Asses.Masses: Eşeklerin Devrim Yolculuğu

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Maral Çankaya

Bu sene yedincisi düzenlenen İstanbul Fringe Festivali’nin belki de en ilginç etkinliği Asses.Masses. Asses.Masses, Patrick Blenkarn ve Milton Lim’in öncülüğünde uluslararası birçok sanatçının dahil olarak geliştirdiği bir video oyun olarak tanımlanıyor. 20 ve 21 Eylül’de İstanbul’da iki kez oynandı. 5 oturumdan ve 10 bölümden oluşan yaklaşık 7,5 saatlik oyun birebir izleyicileri tarafından oynanıyor.

Asses.Masses’ın değerlendirilmeye değer birçok noktası var. Seyirciyi performansın birebir icracısı yapmasından tutun da hikayesine; dijitalleşme ve teknolojiden tutun da insanların doğa ve hayvanlarla kurduğu ilişkiye kadar. Tabii en çarpıcı soru şu oluyor: Asses.Masses’ı uluslararası bir performans sanatları festivalinde görme sebebimiz nedir? Nihayetinde, arkadaş gruplarını saymazsak eğer, birbirini tanımayan yaklaşık 100-150 kişi bir araya geliyor ve bir oyun oynuyor. Bir oyun, performans sanatları festivalinin seçkisinde yer alabilir mi? Asses.Masses’ın düşündürdükleri ile bu soruların yanıtını vermeye çalışacağım.

Asses.Masses Hikayesi: Eşekler İsyanda

Oyunun hikayesi ile başlamadan önce Asses.Masses’ı spoiler vermeden değerlendirmenin zor olduğunu belirtmek gerekir. Özellikle finalini değerlendirirken bir miktar detaya gireceğim. Hikayeye gelelim: Asses.Masses’ın websitesinde de belirtildiği gibi hikaye eşekler ve insanlar arasındaki iş bölümünün makineler yüzünden bozulmasıyla başlıyor. Vakti zamanında insanların çiftliği ve madeninde getir-götür işlerinde çalışan ve değerli olduklarını hisseden eşekler makineleşme ile birlikte artık insanların gözünden düşmüştür. Bunun için bir plan yaparlar: Çiftliğe yürüyecek, bir protesto başlatacak ve işlerini geri isteyecekler; insanları makinelerin aslında zararlı varlıklar olduğuna ikna edeceklerdir.

Oyun, lider seçimi ile başlar. Eşeklerin en yaşlısı bir eşeği sürüyü ikna etmek ve morallerini yükseltmek için görevlendirir. Moral önemlidir, çünkü morali bozuk bir sürü devrimi gerçekleştiremez. Oyunu oynayacak seyircilerin ilk görevi budur: seyirci eline joystick’i alır ve sürüdeki eşekleri tek tek gezerek onların morallerini yükseltecek görevleri yerine getirir. Bu oyun ve hikaye için makul bir başlangıçtır: seyirci basit görevleri yerine getirerek oyuna ısınır, aynı zamanda oyun boyunca göreceği karakterleri tanır.

Moraller yükselir, gün doğar, protesto günü gelir çatar. Sürü toplanır ve eşekler çiftliğe gider ancak işler umdukları gibi gitmez.

– Yazının bundan sonrası kısmi spoiler içerir –

Çiftlikte yangın çıkmıştır, insanların evi yanmaktadır. Plan yapılır: eşekler insanları kurtaracaklardır ancak bu kurtarma planı anında bozulur. Protestoya liderlik eden eşek sürüyü gaza getirecek bir konuşma yaparken kuyuya düşer ve eşek cennetine gider (kelimenin tam anlamıyla.) Lider ölünce ve başka bir lider seçilince sürü içinde fraksiyonlar oluşmaya başlar: tamamen şiddet yanlısı, insan karşıtı eşekler vardır; bunlar yangında insanları kaderlerine terk eder. Çiftlik mahvolur, insanlar ölür. Buna ek olarak makine taraftarı eşekler vardır, bunlar kendi dünyalarına çekilir ve bilimsel araştırmalarını sürdürür. İnsanlarla konuşarak anlaşabileceğini ya da kendilerine yeni bir varoluş inşa edebileceklerini düşünen eşekler de vardır. Kimisi şehre yeni olanaklara koşar, kimisi olduğu yerde kalır, alanını savunur, insanlarla çatışır. Sürü parçalanır. Ancak sürü sadece fikir ayrılıkları sebebiyle bölünmez. Kimisi de ölür. Onların hikayeleri zevkin, hazzın ve tüketimin merkezde olduğu, hedonist bir dünya olan eşek cennetinde devam eder.

Seyirci çiftlikteki tarla ile madende; şehirdeki sirkte, eşek mezbahasında, parlamentoda; eşek cennetindeki partide zorluk derecesi değişen oyunlar oynayarak finale ulaşır. Oyunlar ses-görsel eşleştirme, parkur geçme, belirli bir sürede bir görevi yerine getirme gibi beceri, konsantrasyon, koordinasyon ve hız gerektiren farklı biçimlerden oluşur. Çoğu çocukluğumuzdan aşina olduğumuz oyunlarla akrabadır.

Sürü Olabilecek miyiz?

