Kendine Rağmen, Başkası İçin

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Deniz Ülkütekin’in Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan söyleşisinin bir bölümünü paylaşıyoruz.]

‘Closer’ oyununu sahneye koyan ikincikat’ın kurucularından Eyüp Emre Uçuray hem oyunu hem de özel tiyatroların durumunu anlattı.

İstanbul’un kendine has tiyatro sahnelerinde ikincikat, Closer isimli oyun ile tiyatro meraklılarını selamladı. Britanyalı oyun yazarı Patrick Merber tarafından 1997’de sahneye koyulan ve Tony Ödülü de dahil dünya çapında çok sayıda ödüle layık görülen oyun 21 Aralık’ta Uniq Hall’da izleyicilerle buluşacak. ikincikat’ın kurucularından Eyüp Emre Uçuray ile hem Closer’ı hem de özel tiyatroların geleceğini konuştuk.

Yalnızlığı ele alıyor

-Closer oyununu sahnelemeyi neden tercih ettiniz. İkincikat’a özgü ne gibi yorumlar eklediniz oyuna?

Benim için metnin en etkileyici tarafı Çehov ya da Shakespeare’de görmeye alışkın olduğumuz o insan ilişkileri, insan ilişkilerinin çıkmazları, bir şekilde içinde kaldıkları yalnızlıkları ve bunu anlatan modern bir hikâye olması. Bizim için bu çok çarpıcı ve cesur bir hikâye. Çünkü ilişki ağını, yalnızlığı apaçık bir dille ele alıyor. Bütün bu kriterler birleştiği zaman da ikincikat’ı hem dışarıya taşıyabilecek hem de kimliğini de muhafaza edebileceği bir iş olarak gördük. Sahneleme sürecinde ise yönetmen Cengiz Bozkurt’un oyunu sahnelerken kattığı reji, oyundaki bireylerin bencilliğini ve yalnızlığını çok ortaya döken bir hal oluşturdu. Bu gerçekçi ve dramatik yapı Bozkurt’un tasarımsal rejisi ile birleşip seyir zevki yüksek ve başka bir seyir deneyimi yaratan bir performans ortaya çıkardı. Oyun, metni ve rejisiyle şehir insanının yaşadığı sıkıntıyı çok yenilikçi bir dille anlatıyor. Bu yüzden de işin yenilikçi olduğunu düşünüyorum.

Feda etmek hali

-Oyun izleyicide ilişkilerin zaman içindeki yönelimi açısından hangi duyguları öne çıkarıyor?

Sürecin birebir tanığı olarak, ‘birisi için kendini feda etmek’ kavramı benim için çok önemli bir noktada. Oyunda çok gerçekçi anlar var. Şahsi olarak hem bu eril hallerimizle yüzleştiğim, hem karşı tarafı nasıl algıladığımızı, kadın tarafından nasıl algılandığını gözlemleyebildiğim değişik anlar var. Bu ‘feda etme hali’ bana çok özel geliyor çünkü o kadar kendi süreçlerimizde, kendi “çıkarlarımız” üzerinden ilişkiler kuruyoruz ki, kendine rağmen bir başkası için bir şey yapabilme durumu aslında bizim nostaljik anılarımızda kaldı gibi geliyor artık. Bunu günümüz karakterlerinden irdelemek çok keyif verici oldu. Seyircinin de en çok böyle bir yerden etkileneceğini düşünüyorum.

Devamı için tıklayınız…

Paylaş.

Yanıtla