Umudu Taşıyan Çın Sabahlara

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Hilal Tok’un Evrensel’de yayınlanan yazısını okuyucularımızla paylaşıyoruz.]

Güneşin ışıklarını yeryüzüne gönderdiği ilk dakikalar… Henüz karanlık, ancak tamamen değil. Bir, arada kalmışlık hali. Sabahın ilk hali: Çın sabahta…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının yeni oyunu Çın Sabahta, farklı sınıftan iki kadının; farklılıkları, varlıkları, yoklukları, acıları, umutsuzlukları ve nihayet dayanışması ile yeni bir umudu kuşanma halini buluşturuyor seyirciyle.

Nezihe Meriç’in çokça diyalog barındıran metniyle, 1980 darbesi sonrası yıllarda “birbirine temel komşusu” olan iki kadının yan yana gelişiyle şekillenen bir hikaye canlanıyor sahnede.

Oyunda Hülya Karakaş ve Ayşe Günyüz Demirci rol alıyor. Oyunun yönetmeni de olan Hülya Karakaş, aslında Çın Sabahta’ya yabancı değil; 20 yıl önce oyundaki genç kadın karakter Güneşi’yi oynarken, şimdi ise orta yaşlarındaki Feriha’ya can veriyor.

KİM GETİRECEK UMUTLU ÇIN SABAHLARI?

Zengin ama mutsuz, “ailesine ve zümresine yakışmayacağı” dayatmasıyla istediği gibi yaşaması engellenen Güneşi, sonunda hapsolduğu hayattan kaçarak, aslında kendi maddi imkanları açısından oldukça mütevazı bir daireye taşınır. Günlerini dairesinde tek başına ve ağlayarak geçirmektedir.

Hemen yan dairesine ise yıllarca çalışarak, boğazından kısarak, dişinden tırnağından artırarak ilk defa “Damı akmayan bir eve” yerleşebilen Feriha taşınır. Ömrü boyunca sıkıntı çekmiş olsa da, yoksulluk içinde yaşasa da hayata umutla bakabilen biridir Feriha. Yan komşusunun hıçkırarak ağlayışlarını duyan ve buna kayıtsız kalamayan Feriha, hayata tutunacak bir dal bulamayan, içindeki derin boşlukta savrulup duran Güneşi’nin elinden tutar.

Elbette, bu iki farklı sınıftan kadının yaşanmışlıklara bakışı da; acılara, zorluklara karşı gösterdikleri direngenlik de farklıdır. Geçmişte bir devrimci olan Güneşi, ailesi tarafından eğitimi bahane edilerek zorla yurt dışına gönderilince, amaçsızlaşır, adeta var oluş sebebini yitirir, “Bu dünya için bir şeyler yapamama” düşüncesiyle baş başa kalır.

Oyun, iki kadının bir araya gelip iç döküşlerini ve birbirlerinin yaralarını sarışlarını değil sadece, sisteme ve toplumsal yapıya karşı haykırışları da taşıyor. Güneşi amaçsızlığını sorgularken bir taraftan kimsenen sesini çıkarmamasına tepkisini de dile getiriyor. Ancak bunu yaparken yine kendi sınıfına sesleniyor; sanki düzeni ancak üst sınıfın bilinçli(!) bireyleri ve aydınları kurtarabilirmiş gibi… Oyunun sonuna doğru Feriha da sorguluyor varlık sebebini, yapabileceklerini, yapamadıklarını…

YENİDEN BAŞLAMAK İÇİN

Yönetmen Hülya Karakaş, “Çın Sabahta” ile ilgili bir konuşmasında şöyle diyor: “Hayatını çantasının içine sığdıran, hiç ağırlık hissetmeden taşıyan bir kadınla, bavulunun ağırlığı altında ezilen bir başka kadının; gelenek, görenek farklılığı, uzun uzun konuşmalarını, birbirlerine iç dökmelerini engellemez. Çünkü, kadınların iç dünyası, dış dünyada gözüktüğü gibi işlemez. Nezihe Meriç’in dilinde tıkanıklık olmaz; tıkır tıkır işler, nakışlı ipek mendil gibi akar. Nezim (Nezihe Meriç) bizi sözcüklerin nehrine atar, berrak sularda yüzdürür. Bu sularda batmak yoktur, hep yukarı çıkılır, hep ışığa bakılır; ille de ‘Çın Sabah’lar görülür. Sabahı görmek, hayata yeniden başlamak, umudu diri tutmak demektir.”

NEREDE, NE ZAMAN?

Çın Sabahta 4-7 Aralık 2019 tarihleri arasında Kadıköy Haldun Taner Sahnesinde, 18-21 Aralık 2019 tarihleri arasında Fatih Reşat Nuri Sahnesinde, 25-28 Aralık 2019 tarihleri arasında ise Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesinde gösterimde olacak.

Evrensel

Paylaş.

Yanıtla