Nedim Saban:‘Tiyatro Sanatçısı’ Demeyin, ‘Tiyatrocuyum’ Ben

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Ataşehir Belediyesi Tiyatro Topluluğunun çalışmalarıyla ortaya çıkan sevimli kukla Puki ülke tiyatrosunun Nedim Saban’ı ağırladı, Saban, tiyatronun mutfağına dair bilinmeyenleri çocuklar için anlattı.

Pandemi döneminde zor günler geçiren çocuk tiyatrolarına destek vermek için Ataşehir Belediyesi Tiyatro Topluluğunun çalışmalarıyla ortaya çıkan sevimli kukla Puki ülke tiyatrosunun değerli isimlerinden Nedim Saban’ı ağırladı. Puki’nin sorularını yanıtlayan Saban, tiyatronun mutfağına dair bilinmeyenleri çocuklar için anlattı.

Çekimlerin yapılacağı Ataşehir Belediyesi Cemal Süreya Etkinlik Merkezine gidene kadar ve çekimlerin ardından Nedim Saban’la tiyatro yolculuğunu ve tiyatromuzun bugününü konuştuk. Pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağının olduğu bir pazar günü buluşuyoruz. Yolculuk sırasında sessiz ve insansız İstanbul’u seyrediyoruz. Bir ara “Keşke İstanbul’un trafiği hep böyle olsa,” diyor gülerek.Ataşehir’de on kişilik çekim ekibi tarafından karşılanıyor Saban…   Hemen hazırlıklar başlıyor, Puki ile hemen karşılıklı diyaloglarına başlıyorlar. Kahkahalar havada uçuşuyor. “Puki Parkta / konuk Nedim Saban, sahne 1, kayıt” sesiyle nefesler tutuluyor. Saban sahnede çok mutlu gözüküyor, biraz da heyecanlı sanki… 2 saat süren çekimler sonrası Saban ile sohbete başlıyoruz.

SERÜVENİM TEPEBAŞI’DA BAŞLADI

İlk kez dört yaşındayken tiyatroya giden Nedim Saban, o günden yalnızca perdenin kapandığı anı hatırladığını ve çok üzüldüğünü söylüyor herkesin aşina olduğu kahkahasıyla. O günden sonra ise konu tiyatro olunca hiçbir şeyi unutmuyor. Çünkü hayatını tiyatro üzerine kurmaya karar veriyor, 10 yaşındayken gittiği, Tepebaşı Tiyatrosunun yanmasından sonra dekor atölyesinin sahneye dönüştürülmesiyle yapılan Tepebaşı Deneme Sahnesinde sahnelenen “Birlikte Oynayalım” adlı çocuk oyununu seyrettikten sonra…Deniz Uyguner ve Ahmet Karagöz’ün oynadığı interaktif oyunda, sorulan bir bilmeceyi bilen çocuk oyunda köpek rolü oynamaya hak kazanıyordur.  İlk gün sorulan bilmeceyi bilemeyen torununun üzülmesine dayanamayan babaanne her hafta sonu yeniden götürür Nedim’i tiyatroya. Oyunda sorulan bilmeceleri bilir ve her oyunda köpek rolünü alır. En sonunda “Her oyunda bilmeceyi bilip, köpek rolünü oynayan bu çocuk kim?” derler. Ve tiyatro serüveni de böyle başlar: “O günleri hiçbir zaman unutmuyorum. Çünkü tiyatrocu olmaya o zaman karar verdim. Benim serüvenim Tepebaşı’da başladı. Hâlâ o heyecan vardır içimde çünkü çocuk tiyatrosu benim için çok özel bir yere sahip. O günden beri heyecanım hiç bitmedi.”

BEŞ KAFADARLAR ÇOCUK TİYATROSU

1979’da UNICEF’in yarışmasında dereceye giren 12 dakikalık “İlkeler Kağıtlarda Kalmasın” adlı bir oyun yazar. Her çocuk UNICEF’in bir ilkesi için oyun yazmıştır. Dünya Çocuk Yılı nedeniyle yapılan projede yazılan oyunlar dönemin önemli sanatçıları tarafından sahnelenir. Oyunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosunda oynandığı her gece değişmeyen bir seyircisi vardır; Nedim Saban…

15 yaşına geldiği günlerde, kendisi gibi tiyatroya tutkun 4 kafadar bulur ve Beş Kafadarlar Çocuk Tiyatrosunu kurarlar. Sokaklarda, parklarda sahneledikleri Samed Behrengi’nin “Bir Şeftali Bin Şeftali” ile Saban’ın uyarladığı “Çizmeli Kedi” büyük ilgi görür. Yurt dışında TV, sinema ve tiyatro üzerine eğitim alan Nedim Saban, ülkesine geldiğinde de tiyatro sevdası yakasını bırakmaz ve Tiyatrokare’yi kurar.

İSTANBUL TİYATROLARI ÜZERİNE TEZ

12 yaşındayken çocuk oyunu yazan, sonraki dönemde de yalnızca çocuklar için yazmaya devam eden Saban, “Hayatımı sadece çocuk tiyatrosuna verebilmiş olsaydım her şey çok farklı olacaktı. Bu arada akademik araştırma ve tez çalışmam devam ediyor. Tez konum İstanbul Tiyatroları üzerine… Karaca Tiyatrosu, Kenter Tiyatrosu, Küçük Sahne, Ses Tiyatrosu ve Kocamustafapaşa Çevre Tiyatrosu… Türkiye tiyatrosunu beş yapı üzerinden yazmaya çalışıyorum.”Saban bir süre konuşmuyor. Sonra gülümseyerek, sağ elinin işaret parmağını sallayıp “Ben kendime ‘tiyatrocu’ demek istiyorum,” diyor ve ekliyor:  “Çünkü tiyatrocular parklarda, ağaçların altında oyun oynarlar. Biz tiyatrocular bütün çılgınlıkları yapabiliriz ama tiyatro sanatçısı dediğin zaman bir yerlerde durman lazım. Onun için bana sakın ‘tiyatro sanatçısı’ demeyin, tiyatrocuyum ben. Tiyatroculuğumu da köpek rolünü oynayarak kazandım, o benim büyük ödülümdü.”

PUKİ İLE ÇOK HEYECANLANDIM

Söz dönüp dolaşıp birkaç saattir aynı sahneyi paylaştığı Puki’ye geliyor. Çok güzel bir gün geçirdiğini belirterek, “Tiyatroda palyaço olmak, bir kukla ile karşılıklı oynayabilmek, saçmalayabilmek, hata yapabilmek bunların hepsi çok güzel şeyler. Hep böyle bir çocuk tiyatrosu özlemim oldu. Bugün çok heyecanlandım ve eğlendim. Başta Ataşehir Belediyesi olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim,” diyor. Yorucu bir günün ardından, bir cümleyle hissettiklerini anlatmasını istediğimde “Heyecan coşku, bir de seyircisizlik” diyerek tiyatronun yaşamındaki karşılığını vurguluyor sanki…

EVRENSEL

Paylaş.

Yanıtla