Sahne ile Kadınların Arasına Örülen Duvar Un Ufak Edildi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

(Hakan GÜNGÖR’ün Evrensel gazetesinde yayınlanan yazısını paylaşıyoruz.)

Eliza, Afife, Şaziye Hanım… Sahne ile kadınlar arasına örülen duvarı elleriyle un ufak ettiler.

Meclis’te düzenlenen 18 Mart Çanakkale Anması kapsamındaki gösteride kadın tiyatrocuların sahneye çıkarılmaması ve kadınlara sahne kenarında yer verilmesi uzun yıllar önce yıkılmış bir duvarı tekrar örmeye çalışmak gibi beyhude bir uğraş. Kadınlar sahneye daha en başında yasaklara rağmen çıktı. Sahne ile kadın arasına örülen duvar, Eliza, Afife, Şaziye Hanım gibi tiyatrocuların elleriyle yıllar önce yıkılıp un ufak edildi.

Tiyatro sahnesinin kadına “yasak” olduğu dönemde, kadın rolleri erkekler tarafından oynanırdı. Zamanla kadınlar sahnede yer bulmaya başladı ancak bu yalnızca gayrimüslimler için geçerliydi. Oyunculuk yapan Ermeni kadınların başarısı herkesin malumuydu. Mina, Kınar, Şehber, Anais, Lili, Aznif  Hanımlar sahneye çıkan oyuncular arasındaydı. Eliza Binemeciyan hem sahne başarısı hem de duru Türkçesi ile sahnede adeta parlıyordu.

Eliza Hanım’ın annesi ve babası Mınakyan adlı tiyatro topluluğunun üyesiydi. Eliza sahne tozu yutarak büyüdü. Oyunculuğa profesyonel olarak adım attığında yıl 1908’di. Eliza Hanım’ın sahneye çıkması pek çok kadını tiyatro konusunda heveslendiriyordu. Ancak Müslüman bir kadının tiyatrocu olmasına, Eliza Hanım’ın “sahneye çıkmaması” vesile olacaktı.

‘SEN BİZİM SANAT FEDAİMİZSİN’

Afife Hanım, 1918’de Darülbedayi’de eğitim almaya hak kazanan beş kadından biriydi. Yasaklar neticesinde belki de hayatı boyunca hiç sahneye çıkamayacaktı ancak yine de eğitim almaya kararlıydı. Afife Hanım bu uğurda her şeyi göze almıştı.

1920’de Hüseyin Suat’ın “Yamalar” adlı oyunu sahneye koyulacaktı. Ancak oyunda Emel karakterini canlandıracak olan Eliza Binemeciyan yurt dışına gitti. Rol artık Afife Hanım’ındı. Afife Hanım kendisine sahne adı olarak “Jale”yi seçti. 22 Nisan 1920’de Apollon Tiyatrosu’ndaki seyirciler tarihi bir geceye tanıklık edecekti.

Afife Jale o geceyi yıllar sonra Refik Ahmet Sevengil’e şöyle anlatacaktı: “Hayatımda mesut olduğum ilk gece. Sanatın ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içinde idim. Rol aldığım piyeste güzel bir sahne vardır, ağlama sahnesi. Orada taşkın bir saadetle ağladım. Sahiden ağladım. Alkış, alkış, alkış… Perde kapandı, açıldı, bana çiçekler getirdiler. Muharrir Hüseyin Suat Bey kuliste bekliyormuş. Ben çıkarken durdurdu, alnımdan öptü. ‘Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı, sen işte o fedaisin.’ dedi.”

Ne var ki, zaptiye kısa zamanda Afife Jale’nin peşine düşecekti. Metin And’ın “Türk Tiyatro Tarihi” kitabında belirttiğine göre, zaptiye baskısı Afife Jale’nin rol aldığı “Tatlı Sır” ve “Odalık” oyunlarında da sürdü. “Tatlı Sır” oyununun bir temsilinin ardından zaptiyeler tiyatroyu bastı. Afife Hanım kaçmayı başardı ama bir süre sonra Kadıköy’de yakalandı. Baskılar gün geçtikçe arttı. 1921’de Dahiliye Nezareti’nin kararıyla Müslüman kadınların sahneye çıkması bir kez daha ve kati olarak yasaklandı.

Bu süreçte baskı ve yasaklara maruz kalan başka tiyatrocu kadınlar da vardı elbette. Yine And tarafından kaleme alından “50 Yılın Türk Tiyatrosu”nda, Şaziye Hanım’ın tiyatro mücadelesi şöyle aktarılıyordu: “Bir okul gösterisinde sahneye çıkıp başarı kazanmış. Mehmet Rauf’un ‘Ceriha’ adlı oyununda Şadan’a hazırlanmış ancak zamanın koşulları göz önünde tutularak temsile çıkmasına izin verilmemiş. 1923’te ‘Kırık Kalb’ ile Ferah Tiyatrosu’nda yeniden başlamış. Burada Feriha rolüne çıkmış. İkinci perde yarı yerde kapatılmış. Şaziye’yi, başrolü oynayan Afife’yi ve küçük rollere çıkan iki Türk kadın oyuncusunu karakola götürmüşler.”

AFİFE JALE BAŞKA SANATÇILARI DA YÜREKLENDİRMİŞTİ

Afife Jale’nin sahneye çıkması başka sanatçıları da yüreklendirmişti. Necla (Sertel), Halide (Pişkin) Hanımlar Afife Jale’nin temsillerini izledikten sonra sahneye çıkmaya karar vermişti. Cumhuriyet’in ardından tiyatrocu kadınlar sahnede daha fazla yer bulmaya başladı. 1923’te “Balo Kaçakları” opereti ile operet sanatçısı kadınlar da sahneye çıktı. Nazire Sedat Hanım’ın “Balo Kaçakları”ndaki başarısı, dergi ve gazetelere konu olacaktı. Yasaklar kadınlara vız gelmişti.

Ve biz biliyoruz ki, hiçbir güç Afife Jale’yi o sahneden indiremez. Hiçbir baskı Eliza Binemeciyan’ın repliklerini bastıramaz. Artık kimse Şaziye Hanım’ın performansını yarıda kesemez. Hiçbir iktidar kadınları sahnenin kenarına itemez. Tiyatro tarihi kadınların mücadelesini ve başarısını yazarken, onları sahneden indirmeye ya da kenara çekmeye çalışanlar o tarihte dipnot bile olamayacak.

‘İLK KADIN OYUNCU’ TARTIŞMALARI

Öncü kimliği ve mücadelesiyle tiyatro tarihine geçen Afife Jale’nin sahneye çıkan ilk Müslüman kadın olup olmadığı konusunda farklı görüşler var. Kemal Oruç’un mimesis-dergi.org’daki “Oyunculuk Tarihinde Kadının Yeri” yazısında aktardığına göre, Özdemir Nutku ve Agah Özgüç ilk Türk kadın oyuncunun Kadriye Hanım olduğunu belirtiyor. Nutku’ya göre Kadriye Hanım, “Amelia” adıyla 19. yüzyılın ikinci yarısında (Özgüç’e göre 1889’da Nazilli’de) sahneye çıktı. Bir temsilde tanındığı için sahneyi bırakmak zorunda kaldı. Özgüç, Kadriye Hanım’dan sonra da 1920’de Mevdude Refik Hanım’ın sahneye çıktığını yazıyor.

Evrensel

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.