Asses.Masses bu oyunlarla finale ulaşır. Oyun boyunca hem hikaye içinde hem de seyirciye sorulan en kritik soru “sürü olabilecek misiniz?” Seyirci, oyunlar oynanırken, oyunu oynayan kişiyi fikirleriyle yönlendirebilir: nereye gideceğini, ne yapacağını, kendisine sunulan şıklardan hangisini seçeceğini doğrudan oyunu oynayan kişi ile konuşup onunla, yanıta hep beraber karar verebilir. Tabii bu noktada fikir ayrılıkları ortaya çıkar. Bu ayrılıklar özellikle oyunun finalinde, eşeklerin insanlara taleplerini iletecekleri manifestonun yazımında ortaya çıkıyor. Manifesto hazırlanırken eşek tanrıları tarafından seçilen altın eşek ve seyirci tarafından seçilen peygamber eşek (ki kendisi aslında bir makineye dönüşmüştür) tek tek bütün eşekleri gezerek manifestoda yer alacak talepleri dinler. Gündemler emek eşitliği, özerklik, eşit yurttaşlık, eğitim hakkı, cinsel özgürlük gibi evrensel ve insani değerler etrafında şekillenmektedir. İşte burada da farklı sesler yükselmeye başlar… fabrikaların kapanmasını talep eden eşekler de vardır, eşit çalışma imkanı isteyenler de… özerklik ve sınırların kaldırılması aynı anda manifestoda bulunamaz gibi fikirler de yükselir; cinsel özgürlüğün eğitim eşitliğinden daha kritik olduğu da söylenir.

Açıkçası benim katıldığım oyunda oluşan manifesto pek bir içime sinmedi. Ancak bunun önemi kalmadı. Çünkü insanlar, daha doğrusu kapitalist patronun emrindeki kolluk kuvvetleri manifestosunu okuyan ve insanları hep birlikte şarkı söylemeye davet eden eşekleri açtıkları ateş sonucu öldürür. İsyan bastırılır. Düzen yeniden kurulur.

Eşekler de insanlar da farklılıklara rağmen aynı şarkıyı söylemeye başlamışken gelen bu saldırı içimi karartmadı değil performans sırasında. Böyle mi bitecekti?

Asses.Masses’ın alameti farikası tam olarak bu noktada karşımıza çıkar: Finalde, insanlara ve robotlara karşı olan bir eşek ile daha önceden insan olan, ancak sonra eşek olmuş ve fakat sonra kendisini robota dönüştürmüş bir insan-eşek-robot şehir şehir, kasaba kasaba gezerek bu isyanı ve hikayeyi bütün hayvanlara beraber anlatır. Yan yana gelmeyi bu olaylar öncesinde reddeden ikilinin bu hikayenin taşıyıcısı olması, insana da doğaya da umut veren bir final sunar. Her şey güllük gülistanlık değildir, devrim gerçekleşmemiştir ya da barış gelmemiştir; ancak bunun için çabalayan ve buna inananlar oldukça bu ihtimalin mümkünatı güç vermeye devam eder.

Oyun mu? Performans mı?

Peki Asses.Masses nedir? Bir tiyatro oyunu mu? Hayır değil. Sadece bir video oyunu mu? Buna evet demek de zor. Zira Asses.Masses’ı evimizde tek başımıza oynayıp finale ulaştığımızda benzer  yoğunlukla duygular hissedeceğimizi ve birçok soruyu aynı anda sorabileceğimiz düşüncelerin oluşacağını sanmıyorum. Oyunun merkezinde tanımadığınız kişilerle oyun oynayarak birlikte karar vermek ve farklılıklarla beraber birlikte hareket etmenin önemi bulunuyor. Verilen kararlar, yerine getirilen görevler ile birlikte hikaye seyirci tarafından, ortak bir biçimde ilerletiliyor. Bu nedenle kalabalık bir seyirci kitlesinin bir arada olması Asses.Masses açısından olmazsa olmaz bir unsur.

Bu noktada, Asses.Masses’ın dram sanatı bağlamında da nereye oturduğunu değerlendirmek kritiktir. Seyircinin katılımı olayların akışına birebir katkıda bulunmaz. Şüphesiz olaylar hangi şık seçilirse seçilsin bu biçimde gelişecektir. Ancak seyircinin karakterle kurduğu özdeşlik ya da karakterlere yabancılaşmaları, olaylara verdikleri yanıtlar ve tepkiler bir oyun oynama eyleme içerisinden gelişiyor; bu da anlamlı ve bütünlüklü bir hikayenin icralar ve tavırlarla zenginleşmesine olanak sağlıyor. Seyirci birebir hikayeyi yazmıyor/yönlendirmiyor olsa da anlamlarla ona katkıda bulunuyor.

Ancak bunu performans yapan nokta ne sorusu akıllarda kalmaya devam ediyor. Bu başka soruları da beraberinde getiriyor kaçınılmaz olarak: dijital bir ortamda ilerleyen bir hikaye performans olarak değerlendirilebilir mi? Seyircinin icracı olduğu bir performans mümkün mü?

Asses.Masses, bunların mümkün olduğunu gösteriyor ancak dijitalin ve teknolojinin iletişimin temel bileşenlerinden olduğu günümüz dünyasında bu soruların yanıtları yaklaşımlara göre çeşitlenecektir. Bu farklı bir yazının ve araştırmanın konusudur. Kritik nokta bu çeşitli ve farklı yanıtlarla üretimlerin, birbirini yargılamadan ve birbiri üzerinde hiyerarşi kurmadan devam etmesi olacaktır.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Maral Çankaya

Yanıtla