Oyunumuz Başlıyor: Lütfen Telefonlarınızın Sesini Açın

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[“Korona Günlerinde Özgürlük” projesi kapsamında Ebru Nihan Celkan’ın yazdığı “EkoWasch Yıkama Kurutma Şirketi” ve Çiğdem Şimşek, Sinan Akcan’ın kaleme aldığı “Bulaş-ık.” adlı iki oyun çevrimiçi olarak canlı oynanacak. Projeyle ilgili Bianet’ten Ayşegül Özebek’in söyleşisini paylaşıyoruz.]

Bu süreçte salgın herkesi farklı şekillerde etkilese de özellikle çoğumuz “özgürlük” kavramını bir kez daha sorguladı.

Beraberce Derneği, Friedrich Naumann Vakfı’nın da desteğiyle “Pandemi günlerinde tartışılan ‘özgürlük’ kavramı, oyun yazarlarınca ele alınsaydı ortaya ne çıkardı?” sorusunun peşine düştü ve tasarımını tiyatrocu İlyas Özçakır’ın üstlendiği “Korona Günlerinde Özgürlük” projesi hayata geçti.

Çevrimiçi canlı izlenecek

Proje kapsamında iki tiyatro oyunu sergilenecek. Canlı oynanacak oyunlar Beraberce Derneği’nin Youtube ve Facebook hesapları üzerinden yayınlanacak.

Çevrimiçi perde 21 Temmuz saat 21.00’da Ebru Nihan Celkan’ın yazdığı “EkoWasch Yıkama Kurutma Şirketi” oyunuyla açılacak. Oyunun oyuncu kadrosunda Ceren Taşçı ve Barış Gönenen yer alıyor. “Bulaş-ık” oyununu ise Çiğdem Şimşek ve Sinan Akcan kaleme aldı.

İki oyun farklı şekilde sergilenecek, birincisi çevrimiçi performansa uygun olması sebebiyle canlı şekilde oynanacak. İkincisi ise “Okuma Tiyatrosu” şeklinde sergilenecek.

Özçakır iki oyunu şu cümlelerle anlatıyor:

“‘EkoWasch Yıkama Kurutma Şirketi’ çok azımızın başına gelen/gelebilecek bir hikaye. Bu biricik hikayeden yola çıkarak hepimizin özdeşlik kurabileceği duygulara yöneliyor. Diğeri ise çoğunluğun yaşadığı eve kapanmışlık duygusundan hareketle bir çiftin özel hayatına, değer yargılarına, toplumsal bakışına, buradan da özgürlük kavramına bakışlarına doğru evrilen bir tartışma.”

“Üretmenin hepimize iyi geleceğini düşünüyorum”

Aslında proje, Özçakır’ın koronavirüs öncesinde uzun zamandır üzerinde çalıştığı bir oyun yazma projesi. Salgında eve kapanmayla birlikte böyle bir proje için en uygun zaman olduğunu düşünmüş.

“Üretim yapmak zorunda olduğumuzu değil ama bir şeyler üretmenin hepimize iyi geleceğini düşünüyordum. Tabii salgından önce tema korona değildi. Ben daha ziyade zor geçmişler üzerine çalışmayı düşünüyordum ve bir hatırla(t)ma projesi olacaktı bu.

“Beraberce’den gelen fikirle birlikte, yaşadığımız bu travmatik döneme oyun yazarlarının gözünden bakma düşüncesi hoşuma gitti. Çünkü duyarlılıklarına en güvendiğim kişiler her zaman oyun yazarları olmuştur. Bize yeni bir pencere açabilirler diye düşündüm. Sonrasında temayı belirledik.

“Bu salgın hepimizi çok farklı şekillerde etkilemişti (etkilemeye de devam ediyor) ama özellikle özgürlük kavramının hepimizin bir kere daha sorguladığı bir kavram haline geldiğini düşündük ve böylece temamız da şekillenmiş oldu: Korona Günlerinde Özgürlük.

“Bir amaç da yeni yazarlar kazanmak”

“Aslında proje beş yazarın yazacağı beş kısa oyundan oluşan bir yapıda. Yapılabilirse beşer kısa oyunun bir araya gelmesiyle ortaya çıkacak birkaç uzun oyunun sahnelenmesi de gizli hedefler arasında. Ama bunlar sonraki adımlar. Şu an için elimizde iki kısa oyunluk bir başlangıç desteği var. Her şey istediğimiz gibi giderse sonrası için de hızlıca harekete geçebiliriz.

Proje tamamen netleşince çalışmalara başladık. Toplumsal duyarlılıklarına güvendiğim/inandığım yazarların yer aldığı uzun bir liste çıkardım. Ama ilk etapta yalnızca iki oyunla başlayacağımız için iki yazar belirledim ve kendileriyle iletişime geçtim. Yazar seçimi konusunda dengeli davranmaya çalıştım. Bir yanda tiyatro camiasında bilinen, oyunlarıyla kendisini kanıtlamış yazarlar varken diğer tarafa yeteneğine ve yaratıcılığına inandığım ama şimdilik o kadar da çok bilinmeyen yazarları yazdım. Çünkü projenin bir diğer gizli amacı da yeni yazarlar kazanmak. Umarım iki oyundan sonrasını getirebiliriz ve hem tecrübeli yazarlarımızdan yepyeni hikayeler duyarız hem de pek bilmediğimiz yazarları hayatımıza katarız.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız.

Paylaş.

Yanıtla