O Tiyatroda Bir Kenti Rezil Ettiler

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Türkiye’de muhafazakar, İslamcı bir iktidar muhafazakar dünya görüşünü paylaşmayan insanlarda hep bir tedirginlik yaratmıştı aslında.

Bu tedirginlik dindar insanlar tarafından hep “Bu dindar olmayan insanların dine ve dindarlara bir alerjisi” diye algılandı.

Belki çok küçük bir zümrenin böyle bir alerjisi vardı ama genelde insanların tedirginliği çok farklı noktalardaydı.

Muhafazakar hayat tarzını benimsemeyen insanlar kendi hayatlarına bir müdahaleden, olası kısıtlamalardan tedirgin oluyordu.

Asıl sorun buydu, korkulan din değildi!

Sorun “kendilerini dindar olan tanımlayan insanların” otoriter bir yaklaşımla “müdahalede bulunma” ihtimaliydi.

Bugüne kadar Türkiye’de belki çok sayıda örneği yaşandı bu müdahalelerin.

Mesela Kayseri’de alkollü tek bir işletmenin olmadığı hep söylendi. Örneğin İstanbul’un belirli semtlerinde bekarsan ev kiralarken ev sahibinin kesinlikle kız arkadaşlarınla gelmeyeceksin şartı koydukları anlatıldı hep.

Anadolu’da, belediyelerde, yan kuruluşlarında “cemaat”ten olmamak işe girememeye neden oluyordu.

Ama bu kent yıllarca “mahalle baskısı”ndan hep uzak durabildi, koruyabildi kendini hep. En azından kentin merkezi, yani İzmit “mahalle baskısı”nı çok fazla yaşamadı.

İktidar partisi güçlükle yerel yönetimi kazandığı İzmit’in “özel durumunu” laik tabanını hiç göz ardı etmedi.

İç göçle yapısı bir hayli değişen ama muhafazakar dünya görüşünün “mahalle baskısını” asla kabul etmeyecek bir enerjinin İzmit’te var olduğu herkesin bildiği bir gerçek, öyle değil mi?

Yoksa bugün elbette Başiskele sınırlarında doğru düzgün bir Tekel bayisi bile yok.

Bazı beldelerde, mahallerde açılan Tekel bayileri mahallenin baskısıyla kapatıldı, hem de yakın zamanlarda insanların baskısıyla alkollü içki satan bir yere izin verilmedi.

Ama İzmit kentin vitrini, merkezi olarak yukarıda da saydığım nedenlerden ötürü hep farklı bir yerdeydi.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olaysa “mahalle baskısı”nın İzmit’e de ulaştığını, hatta ne kadar çarpıcı boyutlara vardığını gözler önüne serdi.

Muhafazakar dünya görüşünün “otoriter”, “dayatmacı” tavrını ortaya koydu.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinden oluşan Marmara İletişim Sahnesi’nin (Grup Mis) son tiyatro oyunu “Kahvede Şenlik Var” geçtiğimiz hafta ilimize geldi.

İstanbul’dan gelen tiyatro oyuncuları; Canberk Noyan Harmancı, İlker Özdemir, ile oyuncu ve yönetmen Özlem Yıldırım kalabalık bir ekiple İzmit’e geldiler.

Oyun Plajyolu’nda bulunan Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde sahnelendi. İlimizde bulunan Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden kalabalık bir grup da o gün o oyunu izlemek için gelmiş.

Bazı öğrenciler velileriyle salona girmiş, ve salonu İmam Hatipliler doldurmuş.

Oyun; evlenmek için bir kahveye gelen, birbirlerini hiç tanımayan bir erkek ve kadının yaşadığı tezatlıkların oluşturduğu mizahi durumları anlatıyor. Kesinlikle müstehcen bir oyun değil. Erotik sahneler yok. Aslında kimseyi rahatsız edecek bir durum da yok.

Ama oyun oynanıyor; arka sıralardan sürekli “cık cık cık” sesleri. Böyle şey olur mu nidaları…. Tövbe estağfurullah feryadları…

Ve oyunun ilk yarısı bitiyor. Birkaç veli aracılığıyla kulise bir mesaj gönderiliyor.

Ne diyorlar oyunculara biliyor musunuz; “Sahnedeki kadın oyuncunun eteği çok kısa, biraz uzun bir etek giysin. Ya da başka bir şekilde örtüp çıksın sahneye”

Elbette oyuncular şok oluyor, ekibin başından aşağıya kaynar sular dökülüyor. Ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Etek diz hizasında ama oyuna devam edebilmek için daha uzun bir etek arıyorlar, bulamıyorlar. Eşortman mı giydirsek diyen oluyor, sahneye çıkmasak mı diyen oluyor, yani tam bir rezillik.

Neresinden baksan utanılacak şeyler.  Sonunda “çaresiz” yeniden sahneye çıkıyorlar.

Elbette ikinci yarıda oyunu izlemeyenler oluyor.

Elbetteki bütün İmam Hatiplileri tenzih ediyorum. Elbetteki öğretmenlerini, hocalarını tenzih ediyorum. Elbetteki dindar insanları bir kenara koyuyorum.

Ama;

Tiyatro sahnesinde bile bir kadının diz üstü etek giymesine tahammül edemeyenler.

Bir oyunu izlerken sessiz olmak gerektiğini bildiği halde sürekli “cık cık cık” diye susmayanlar.

Tiyatro kulisine “o eteği değiştirsin, sahneye öyle çıksın” diye mesaj gönderenler.

Siz o gün İstanbul’dan o tiyatroculara hepimizi rezil ettiniz, bütün bir kenti rezil ettiniz.

Türkiye’nin her yerine turneye giden o ekibin temsilcilerinin aklına İzmit denilince hep, “Sahnedeki tiyatro sanatçısının diz üstü etek giymesine bile tahammül edemeyen insanların yaşadığı” o yer gelecek.

İzmit’i böyle hatırlayacaklar, böyle anlatacaklar her yerde.

O gün orada buna neden olanlar;

Koskoca bir kenti rezil ettiklerinin farkındalar mı?

Yüzleri kızaracak mı, hiç utanacaklar mı?

İlker AKŞİT

ilkeraksit@ozgurkocaeli.com.tr

Özgür Kocaeli

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.