Almanya’da Literatüre Geçen Karagöz Ustası

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Adem Erkoçak’ın GazeteDuvar’da yayınlanan Karagöz Ustası Ali Köken ile yaptığı söyleşiyi paylaşıyoruz.]

Soğuk bir Almanya akşamı. Bir yandan sağanak yağmur, bir yandan kuvvetli rüzgar. Küçücük bir otomobilin içinde Grevenbroich adlı kasabaya doğru ilerliyoruz. Köln’den başlayan yolculuğumuz giderek ıssızlaşan, aydınlatması ya da herhangi bir işareti olmayan yollara düşüyor. Rüzgar öyle şiddetli ki, içinde bulunduğumuz o küçük otomobili sağa sola savuruyor. Birden o karanlık, kasvetli akşamın içinden devasa ve ürkütücü bir yapı beliriyor uzaktan. Etraftaki tek ışık kaynağı bu yapı ve bu nedenle olduğundan daha da ürkütücü görünüyor.

Gözümü alamadığım bu yapıya doğru ilerlerken içimden “Umarım bunun yanından geçmeyiz” diyorum. Ama geçiyoruz. “RWE Power Kraftwerk Neurath” adında, Almanya’nın en büyük enerji şirketinin sahip olduğu bir termik santralmiş. Santrali geride bıraktıktan kısa bir süre sonra yerleşimler başlıyor ve rahatlıyoruz.

Ulaşmak istediğimiz kişi Hayali Ali Köken. Hayali, “Karagöz-Hacivat oynatan usta” demek. Ali Köken, Almanya’da aralıksız olarak 25 yıldır Karagöz oynatıyor. İlk 10 senesinde sadece Türkçe sergilediği oyunlarını son 15 yıldır Almanca olarak da sunmakta. Ali Köken, Almanya sınırları içerisindeki tek Karagöz ustası. Ancak usta sözünü sonuna kadar hak eden bir isim. Kendini ve Karagöz’ü sürekli geliştiren, derinleştiren bir isim. Üstelik, UNESCO onun 2005 yılında yayınladığı bir DVD sayesinde binlerce yıllık geçmişi olan bu oyunu literatüre “Türk Gölge Oyunu” diye tescilliyor.

Aslında Ali köken de birçok Türkiyeli gibi Almanya diyarına işçi olarak geliyor. Henüz 22 yaşında yaptığı bir evlilikle adımı attığı ülkede sadece işçilikle yetinmiyor ve Mönchengladbach’ta olan tiyatro akademisini bitiriyor. 1967 Afyon doğumlu Köken, “Türkiye’de Karagöz ustası Mustafa Mert’in talebesiydim. 1983 yılında Karagöz’ün perdesini ilk kez gördüğümde çok büyülü geldi bana,” diyerek başlıyor söze.

“Benim ilk gidişim folklor oynamak içindi. Aynı zamanda folklor hocasıydı ustamız,” diyen Köken kurstaki ilk haftasında hocasının onu ortama kaynaştırma adına yaptığı bir teklifle Karagöz dünyasının içine giriyor: “Hocam bana dedi ki ‘Bu hafta sonu bir gösterim olacak, orada tef çalacak biri lazım.’ Ben de ritme yatkındım, tef de çalardım, darbuka da. ‘Nerede çalacağım?’ diye sordum. O da ‘Bir perde açıyorum, Karagöz-Hacivat oynatıyorum, biliyor musun?’ dedi. ‘Biliyorum’ dedim ama canlı olarak görmemiştim daha. Üstelik 80’li yıllar Karagöz’ün yasaklandığı yıllardı. O yıllarda birçok Karagözcü perdesini gömmüş. Çünkü askeri yönetimdesiniz, her kelimeniz dikkatlice dinleniyor, seyircinin arasında mutlaka birileri oluyor. Dolayısıyla korkarak yapılan bir şey. Mustafa Mert de o yıllarda bu nedenle bir müddet içeride kalmış bir insan. Tabii çıktıktan sonra suya sabuna dokunmayan bir Karagöz oynatıyor.”

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

GazeteDuvar

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.