Oyuncu Füsun Demirel: O Mesaj Bir Çeşit Duygusal Patlamaydı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

‘İyi değilim, sadece işimi istiyorum’ mesajı yazan Oyuncu Füsun Demirel, yaşadıklarını ve tartışma yaratan sözlerinin arka planını anlattı.

Oyuncu Füsun Demirel’in geçtiğimiz günlerde sosyal medyada  “Sadece işimi istiyorum, iyi değilim” diyordu. Aslında onu bu noktaya sürükleyen, 3 yıl önce verdiği bir röportajda sarf ettiği bir cümlenin yarattığı tepkiydi. O röportajdan sonra oynadığı dizideki rolüne son verilmişti.

Oyuncu Füsun Demirel, Gazete Habertürk’ten Kübra Par’a konuştu.

Röportajdan başlıklar şöyle:

Geçtiğimiz gün Instagram’da paylaştığınız bir mesaj çok dikkat çekti. 3 yıl önce verdiğiniz bir röportajda “Gerilla annesi rolünde oynamak istiyorum” dediğiniz iddia edilmiş ve o dönem oynadığınız dizideki rolünüze son verilmişti. “Bugüne kadar hizmetten başka, insanlıktan, sevgiden başka ne örnekledim ki bu hayatta? Sadece bir işi bile çok gördüler. Ben iyi değilim” demişsiniz. Sizi o mesajı yazmaya iten neydi?2015’teki o olay benim için 35 yıllık meslek hayatımda, aynen bir trafik kazası gibiydi. O yıldan bugüne kadar gerçekten dik durmaya çaba gösterdim. Instagram’da paylaştığım o mesaj bir çeşit duygusal patlamaydı. Bunu içimde çok zamanlar yaşadım ama hiç kimseyle paylaşmadım. Genellikle hep gülen tarafımı gösteriyorum. Çünkü bizim aslında görevimiz insanlara topluma moral vermek, onlara karşı hep pozitif enerji taşımak. Ama bizim de aslında bazen duygusal anlamda düştüğümüz anlar oluyor. Bu onlardan birisiydi ve bu patlamayı yaşadım.

O röportajda ne demiştiniz? Sizi 3 yıllık bu sürece iten olayın aslı neydi?
Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiğim röportaj, aslında tiyatro oyunumla ilgiliydi. Amaç oyunumu anlatmaktı ama geniş kapsamlı bir röportaj oldu. Seçim sonrasıydı ve siyasi sorular da soruldu. Sonunda, aslında neredeyse röportaj bitmek üzereydi ve gazeteci arkadaş şöyle bir soru sordu: “Bunca yıllık kariyer, bu kadar rolden sonra ‘Şunu da yapsaydım’ diye içinizde bir şey kaldı mı?” Aynen böyle bir soruydu. “Evet, gençliğimde bir gerilla kızı oynamak isterdim” dedim. Düşündüm. Çok başlangıçtan, gençlikten; 35-40 sene öncesinden bahsediyorum. Ama artık neredeyse 60 yaşına geliyorum. “Benden bu saatten sonra, bir de bu fizikle, olsa olsa annesi rolleri falan olur” diye espriyle, aslında kendimi biraz eleştirerek böyle bir cevap verdim.

O röportajdaki sözleriniz, aslında PKK’lı teröristleri canlandırmak istediğiniz şeklinde yorumlandı. Kastınız bu muydu?
Tabii ki böyle bir şey olabilmesi söz konusu değil.

Daha sonra “Hayır, ben PKK’yı kastetmedim, İtalyan gerillasını kastettim” dediniz ama bu sözleriniz de “Füsun Demirel zora düştü, çark ediyor” gibi yorumlandı. Gerçekten PKK’yı mı kastetmiştiniz, yoksa kastınız başka bir şey miydi?
İlk kez 3 yıl sonra kendimi ifade etme fırsatı yakaladım. Size çok teşekkür ederim. Terörün bu kadar can aldığı, kanın gövdeyi götürdüğü, asker/sivil herkesin öldürüldüğü bir atmosferde, eğer “Gerilla” derken PKK terör örgütünü kastediyor olsam, o zaman insanların benim aklımdan kuşkulanması gerekir. Bu normal bir şey değil. Bir insan bunu nasıl söyleyebilir; bu mümkün mü? Ben 35 yıldır, ürettiklerimle ve fikirlerimle çırılçıplak, toplumun önünde bir sanatçıyım. Eğer PKK örgütüne sempatim olsa, bu zaten illa bir yerlerden ortaya çıkardı. Böyle bir şey söz konusu olamaz.Biz, hayatımız boyunca insanlara işlerimizle, duruşumuzla sadece barış, dostluk, sevgiyi aşılamaya çalışıyoruz. Demokrasilerde çözümlerin silahla, savaşla, terörle, bombayla değil; sohbetlerle, fikir tartışmalarıyla olması gerektiğine inanan insanlarız. Böyle bir şey söz konusu değil. Terörist teröristtir. Gerilla kelimesi enternasyonal bir kelimedir. Dünya tarihinde gerilla o kadar geçmişlere dayanır ki neden PKK ile örtüştürülüyor, bunu da anlamış değilim.

