Alternatif Tiyatro Dünyası

Pinterest LinkedIn Tumblr +

ALTERNATİF[Adalet Çavdar’ın Agos’ta yayınlanan haberinin bir kısmını paylaşıyoruz.]

Son yıllarda daha önce konuşulmadığı kadar konuşulmaya başlayan; bir yandan bir kültür, öte yandan da kendine has bir moda oluşturan, kimilerine göre nevi şahsına münhasır ‘alternatif sanat’ların başında yer alır oldu tiyatro. Türkiye’de alternatif tiyatro olarak 1950’lilerin sonunda başlayıp 1960’larda ivme kazanan sahneler, 2000’lerden itibaren ana caddelerden uzaklaşıp ara sokaklara, kenar mahallelere kadar girdi. Bulundukları konumdan ziyade kurulum düzenleriyle de alternatifler yarattılar. Kolektif oluşumlar, seyirci desteğiyle büyümeyi denedi; kimileri tutunmayı başardı kimileri ise hafızalardan silindi gitti.

Önemli sorular

Cansu Karagül’ün bir sosyoloji tezi olarak hazırladığı, Habitus Kitap tarafından yayınlanan ‘Alternatif Tiyatrolar’, Türkiye’de sanatın yerine, sosyolojisine, kabulüne ve dayandığı temellere bakarken, Türkiye tiyatro tarihine dair bilgi, istatistik ve açıklamalar da içeriyor. Temelini sanatın dünü bugünü içerisinde Bourdieucü sanat anlayışına dayandıran kitap, tiyatrolara karşı sorulan “Nereden çıktı bu heves?” “Neden şimdi?” gibi sorulara herkes için cevaplar veriyor.

Özellikle İstanbul’da  pek çok farklı ismi biraraya getiren alternatif sahnelerin ortak özelliklerinden birisi kıyıda köşede kalmış eski binaların alt katlarında yer almaları ve böylece bir nevi ‘yeraltına dönüş’ü sağlamaları. Maksimum 50 kişilik salonların içerisinde seyirci, oyuna daha çok dahil oluyor.

Cansu Karagül, ‘Alternatif Tiyatrolar’da mekânların, sanatçıların ve seyircilerin sorunlarına Bourdieucü sanat sosyolojisinin temellerinden faydalanarak cevaplar buluyor. Karagül, çeşitli başlıklar altında incelediği sorunları; alan, sermaye, habitus incelemesi ve Türkiye tiyatro tarihi çerçevesinde ele alıyor. Kronolojik olarak ilerleyen araştırmanın izleği, 2000’lerin tiyatro alanlarına, toplulukların kendilerine seçtikleri tiyatro disiplinlerine ve alternatif tiyatro çalışanlarına odaklanıyor.

Araştırmasının tamamında tiyatro kurucuları, oyuncuları ve çalışanlarıyla yaptığı görüşmelere yer veren Karagül, kitabın özellikle bu bölümünde alternatif sahnelerin çalışma disiplini, üretim, siyasi bakış açısı gibi belirleyici özelliklerinin izini sürüyor. Bu noktada görüşmecilerin devlet tiyatrosunu nasıl gördükleri ve kendi tiyatrolarını döndürebilmek için ne gibi faaliyetlerde bulundukları gibi ayrıntılar da ilgi çekici. Bunun yanı sıra toplulukların her birinin ‘alternatif’ kavramına farklı bir bakış açısı getirmesine de değinilerek, her tiyatronun kendisine ait alternatif anlayışına da yer veriliyor. Alternatif tiyatroların festival ve ödüllere bakış açısı da ayrı bir başlıkta incelenip, çeşitli sahnelerin sermayeye ve piyasaya ilişkin tutumu ele alınıyor. Araştırmanın bu bölümünde oyuncunun seyirciden talepleri de ortaya çıkıyor.

Devamı için tıklayınız

Agos

 

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.