Tiyatro Özgürlük İster

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Zeynep Oral’ın Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan yazısını paylaşıyoruz.]

‘Avrupa Tiyatrosu Ödülü’ Rus yönetmen Valery Fokin’in oldu.

Dünyanın dört bir yanından gelmiş tiyatro insanları beş gün boyunca sabahtan akşama tiyatro görmüş, tiyatro yemiş, tiyatro içmiş, tiyatro konuşmuştuk. Ve şimdi, St. Petersburg’da Çarlık Rusya’sının belki de en görkemli yapılarından Alexandrinski Tiyatrosu’nda; müthiş şatafatlı bir sahnede Avrupa Tiyatro Ödülleri veriliyordu.

Ödül töreni eşsiz bir özenle hazırlanmıştı. Trompetler çalıyor, koro müzik eşliğinde anons yapıyor, gerilim, Commedia del Arte kostümleri içinde yol göstericiler… Ödül alacaklar sahne asansörüyle, derinlerden gelip sanki sahneye ışınlanıyor vb…

Derken sahneye Kirill Serebrennikov adı düştü. Ortalık buz kesti. Hayat durdu! Sanki! Salondaki herkes St. Petersburg’da gözaltına alınan, bir yılı aşkın süredir Moskova’da evde göz hapsinde tutulan ünlü sinema ve tiyatro insanını biliyordu. Onun yeri bu gece bu sahne olmalıydı. Ama işte …

Birileri “Biz de çok üzgünüz. Ama Rusya’da yargı bağımsızdır. Yargıya kimse karışamaz…” diye bir şeyler söylüyordu… (Ben bu sözleri daha önce de duydum: Putin’den mi; Erdoğandan mı? En iyisi bu yazıya baştan başlayayım:)

Birikimlere saygı

“Avrupa Tiyatro Ödülü”, (Premio Europa) 1987’den bu yana her yıl, tiyatro sanatının olanaklarını genişleten, ufkunu açan, evrensel bir dil yakalayan tiyatro insanlarına veriliyor. Giorgio Strehler, Peter Brook, Arianne Mnoushkine, Heiner Müller, Robert Wilson, Lubimov, Lev Dodin, Pina Bauch, Harold Pinter … Bu güne dek bu ödülü alanlar arasında… Bu isimleri, yalnızca şöylece sıralamak bile, bana bir kez daha iyi ki İKSV ve Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivalimiz var dedirtiyor. Dünya tiyatrosunda çığır açmış bu isimlerin çoğunu, bizler İstanbul Tiyatro Festivali sayesinde izleyebildik ve izliyoruz. Büyük Ödül bir işe değil, tüm işlere daha doğrusu birikime veriliyor. Avrupa Birliği’nin en önemli kültür projelerinden biri. Uzun yıllar Sicilya’da Taormina, ödüllere ev sahipliği yaptı. Sonra gezici oldu.

Uluslararası bir jürinin belirlediği Büyük Ödüle bu yıl Rus Tiyatro adamı Valeri Fokin değer görüldü. Özel ödül ise “İspanya’nın Yıldız Kenter’i” dediğim Nuria Espert’e verildi. (Geçirdiği bir kaza nedeniyle gelip ödülünü alamadı ve performansını izleyemedik.)

Eski-yeni kucaklaşması

Valeri Fokin Rusya’nın en önemli yönetmenlerinden. Lermontov, Dostoyevski, Tolstoy ve Gogol uzmanı. Ününü, klasiklere yeni yorumlar, yeni yöntemler getirmesine borçlu. Eskiyle yeniyi kaynaştırdığı gibi, felsefeyle psikolojiyi; düş gücüyle teknik beceriyi buluşturuyor. Bu yolla adeta kendine özgü bir dil kazandırmış Rus tiyatrosuna.

Ondan 2 oyun izleme fırsatı buldum. Biri “Maskeli Balo: Geleceği Anımsamak” muhteşemdi:

1917 Şubat Devrimi günlerinde ayni Çarlık Tiyatrosu Alexandrinski’de efsanevi bir temsil verilmektedir: Meyerhold’un sahnelediği “Maskeli Balo” . O güne dek gerçekleştirilmiş en pahallı, en lüks prodüksiyon… Çarlık yıkılır, ilk sosyalist hükümet göreve gelir. Oyun devam eder… 1941’de sahneye düşen bir bombayla dekor kostüm yok oldu denir. (Belki de bahanedir) Oyun kaldırılır.

İşte şimdi Fokin, “Maskeli Balo: Geleceği Anımsamak” oyunuyla, o temsili yeniden kurguluyordu. O günün muhteşem görkemli kostüm ve minimalist dekorları ama günümüzün teknik olanakları; günümüz müziği ve koreografi anlayışı ve günümüz yorumuyla. Sonuçta 3 kişilik (karı-kocaâşık) sıradan bir melodram, sadece yeniden yaşatma değildi. Kalabalık “çevresiyle” seyrine doyamadığınız eşsiz bir toplumsal eleştiriye dönüşüyordu…

Şvayk geri gelirse

Valeri Fokin’den izlediğim öteki oyun “Svayk- Geri Dönüş”… Bildiğimiz roman kahramanının günümüz dünyasına geri dönüşü ve yeryüzünde pek bir şeyin değişmediğini görmesi… Hâlâ savaş kışkırtıcılığı;vahşet; askerliğin en berbat yanları… Ama gülümseten değil, içimizi acıtan gerçekler.

Oyun üç bir yanı politikacıların , devlet adamlarının profilleriyle çevrili bir alana yerleştirilmişti. Onlar fısıldıyor, zavallı insancıklar rollerini oynuyor gibi. Ve de resmi tarihi yazma görevinin Şvayk’a verilmesi… O ölünce propagandayı sürdürme görevi seyirciden seçilen bir başkasına verilir.
Dünyanın savaşlarla kan gölüne çevrildiği bir dönemde sadece savaş karşıtı oyunlar izledim Rus tiyatro ustalarından. (Yerim bitti, devamı bir başka yazıya… )

Gelelim ödül törenine… O gece Rusya dışından ödül törenine katılan pek çok tiyatrocu, tutsak Rus tiyatro insanı Kirill Serebrenikov’u andı. Kirill’in yanındayız denildi. Neden mi? Çünkü hepimiz farkındaydık: Tiyatro özgürlük ister!

Madem bizler özgürüz, haydi tiyatroya! İstanbul Tiyatro Festivali bir daha görme olanağınız olmayacak oyunlar ve performanslarla sürüyor…

Ben olsam kaçırmam…

cumhuriyet

Paylaş.

Yanıtla