“Dans İktidar İçin Fazlasıyla Lüks ve Gereksiz Bir Konu”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Evrensel gazetesinden Şerif Karataş’ın dansçı Yeşim Coşkun ile yaptığı söyleşiyi okuyucularımızla paylaşıyoruz.]

Dans Sanatçısı Yeşim Coşkun’un eğitmenliğini yaptığı “Dans Atölyesi” 5 Ekim Cuma günü  Moda Sahnesi’nde başlıyor. 2008’de Mimar Sinan Üniversitesi Çağdaş Dans Ana Sanat Dalından mezun olan Coşkun, şu sıralar aynı bölümde yüksek lisans eğitimini tamamlamak üzere. 2005’te birkaç arkadaşıyla birlikte Mezopotamya Dans’ı kuran Coşkun, toplulukta koreograf ve dansçı olarak  çalışmalarını sürdürüyor. 2017 yılından bu yana ise Moda Sahnesi’nde dans atölyesi düzenliyor.

Yeni başlayacak atölye dönemi öncesinde Yeşim Coşkun’un dansı, dans serüvenini ve yapacağı atölye çalışmasını konuştuk. Dansa gereken önemin verilmediğini söyleyen Coşkun, opera, bale gibi devlet destekli kurumlarında dahi bütçe kısıtlamasına  ve kadro daraltmasına gidildiğine vurgu yaparak “Dans yahut bir bütün sanat konusu iktidar için fazlasıyla lüks ve gereksiz bir konu.” diyor.

‘Dansa Gereken Önem Verilmiyor’

Dansçıların karşılaştığını sorunların değişmediğini anlatan Coşkun yaşadıkları sorunları şöyle ifade ediyor: “Dans ya popüler kültürün bir yan aracı olarak arka planda temsilini buldu ya da sessiz sedasız eşe dosta üç, beş kişiye seyir edilmek için küçük salonlara mahkum edildi. İtibarına ilişkin ise vurgu yapmaya pek gerek duymuyorum 1925’lerde Isadora Duncan ne kadar itibar görüyorsa dans hâlâ o kadar itibar görüyor. Tarih açısından dansa bakış açısı ve anlamı itibari ile ülke gerçekliği açısından bir imaj değişikliğine gidilmiş değil.”

Dansa gereken önemin verilmediğini söyleyen Coşkun, opera, bale gibi devlet destekli kurumlarında dahi bütçe kısıtlamasına  ve kadro daraltmasına gidildiğine vurgu yaparak şunları anlatıyor: “Baleyi bale yapan kostümlere, komik ama davetkar ve cezbedici bulunması gerekçesiyle taytlara müdahale ediliyor. Tüm bunların sebebinin dansa yönelik olduğunu düşünmüyorum. Bütünüyle sanatın, yeniliğin ve kültürün neden var olduğunu anlamlandıramayan iktidarın ve erkek zihniyetin problemi olduğunu düşünüyorum. Özetle her şeyi griye boyamaya çalışan din ve ekonomi üçgeninde sıkışıp bizim olmayan bir çok savaş politikasının içine dahil olduğumuz şu günlerde dans yahut bir bütün sanat konusu iktidar için fazlasıyla lüks ve gereksiz bir konu.”

‘Ciddi Bir Katılım Var’

İktidarın bütün baskılarına rağmen karamsar olmadığını anlatan Coşkun, “Moda Sahnesi gibi bir çok alanı içine alan bir sahne var. Bir tiyatro sahnesi olarak seminerleri, atölyeleri ve sinemayı içinde barındıran özel bir sahne. Son iki yıldır kendi bünyesi içinde iki dans projesini sahneye koyan, yetişkinler ve çocuklar için dans atölyesi yapan bir kurum” diyor.

Yaptığı dans gösterileri sonrasında dans izleyicisiyle yaptığı sohbetlerden izleyicinin dansı dikkatle izlediğini söyleyen Coşkun, “Birebir görüşmediğim birçok seyircinin de sosyal medya aracılığı ile geri dönüş yaptığını ve dikkatli izlediğini okudum. Konuyu anlamak için derinlikli sorulan sorular da mevcut, ‘bu kısım anlaşılmıyor’ eleştirileri de. Daha fazla dans projesi görmek istediklerini de vurguluyorlar. Son dönemde atölyelere de ciddi bir katılım söz konusu” diye konuşuyor.

