Ben de ‘Covid-19 Negatifim’ Diyebildim

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Işıl Çalışkan’ın Ayşenil Şamlıoğlu ile yaptığı ve Birgün’de yayınlanan söyleşisini paylaşıyoruz

Haftanın günlerinin ismini taşıyan yedi kadından, yedi koronavirüs hikâyesi… “Her Güne Bir Vaka” isimli tiyatro oyunu bir Rotterdamlı genç, bir kargo çalışanı, bir emekli öğretmen, bir hemşire, bir ev hanımı, bir yaşam koçu ve oyuncunun başından geçeni seyirciye aktarıyor.

Kimisi Covid-19 pozitif, kimisi negatif, her biri izolasyonda olan farklı profillerdeki yedi kadın; kişisel anlatılarıyla adeta pandemi günlerinin kaydını tutuyor. Oyuncu Ayşenil Şamlıoğlu ise 65 yaş üstü kesimi yani sokağa çıkma yasağı olan bir emekli öğretmeni canlandırıyor.

24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde gösterilen oyun 14 Aralık’a kadar online.iksv.org’da gösterilecek. Şamlıoğlu ile oyunu konuştuk.

► Öncelikle geçmiş olsun Ayşenil Hanım. Koronavirüsü atlatmış biri olarak Her Güne Bir Vaka’da oynamak sizin için daha anlamlı hale gelmiş oldu sanırım…
Evet, biz bu projeye ilk başladığımızda, pandemi daha yeni başlamıştı. Hepimiz kendimizi evlere kapatmıştık. Projeyi kendi evimizden yaptığımız kayıtlarla yan yana getirdik. Arkadaşlarla kurduğumuz WhatsApp grubu için çektiğim videoda “Ben Bayan Çarşamba Covid-19 negatifim” dedim. Sonunda bu cümleyi kurmak bana nasip oldu diye. Hakikatten çok ironik. (Gülüyor.)

65 YAŞ ÜSTÜNÜN SESİ OLABİLDİYSEM NE MUTLU

► 70 yaşında bir emekli öğretmeni oynuyorsunuz. 65 yasağından dolayı uzun süre evden çıkamayan bir kesimi temsil ediyorsunuz oyunda. Koronavirüs sürecinin psikolojik etkisini en yoğun hisseden kesimlerden biri sanırım değil mi?
Sosyal durum, cinsel tercih ve birbirinden faklı eğitim düzeylerinden gelmiş yedi farklı kadın pandemiye dair neler yaşadıklarını bizlere anlattı. Ben Bayan Çarşamba olarak 65 yaşını çoktan devirmiş 70 yaşındaki bir emekli öğretmeni oynadım. “Böyle bir role ne dersiniz?” denildiğinde çok mutlu oldum. Çünkü 65 yaş üstüne biz aslında sizleri korumak için yapıyoruz derken adeta hakarete, düşmanlığa varır tavırların geliştiğini ve bildiğiniz kötü muamele gördüklerinin bilincindeydim. Dolayısıyla beni çok üzen ve çok etkileyen bir süreçti o. Evet korumak için yapıyorsun ama hem fiziksel hem de zihinsel zarar veriyorsun. Çünkü o dönemde insanın sosyalleşme, yürüyüşe çıkma ve yaşamla bağını koparmadan hareket halinde olması zorunlu ihtiyaç. Siz tamamen izole ettiğiniz zaman süratli bir demansa ya da alzheimera gidebilecek tehlikeli bir sürecin kapısını açmış oluyorsunuz. Ya da fiziksel rahatsızlıkların… Bu kadar hareketsiz evde kaldığı zaman genç insanların vücudunda dengeler kaybolmaya başlıyor. Yaşlı insana neler olmaz? Dolayısıyla Bayan Çarşamba’yı oynamak beni mutlu etmiştir. Bu sürece dair yaşı ileri olan insanlarımızın sesi olabildiysem ne mutlu bana.