‘LEYLA HALİT HAYRANIYDIM’

Peki, sizin “Gerilla” derken kastınız neydi?
Bir hatıra defterim var. Geriye dönüp 12 yaşıma, 1971-72 yıllarına bakıyorum. Bir sayfada bir kalp yapmışım, o kalpte “Leyla Halit” yazıyor, “Benim kahramanım” demişim. Filistin kurtuluş mücadelesinin sembol ismi…

Siz aslında Filistin mücadelesine sempati duyuyormuşsunuz…
O zaman, o yaşta evet. Sonra benim bir İtalya sürecim var. Tiyatro eğitimimi İtalya’da aldım. 6 yıl o ülkede yaşadım. İtalya’da yaşarken, Avrupa’yı kasıp kavuran İkinci Dünya Savaşı’nı; o halkın kendi ülkesini, cumhuriyetini korumak için ne denli canla başla savaştığını, onların bütün hikâyelerini okudum, filmlerini izledim, şarkılarını dinledim ve o sivil milislerin nasıl Hitler’e karşı savaş verdiğini gördüm. Aslında bütün bunlara da sanatsal anlamda tanık olduğum için o yaşlarda bir oyuncu olarak, “Şöyle bir rol oynamak isterdim” diye hayal ettim ve bunu dile getirdim. Ama tabii nerelere çekildi.

‘ÖLÜM TEHDİTLERİ ALDIM’

“Ben artık sokağa çıkmaya korkuyorum” demişsiniz. Nasıl mesajlar alıyorsunuz?
2015 yılında bu başıma geldiği zaman çok ağır bir linç yaşadım. Kendimi ifade edemedim. Çalıştığım yapım şirketi ve bağlı bulunduğum cast ajansı, bana bir ihtarname yolladı. Eğer basına bir açıklama yaparsam şu kadar miktar tazminat ödeyeceğimi söylediler. Özellikle cast ajansı, “Susman gerekiyor Füsun Abla, hiçbir şey konuşmayacaksın” dedi. Ben o süreyi, o geçen zamanı doğru değerlendiremedim.

Yani “Ben yanlış anlaşıldım” mı diyemediniz?
Evet, bunu diyemedim. Bugün size anlattığım şeyleri 3 yıl önce anlatabilirdim. Ama bunu diyemedim. Bu şansımı elimden aldılar. Dolayısıyla bu kadar ağır zaman kaybı var. Sokağa çıkamadım. Çocuklarım o zaman 7.5-8 yaşındaydılar. Ailece ölüm tehditleri aldık. Kadın olmamdan da kaynaklı, çok cinsiyetçi, hakarete varan, ne yaşıma ne sanatçı kimliğime yakışmayacak şeyler söylendi ki doğal olarak ürküyorsunuz, çekiniyorsunuz. 72 saat boyunca perdeleri kapatıp evde çocuklarla oturdum, hiçbir yere çıkamadım.

Bu sizin için bir travmaya dönüştü mü?
Evet, dönüştü.

“Sanatçılara yönelik linç her iki mahallede de var” diyebiliriz. Bir tarafta Memet Ali Alabora, öbür tarafta Yavuz Bingöl… Siz ikisinin de yanlış olduğunu düşünüyor musunuz, yoksa “Biri haklıdır, diğeri haksızdır” mı diyorsunuz?
Hayır, her iki linci de kesinlikle eleştiriyorum. Genel olarak sol görüşlü bir insan oldum. Ama hayatımda hiçbir zaman benden “Neden Yavuz Bingöl böyleymiş?” diye bir tek kelime duyamazsınız. Herkes nerede durmak isterse durur. Özgür irade diye bir şey var. Neden bunun için sanatçı arkadaşımı küçük düşüreyim?

Evrensel

Paylaş.

Yanıtla