Tiyatroda Taciz Paneline Giriş

Pınar Gümüş

Bu metin, Mimesis Tiyatro/Çeviri-Araştırma Dergisi’nin 16. sayısında (Kasım 2009) yayınlanmıştır.

Cinsel taciz, cinsiyetçiliğin kendini yeniden ürettiği yegane mekaniz­ma olarak hep feministlerin en temel meselelerinden biri oldu. Ka­dın hareketinin bu konuyu sorunsallaştırmaya başladığı ilk günlerden beri de gerçekliğinden ve yakıcılığından birşey kaybetmiş değil. Açıkça cinsel şiddet söz konusu olmadığında dahi gündelik hayatta her yerde gizil taciz girişimleri ile karşı karşıya kalıyoruz. Tiyatro ve tacizi yanya­na koymayı ayıp sayanlar epey fazla olsa da, bu potansiyel tacize uğ­rama ortamlarından biri de kuşkusuz tiyatro çalışması. Yakıştırılsa da yakıştırılmasa da tiyatroda kadınlar, daha doğrusu mevcut toplumsal cinsiyet normları içerisinde güçsüz olanlar tacize uğruyor. Bu gerçek­likten hareketle tiyatroda tacizi tartışmak ve her yerde olduğu gibi ti­yatroda da tacize karşı çıkmak kaçınılmaz.

Tiyatro ve taciz konusunu gündeme taşımak üzere yapılan etkinlikle­rin sayısı oldukça sınırlı. Yaşanan deneyimler üzerinden tiyatro ve ta­ciz konusunda tartışma platformları yaratmaya yönelik çabalar tam da bu sebeple çok değerli görünüyor. 13. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali kapsamında düzenlenen “Tiyatroda Taciz” paneli de bu na­dir etkinliklerden biri olması sebebiyle önemli. Konunun etraflıca tar­tışıldığı benzer bir etkinlik Aralık 2000’de İstanbul’da Amatör Tiyatro­lar Çevresi’nden feminist kadınlar tarafından yine Amatör Tiyatrolar Çevresi’nde tartışmaya açılan bir taciz vakası ertesinde düzenlenmişti.1 Dokuz yıl aradan sonra geçtiğimiz yıl Ankara’da düzenlenen ve bizim de Tiyatro Boğaziçi olarak katıldığımız “Tiyatroda Taciz” paneli de Yeraltı tiyatro topluluğunun grupta bir yıl kadar önce yaşadığı taciz de­neyiminin ardından düzenlenmiş.

Paneli başlatırken söz alan Yeraltı üyeleri, bu buluşmayı tiyatroda cin­sel taciz ile ilgili olarak nihai cümlelerin söyleneceği değil, başlangıç sorularının ortaya atılacağı bir giriş etkinliği olarak nitelediklerini vur­guladılar. Davet edilen konuşmacılara bakıldığında, tiyatro ve taciz konusunda farklı çevrelerin görüş ve deneyimlerini açığa çıkarma kay­gısı görülüyordu. Panelde devlet tiyatrolarından, üniversite kulüple­rinden, alternatif tiyatro topluluklarından, kadın gruplarından ve aka­demiden konuşmacılar sunumlar yaptı. İlk oturumda, tacizin tanımı, tiyatro çalışmalarında taciz deneyimleri, ve tacizin nasıl açığa çıkarı­labileceği üzerine konuşuldu. İkinci oturumda ise ataerkil sistemin hayatın her alanında işleyişi, toplumsal cinsiyet rollerinin inşası ve ti­yatro tarihinin nasıl ataerkil bir rota izlediği ile ilgili tartışmalar yürü­tüldü. İki oturumu da izleyicilerin oldukça aktif katıldığı tartışma bö­lümleri izledi.

Yapılan sunumlar hem konuları hem hazırlanışları itibariyle oldukça çeşitli ve nitelikliydi. Tartışma bölümleri de gerek izleyicilerin gerek­se panelistlerin katkı sunma çabasını yansıtıyordu. Neredeyse tüm güne yayılan bu etkinlikle tiyatroda taciz meselesini etraflıca tartışa­bilmak için iyi bir fırsat yaratılmış oldu.2 Panel metnini Mimesis’in bu sayısında sizlerle paylaşmamız da bu tartışmayı tarihe not düşmek, ve olabildiğince kamusallaştırmak yönündeki çabamızdan kaynakla­nıyor. Böylece panelin de bir kereliğine mahsus bir tartışma etkinliği değil, devam edecek bir tartışma sürecinin başlangıcı olmasına katkı sunmayı umut ediyoruz.

Tiyatroda tacizin entelektüel-politik bir tartışma halinde ele alınma­sının anlamı tacize karşı hem tiyatro çevrelerince hem de feminist­lerce gösterilecek örgütlü tavırlar ile açığa çıkacaktır. Böylece, taciz konusunu hangi öncüllerle ele aldığımız, nasıl tavır gösterdiğimiz ve ne yaptığımız da politik kimliğimizi ve sanata bakış açımızı ortaya çı­karan bir turnusol kağıdı işlevi görecektir. Tacizi konuşmak zorunda kalmadığımız zamanlar şu an gerçeklikten uzak görünüyor. Dolayı­sıyla, tacizi hasıraltı etmeden tartışmak alternatif tiyatro yapma iddi­asındaki tiyatrocular için bir tercih değil, vicdani sorumluluğun gere­ği olmalı.