu.

Dawiya Dawî, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine atanan kayyımın Amed Şehir Tiyatrosu sanatçılarının görevlerine son vermelerinden sonra  bir araya gelen sanatçıların sahneledikleri ilk oyun. Özcan Ateş ve Berfin Emektar’la oyunu ve kayyımın atanmasından sonra Diyarbakır’da kültür ve sanat alanında gerçekleşen değişimleri konuştuk.

ANLATTIKLARIMIZ SABUN KÖPÜĞÜ DEĞİL

Özcan Ateş, kaosun sürdüğü bir dönemde bir komediyi sahnelemenin bir çeşit direniş olduğunu ve insanları yaşananları düşünmeye sevk etme amacını taşıdığını söyledi. Uzun yıllardan beri tiyatroculuk yaptıklarını hatırlatan Ateş, “Yaşadığımız koşullarda dram oyunu sahnelemek insanların ilgisini çekmiyor, doğru da bulmuyoruz. Stand-up’ta gündeme getirdiğimiz sabun köpüğü şeyler değil. İnsanları güldürürken anlattığımız her hikayenin bir mesajı var” dedi.

Oyunu gülerek izleyen insanlarla daha sonra karşılaştığında iyi bir teknik ve kara mizahla sergilenen komedinin etkili olduğunu gözlemlediğini söyleyen Ateş, “Çocukluğumdan bu yana başımdan geçen  hikayelerin tamamı; dil asimilasyonu, köylerin zorla boşaltılması, kentte yaşadığım zorluklar, ilk tiyatroya başladığımda sadece Türkçe konuşulduğu için karşılaştığım güçlükleri anlatmaya çalışıyorum. İçindeyken çok dramatik bir durum yaşıyorken daha sonra bunun komik olduğunu görüyorsun” şeklinde konuştu.

KAYYIMLAR ÖNCE SANATA SALDIRDI

Kayyımların belediyeye el koyar koymaz ilk kez icraatının Amed Şehir Tiyatrosunun 31 sanatçısının işine son vermek olduğunu hatırlatan Ateş, “İşin ilginç yanı sadece sanatçıların işine son verdiler. Teknik işlerle uğraşanlara dokunmadılar. Biz, aslında kayyımın atanmasından sonra ne yapacağını biliyorduk. Hazırlıklarımızı yapmıştık. Hemen alternatif bir mekan bulduk ve çalışmalarımızı orada devam ettirdik” diyerek AKP’nin çalışmalarını engelleyemediğine dikkat çekti.

Kayyımın atanmasından sonra AKP’nin Diyarbakır’da bulunan tüm sanat ve kültür kurumlarını denetimi altına aldığını ve işlevsizleştirdiğini söyleyen Ateş, kayyımların neden önce kültür ve sanat kurumlarına saldırdığı sorusunu şöyle yanıtladı: “İktidarın en fazla korktuğu insanların kendi kültürleriyle yaşamasıdır. Onların zihniyetlerine hizmet etmediğimiz için bizim kültür ve sanatımızı kendilerine yönelik tehlike olarak görüyor. Bir halkı yok etmek istiyorsan önce kültürüne saldırırsın. Onlar da bunu yaptılar.”

AMAÇLARI KÜRTÇE TİYATROYU ENGELLEMEK

Berfin Emektar ise, kadın ve kültür çalışmalarının hayatı değiştiren çalışmalar olduğu için kayyımların ilk olarak saldırmasının bilinçli bir yöneliş olduğu değerlendirmesini yaptıktan sonra şunları kaydetti: “Bir halkın dilini ve kültürünü ortadan kaldırdığında geriye bir şey kalmaz. Bu alanlar onlar için çok tehlikeli. Yönelişlerinin ne anlama geldiği ve hangi mesajları vermek istediklerini çok iyi biliyoruz. Dili geliştirmek isteyen kurumlar, kreşler kapatıldı. Biz bunları Kürtçe tiyatro yaptıkları için kapatmadık şeklinde beyanları oldu. Eğer bu doğru olsaydı orada Kürtçe tiyatro yapmaya devam ederlerdi. Bütün olanaklarımıza ve emeğimizle yarattığımız değerlere el koydular. Ama 1 yıldır tüm devasa imkanlara rağmen bir şey yaratamadılar. Eğer bunu yapmış olsalardı biz bir fikriyatın tiyatrosunu, alternatif bir tiyatro yaptığımızı kabul edebilirdik. Ama bunun böyle olmadığını, bir halkı dil ve kültürüne saldırı olduğunu gördük. Kürtlerin ilk ve tek kurumsal tiyatrosunu kapatmak çok derin bir mesajdır.”

TÜM SİMGELER SALDIRI ALTINDA

Kürtlerin belediyecilik anlayışında çok dilliliğin temel bir ilke olduğunu söyleyen Emektar, kayyımların azınlık halkın dil ve kültürlerine yaklaşımını şu cümlelerle özetledi: “Bu ilke kayyımların atandığı tüm illerde kaldırıldı. Ehmedê Xanî heykelinin yazı yazan eli kırıldı. Bu Kürtlere verilmiş tarihsel bir mesajdır. Basit bir heykel kaldırma olayı değildir. Heykelin eli kırılıp kaldırıldıktan sonra medyaya servis edildi. Xanî Kürtlerin yazılı hafızasıdır. Onun yazı yazan elinin kesilmesinin hangi anlama geldiğini Kürtler çok iyi bilir. Saldırı Şehir Tiyatrosu ve konservatuarlarla sınırlı değil. Bütün dil, edebiyat ve kültür alanları, Kürtleri temsil eden tüm simgeler saldırı altında. Cegerxwîn’un Mehmed Uzun’un adını silmeye çalışıyorlar. Bu iktidar 3 yıl önce Ehmedê Xanî’yi Kürtçe basmakla övünen bir iktidardı.”

Emektar, Amed Şehir Tiyatrosunun en büyük sorununun mekan sorunu olduğuna, Türkiye’nin diğer illerinde kurum ve belediyelerinin kendilerine oyunlarını sahneleyecek salon vermediğine dikkat çektikten sonra “Alanımızı daraltmak için her şey yapılıyor. Biz de buna karşı her alanda var olmaya ve tiyatro yapmaya devam edeceğiz” diyerek kararlılık mesajı verdi.

Evrensel

Paylaş.

Yanıtla