Oyun Yazarları Adaletsizlikle Yüzleşmiyor

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Güney Afrikalı oyun yazarı Athol Fugard, oyun yazarlarını adaletsizlikle yüzleşmedikleri için azarlıyor; çağdaş yazarların “reklamlar arasındaki 10 dakikalık algı aralıklarına” hizmet ettiklerini söylüyor.

30 Ağustos 2010, Guardian

Çeviri: Burak Akyunak

Önde gelen politik oyun yazarlarından Athol Fugard, günümüz oyun yazarlarının adaletsizlikle ilgili sorunlarla yüzleşmediklerini, bunun yerine “reklamlar arasındaki 10 dakikalık algı aralıkları için” yazdıklarını söylüyor.

Fugard, ülkesi Güney Afrika’nın Apartheid dönemi boyunca yürekli bir oyun yazarı olarak ön plana çıkıyor, sansüre, polis gözaltılarına, telefon dinlemelere ve baskınlara direniyordu. Güney Afrika sahnesine siyah ve beyaz aktörleri birlikte çıkaran ilk kişi oydu.

78 yaşındaki Fugard halen yazıyor ve yönetiyor; yeni bir oyunu bu sonbaharda İngiltere’de prömiyer yapacak. Guardian’a konuşan yazar, bayrağı bir sonraki kuşağa devretmek istediğini ama politik sorunlara karşı genel ilgisizlik yüzünden umutsuzluğa kapıldığını belirtiyor.

İngiliz ve Amerikan tiyatrosundan çıkan bazı “olağanüstü” politik çalışmaları takdir ettiğini, Sir David Hare’nin ise özel bir övgüyü hak ettiğini söylüyor. Yine de şunu ekliyor: “Şu anda yaptıkları şeyler yeterli değil. Yaşadığımız dünya kötüye gidiyor, iyiye değil.”

Oyun yazarlarının, Çin’in diktatoryası ve yarattığı yeni sömürgecilik, Robert Mugabe gibi Afrika liderleri veya uluslararası uyuşturucu ticareti gibi “kayda değer bir protestoyla karşılanmayan” veya batı ahlakı tarafından sorun edilmeyen konularla yeterince yüzleşmediğini belirtiyor.

İngiliz ve Afrikalı ebeveynlerden doğan Fugard, oyun yazarlarının İslam aşırıcılığı veya siyahî yozlaşma gibi hassasiyet gerektiren temaları eleştirme konusunda temkinli davrandıklarını söylüyor ve ekliyor: “Bu sorunun sadece bir parçası”.

Fugard, gişe baskıları ile film ve televizyonun cazibesinin de kaliteyi düşürdüğüne dikkat çekiyor.

“Çok sayıda genç oyun yazarı olmasına karşın, yaşayan sesler için yazma sanatı artık eski anlamını taşımıyor. Reklamlar arasındaki 10 dakikalık algı aralıkları için yazıyorlar.”

Tiyatronun sinemadan daha az sayıda seyirciye hükmedebileceğini söylüyor ama ekliyor: “ama sinema pasif bir deneyimdir… Bir filmi boş bir binada da oynatmaya devam edebilirsiniz. Tiyatroda ise seyirci aktif olarak işin içindedir, oradadır.”

“Irak’la ilgili yüzlerce Hollywood filmi var; ama hala oradayız, hala öldürüyoruz. Güney Afrika’da küçük salonlarda çalışmak zorundaydık ama muhalif yazarlarımız bombalar ve kurşunların yerini diyalogun almasına çok büyük katkıda bulundular.”

Fugard, 1950’lerden beri aktif sanat yaşamını sürdürüyor olmasına karşın uluslararası üne 70’ler ve 80’lerde Apartheid rejiminin adaletsizliklerine odaklanan The Road to Mecca (Mekke’ye Giden Yol) ve Master Harold … and the Boys (Üstat Harold … ve Çocuklar) gibi oyunlarıyla ulaştı. Kasım ayında kuzey Londra’daki Hampstead tiyatrosunda, günümüz Güney Afrikası’nın yıkıcı bir eleştirisi olan The Train Driver (Makinist) oyununun Avrupa prömiyerini yönetecek. Gerçek bir olaydan esinlenen oyunda siyahî bir kadının intiharı, beyaz bir makinisti siyahî alt sınıfın acılarla dolu yaşamına bakmaya zorluyor.

Fugard sözlerine şöyle devam etti: “Karl Marx, dinin insanların uyuşturucusu olduğunu söylerdi. Bugün onun yerini spor aldı. Dünya Kupası çok ağır bir dozdu. Şimdi gerçeğe geri dönmeliyiz… Güney Afrikalılar dehşet verici koşullarda yaşıyor. Anlatılması gereken gerçek sorunlar, hikayeler var.”

Tricycle tiyatrosunun sanat yönetmeni Nicolas Kent, Fugard’ın eleştirilerine itiraz ediyor: “Şimdi eskisinden çok daha fazla politik tiyatro var.” Ama diğerleri Fugard’a katılıyor. Royal Stratford East tiyatrosunun eski yönetmeni Philip Hedley, günümüzün politik oyunlarının “çok sığ” olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Büyük resim görülmüyor. Bugün sık sık küçük sorunlarla uğraşırken kaybolduğunuzu hissediyorsunuz. Peki ya büyük ahlaki sorunun kaynağına inmemizi sağlayacak anahtar nerede? Arthur Miller The Crucible (Cadı Kazanı) adlı oyununda birçok politik sorunu dillendiriyor ama cadı avına saplanıp kalmıyor. Bu oyun yazarları çok daha büyük düşünüyor.”

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.