Şehir Tiyatroları 10.Yılında

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Yıl 1960, ikiyüz kadar Akademi öğrencisi Eskişehir´e tiyatro kazandırmak için kanlarını satıyor. Gençlerin bu girişimi karşısında kent yöneticileri 1963 yılında perdesini açmak üzere Eskişehir Belediye Tiyatrosunu kuruyorlar. 1966 yılında da bir gün sabaha karşı çıkan yangın sonucu tiyatro kapatılıyor. O günlerin gazetelerinin sayfalarına bakarsanız; kapatılmasın diye epey yazı görürsünüz. Hatta Milliyet gazetesinde sanat yazarı ve genç siyasetçi olarak Bülent Ecevit´in “Utanılacak durum” olarak yorumladığı “kapatılmasın”  dediği yazısı vardır. 1963 yılı ile ilgili bir not var: Eskişehir´de her altı kişiden biri tiyatroya gitmektedir. Bu rakam Türkiye ortalamasına göre büyük rakamdır. 27 Mart 2001 tarihine kadar Eskişehir´de zaman zaman Ar Tiyatrosu, AKÇE Tiyatrosu, Eskişehir Deneme Sahnesi, Eskişehir Tiyatora Kumpanyası, Tiyatro Anadolu gibi tiyatrolar tiyatro yapsalarda Eskişehir Kente, hergün perdelerini açan yerleşik Devlet  ya da Belediyenin ödenekli tiyatrolarından beklemektedir. Haklıdırlarda çünkü Ankara Devlet Tiyatrosunun Ankara´da Büyük Tiyatro, Küçük Tiyatro, Altındağ Sahnesi, Yeni Sahne, Oda Tiyatrosu, İrfan Şahin Sahnesi diye altı sahnesi vardır. Sonra Adana´da, Antalya´da, Bursa´da, İzmir´de, Erzurum´da, Konya´da,Sivas´da, Trabzon´da, Van´da olmak üzere ülkemizin her tarafında onbeş Devlet Tiyatroları vardır ve “Eskişehir´de niçin tiyatro yok?”, “Tiyatro olmayan yer Eskişehir”, “Eskişehir´e tiyatro kazandırmayanlar utansın!”, “Devlet Tiyatroları Eskişehir´e turneye bile gelmiyor” diye başlıklarla yazılar yazılmasına ve basında sık sık gündeme getirilmesine karşın bir türlü gerçekleşemiyordu.Eskişehir´in gerek yöneticileri gerekse siyasileri konuya sahip çıkmadılar. 1992 yılında Anadolu Üniversitesinde yapılan “2000´li Yıllara Doğru Eskişehir´in Sorunları Sempozyumu” nda Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir ” İyi yetişmiş kaliteli yönetici işletmesinde çalıştırmak isteyen sanayicimiz bu kişileri Eskişehir´e çekememektedir. Artık herşey para ile yapılmamaktadır” diyerek Eskişehir´de sosyal kültürel yaşam istemekteydi.

2000´e doğru yıllarda “Eskişehir kasaba gibi mi kalacak, kent mi olacak?” derken 1997 yılında Eskişehir´de tiyatro için gençliğinden beri büyük çabaları olan doğup büyüdüğü kente sevdalı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı görevine seçildi. Büyükerşen´in ilk işlerinden birisi yıkılacak eski Sebze ve Meyve Halini Gençlik Merkezine dönüştürüp içersinde bir köşeyi Tepebaşı Sahnesi olarak, İki Eylül Caddesi üzerindeki Belediyenin katlı Otoparkınnın bir Katını Turgut Özakman Sahnesi, Necatibey parkının orada Belediyenin düğün salonu olarak yaptığı inşaatı Opera,Tiyatro ve Konser salonlarıyla B.B. Sanat ve Kültür Sarayı na dönüştürmesiyle  Eskişehir´e Şehir Tiyatrolarını kazandırdı ve 27 Mart 2001 günü ilk perdesini açtı. Bugün Eskişehir Şehir Tiyatrolarının Tepebaşı Sahnesi, Turgut Özakman Sahnesi, Ergin Orbey Sahnesi, B.B. Sanat ve Kültür Sarayı Sahnesi, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi Çocuk Sahnesi olarak beş sahnesi var. On yılda onu çocuk oyunu olmak üzere kırkaltı oyun sahneledi. Bugün Eskişehir ´de yaşayan her altı kişiden biri tiyatro seyircisi olmuş. Yıllar yılı tiyatrosuz kalmış Eskişehir bugün tiyatro kenti olmakla ve de seyircisiyle övünebilecek yerdir.

TİYATRO DERKEN
İkinci Dünya Savaşında yerle bir olmuş, savaşı kaybetmiş Almanya´da  bütün dünyadan insanlara çalışma ortamı yaratmış, “Alman mucizesi” denilen ekonomik kalkınmayı gerçekleştiren Adenavur, kendisi ile yapılmış bir söyleşide “Savaşın bittiği gün ilk ele aldığımız iş tiyatrolarımızı yapmak oldu. Herşeyden önce tiyatrolarımızı yaptık” demişti.

Bizim ünlü tiyatro adamımız Muhsin Ertuğrul´ da 1950´li yılların başlarında “Bize hastaneden,yoldan, köprüden, halden, mezbahadan hatta mektepten önce tiyatro lazım…” demişti.

Bir başka tiyatro adamımız Özdemir Nutku´da “Ekonomik Kalkınmada Tiyatronun Önemi” başlıklı yazısında:

“Kültürel kalkınmanın enerji merkezi sanattır. Tiyatro da bu enerji merkezinin kısa yoldan etki sağlayan bir santralıdır. Bir toplum ruhsal ve zihinsel yaşamını beslemekten daha öncelikli neyi vardır. Ancak ruhsal açıdan sağlıklı toplum ekonomisini de düzeltebilir.Tiyatronun ihmal edildiği ihtiyaç olarak görülmediği geri kalmış ülkelere bir bakalım; Bunların tümünde maraz bir topluma sahiptirler. Kafa yapısı olarak gelişmemiş toplumlarda zeka üç kağıttan başka birşeye işlemez… Yalnız “Ben ben” diyerek hiç bir ölçü tanımadan toplımu enayi kendisinin de bir dahi olduğuna inanır. Böyle bir toplum sorunlarını çözemez” diyor.

Lorca “Tiyatro bir ülkenin kültürü için en yararlı ve bu kültürü en iyi belirten araçlardan biridir. Tiyatro kültürün yükselişini ve alçalışını gösteren bir barometredir. Tiyatrosunu desteklemeyen,yükseltmeye çalışmayan bir ulus ölmemiş se bile ölmektedir” diyor.

Yine Muhsin Ertuğrul “Tarih tiyatrosuz yükselmiş bir ulus gösteremez “der. Bir düşünün insanın geliştiği,gelmiş geçmiş uygarlıkların hepsinde tiyatroya önem verilmiştir. Anadolumuzun her köşesi antik tiyatro kalıntılarıyla doludur. Anadolu onun için mayasından farklı yerdir.

Sakarya Gazetesi

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.