Atölye 5 Ekim’de Başlıyor

5 Ekim ile 28 Aralık tarihleri arasında Moda Sahnesi’nde gerçekleşecek, yetişkinler için başlatacağı dans atölyesi çağdaş dans tekniği (bartenieff /fundamentals) formunu içeriyor. Beden koordinasyonunun doğru oturması ve gündelik hayatta bedenimize yanlış alışkanlıklarla giren formları kırmak için çalışacaklarını anlatan Coşkun şunları söylüyor: “Dans etmeyi ve bedeni özgür bırakmayı hedefleyen bir form ile şekilleniyor. Teknik dersin sonunda kondisyon ile beden güçlendirmesine giderken bedeni esneterek dersi kapatıyorum. Fakat bir bütün olarak kurmaya çalıştığım aslında atölyeye gelenlerle ortak bir beden dili yakalamak. Onların içinde var olan fakat henüz bilmedikleri ya da yüzleşemedikleri küçük enerjileri açığa çıkartma hedefiyle ilerliyorum, ki bir çoğu ile kısa bir süre içinde sonuç alıcı hareket sohbetleri içine giriyoruz. Ve gördüğüm küçük bir değişim beni heyecanlandırabiliyor.”

Öğrenciler Dansla Tanışmalarını Anlattı

Yeşim Coşkun’un dans atölyesine katılanlar dansa ve atölyeye dair görüşlerini ifade ettiler. “Kadıköy’de niye bir dans atölyesi yok?” diye soran Hande Cedimoğlu, “Moda Sahnesi oyunlara koreografiler bile hazırlıyor, arada dans, performans işleri de oluyor ama yetmiyor?!’ diye kendi kendime söylenip, dururken yayınladıkları atölye ilanına, yüz yüze ‘Evet!’ demek için koştuğumu hatırlıyorum” diyor. Dans eğitmeni Yeşim Coşkun’la ilk gününü ise şöyle anlatıyor Cedimoğlu: “Hiç de tatlı biri değildi. Belli ki klasik kursiyer edasıyla şımaramayacaktık ki en sevdiğim kısmı da bu oldu. Kısaca herkes kendini tanıttı ve az laf çok dans diyerek hareketlenmeye başladık. Karşımda tutkunu olduğu şeyi paylaşmaya hazır, gözleri parlayan mağrur biri vardı. Onun kadar ciddiye almadığımızda bize tuhaf bakan, zevk aldığımızda bizden fazla haz duyan bu kadınla 1,5 senedir dans ediyor olmaktan çok mutluyum.”

Arkadaşının daha önce dans etmeyenlerin de gidebileceği bir dans atölyesinin söylemesinin ardından kendisini Yeşim Coşkun’un dersinde bulduğunu anlatan Heves Hacıoğlu, “Sonra 1,5 yıl boyunca her derse koşarak ve hep aynı heyecanla giderken buldum kendimi. Günlük hayatın tüm sorunlarını 1-2 saat boyunca düşünmeden, sadece kendim için ayırdığım en güzel saatlerden oldu. Atölyede dans etmek dışında bana bedenimi dinlemeyi, doğru hareket etmeyi, sınırlarımı zorlamayı öğrettiği için ayrıca teşekkür ederim. İyi ki yollarımız kesişmiş!” diyor.

Yaprak Yılmaz ise şunları söylüyor: “Tamamen Moda Sahnesinde gördüğü bir atölyeyle yükselen, dansla ilgili geçmişi olmayan ve ne olacağını bilmeden başlayan hikaye şu an büyük bir serüven benim için. Her derste sadece fiziksel olarak vücudumu keşfetmiyorum, duygusal ve düşünsel olarak da keşif halindeyim, kendi önyargılarımı her seferinde çarptığım, morarttığım yerlerde görüyorum. Dansla iyileşiyorum. Sonuç olarak bu atölye benim için düşmeye doyamadığım dipsiz kuyu.”

Dans etmeyi hep istediğini fakat çekindiğini anlatan Sera Armağan, Moda Sahnesinde dans atölyesi olduğuna dair gördüğü ilanın ardından çekinerek atölyeye gittiğini belirtiyor. Armağan, “Sonradan atölyenin içimdeki kıvılcımı yangınlara dönüştürmesi benim için çok şaşırtıcı ve çok kıymetli oldu. Dans, hayatımda yer açtığım bir şeyken, tüm hayatımı dansa açmamı sağlayan bu atölye bu yolculuğun başlangıcı olarak benim için en değerli yerde kalacak. Çekindiğim bir dersten, bugün Mimar Sinan Üniversitesi Çağdaş Dans bölümünü kazanmamı sağlayan ve devamında kim bilir nerelere götürecek bir yolculuk olarak beni iyileştiren, dönüştürenler arasında en değerli yerde” diyor.

Evrensel

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.