► Ama her şeye rağmen “umudu kaybetme” mesajını da ihmal etmiyor Çarşamba. Siz nasıl bakarsınız umut kavramına?
Ben biraz fazla romantiğim sanırım. Kendimi bildim bileli hep böyleydim. Umuda sarılmadan, mucizelere inanmadan zorlu bir serüven olan hayat yolunu tamamlayamayacağımız kanaatindeyim. Hele bu içinde yaşadığımız yüzyılda 2020 gibi korkunç bir senede hâlâ daha bu kadar romantik olmak ilahi dedirtebilir ama bu romantizm beni yaşama bağlı tutuyor. Yaşam her şeyiyle güzel. Güne başlarken hep aynada yüzüme bir su çarpıp o karman çorman suratıma bakarım ve “Kız ben seni çok seviyorum” deyip öyle başlarım günüme. Covid 19’u atlatma serüvenimde de böyle olmaya büyük özen gösterdim.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ OLMAZSA OLMAZ

► Şiddet gören ev hanımı, sağlık çalışanı, kurye… Bu farklı hikâyeleri olan 7 kadını buluşturan videoda ifade özgürlüğü mesajı da var. Bugün günümüz Türkiye’sinde bu oyunun sahneleniyor olması nasıl bir anlam taşıyor?
Oyunda her kadın bireysel ya da toplumsal ifade özgürlüğünden söz ediyor. Hele ki benim karakter çok daha eleştirel yaklaşıyor. Zaten ironik bir biçimde yaşımız ilerledikçe elinizdeki eleği elediğinizde aslında insan olarak olmazsa olmazlarınız oluyor. Gereksiz olanlar ve belli bir yaşta belli bir süreçte sizin için önemli olanlar zaten akıp gidiyor. Olmazsa olmaz olanlar bireysel özgürlüğünüz ve düşünce özgürlüğünüz. Kendinizi ifade edebilmeniz. Bir birey olarak ben kendimi ifade edemeyeceksem, herhangi bir durum üzerine düşüncelerimi seslendiremeyeceksem insan olmam. İnsan olmanın en temel özelliğidir bana verilen bu beyni, duyuyu kullanabilmem. Beynimle düşüneceğim, vicdanımla tartacağım, duygularımla besleyeceğim ve kendimi ifade edeceğim. Ben bunları yapamazsam kendimi insan kabul etmiyorum.

► Çevrimiçi oyun deneyimini nasıl anlatırsınız? İzleyiciyle göz göze bakmadan oynamak nasıldı?
Aslında benim kamera önünde olma alışkanlığım var elbette. Tülin (Özen) de öyledir. Ama buna rağmen sahnenin üzerinde olmak ve kameranın küçücük ışığının farkına varmak ayrı bir deneyimdi. Çünkü bir film ya da dizinin çekiminde değilsiniz. Sahnenin üzerindesiniz ve sahnedeki var oluş biçiminizle kamera karşısındaki var oluş biçiminizin ortasında bir şey yapıyorsunuz. Oynadığımız pek çok oyun çekilmiştir, görüntüsü alınmıştır tamam ama o başka bir şey. Direkt dijital ortam adına sahnenin üzerinde bir iş yapmak ayrı bir şey. O sırada Cüneyt salondaydı. Cüneyt’i kendime seyirci seçip ona oynadım. Kameraya oynamadım yani ben seyirciye oynadım.

► Önümüzdeki günler için plan proje var mı ufukta?
Şu anda önümüzdeki günler için bir proje düşünmüyorum. Menajerimi Ara dizisi devam ediyor. Elbette tiyatro yapmak, sahnede olmak başka bir heyecan. Ama tiyatrolarımızın ne kadar zorlu bir süreçten geçtiğini biliyorsunuz. Her anlamda büyük bir sıkıntı söz konusu. Dolayısıyla bu noktada düşlerim yorgun düştü.

Birgün

Paylaş.

Yanıtla