Dans Etmedikten Sonra Devrim Benim Ne İşime Yarar?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Lübnanlı koreograf Lamiya Safiyeddin, “Lilith” adlı şovundan bölümler sunuyor

‘Dans edemedikten sonra devrim benim ne işime yarar?” Arap Baharı’ndan sonra Kuzey Afrika’da ve Ortadoğu’da birçok kadın bu soruyu soruyor. Ancak sormakla da kalmıyorlar.

“Şiddet, dışlanma ve cinsel taciz, hasret kaldığım özgürlüğü imkânsız hale getirirse ne olacak?” “Dans edemedikten sonra devrim benim ne işime yarar?” Akdeniz ve çevresindeki kadınlara yönelik sanatsal bir girişimle kadınların bu sorularına yanıt aranıyor.

Lübnanlı koreograf Lamiya Safiyeddin, “Lilith” adlı şovundan bölümler sunuyor. Bu, geleneksel Arap öğeleri içeren modern bir dans gösterisi. Biraz göbek dansını, biraz da sema gösterisini andırıyor. Sahnedeki sanatçılardan biri de Nuriye.

Nuriye, “Ben grubumuzda hem şarkı söylüyorum, hem de dans ediyorum. Dans benim için bir özgürlük ifadesi. Kadınların dans etmesine izin verilmeyen bir ülke, özgür değildir. Kadınların özgür olmadığı bir ülkede ise demokrasi yoktur. Dans bir sembol, sonuçta özgürlüğün tüm biçimleri söz konusu!” dedi.

Paris’te sergileniyor

Bu dans Paris’te ve başka şehirlerdeki kutlamalarda sahneleniyor. Kadın sanatçılar, bu yolla, Akdeniz ve çevresindeki kadınların, kıyısı olan ülkelerdeki kadınların özgürlüğünü destekleyen projelere bağış topluyor ve sponsor bulmaya çalışıyor. Sloganları ise gayet vurucu: “Dans edemedikten sonra devrim benim ne işime yarar?”

Cezayirli Caroline Sakine Brac de la Perrière, “Akdeniz Fonu” adlı oluşumun kurucularından: “Kadınlar devrim sırasında çok yoğun varlık gösterdiler, daha adil bir toplum için en ön cephede mücadele ettiler. Şimdi ise köktendinci veya muhafazakâr hareketler, kadınların devrim öncesinde bile sahip oldukları hakları sorguluyor! Bu muhafazakâr güçlerin inanılmaz çok parası var. Biz kadınlar saftık ve gücümüzle iyi niyetimizin yeteceğini sandık ama paraya da ihtiyaç var. Bu feminist fonu işte bu amaçla kurduk.”

BM de fona para aktarıyor

Bu fona para aktaranlar arasında birçok işletme, özel şahıs, vakıflar ve Birleşmiş Milletler de bulunuyor. Toplanan kaynaklardan bugüne kadar 100 bin euro ile Akdeniz ve çevresinde 47 kadın projesi desteklenmiş. Örneğin İspanya’da aile içi şiddete karşı göçmen kadınlara yardım ediliyor, Fransa’da zorla evliliklere karşı eylemler düzenleniyor, Tunuslu kadınların sandık başına gitmesi için kampanya yapılırken, Mısırlı erkeklere yönelik bir kampanya ile cinsel tacizin utanç verici bir eylem olduğu anlatılmaya çalışılıyor.

Ülkede “HarassMap” yani “Taciz Haritası” adlı bir proje hayata geçirilmiş. Fon kapsamında görev yapan Samiye Allalou, “Fikir 20 ila 25 yaşlarında dört Mısırlı genç kadından çıktı. Onlar da tüm Mısırlı kadınlar gibi sokakta kendilerine sarkıntılık yapılmasından, rahatsız edilmelerinden şikâyetçi. Bu proje kapsamında, sokakta ya da otobüste kendilerine sarkıntılık yapılan kadınlar, hemen kısa mesaj atarak, nerede olduklarını bildiriyor, böylece bir çeşit taciz haritası oluşturuyoruz ve en fazla nerelerde sarkıntılık yapıldığını görebiliyoruz” şeklinde konuşuyor.

İnternette sürekli güncellenen bu harita ile yetkililerin de hareket geçmesine çalışılıyor. Samiye, “Örneğin Kahire’nin bazı mahallelerinde tek bir günde 100 sarkıntılık yapıldığı oluyor. Biz de bu sayılarla karakola gidiyoruz ve ‘Sizin elinizdeki sayılar doğru değil, bakın, elimizde bambaşka sayılar var’ diyebiliyoruz” diyor.

Polisin rolü

Fakat polis yine de kadınları korumak için yeterince devreye girmiyor. Bu yüzden gönüllüler, sarkıntılığın yüksek olduğu noktalara giderek, mahallenin erkekleri ile konuşuyor ve onlara hareketlerinin utanç verici olduğu anlatılmaya çalışılıyor. Kendilerine sarkıntılık yapılan kadınlara ise, şikâyette bulunmak isterlerse hukukî ve psikolojik destek sağlanıyor.

Türkiye’de sivil toplum kuruluşları tarafından benzerleri hayata geçirilen konsept, Hindistan, Afganistan ve Endonezya’da da, kadınlara yönelik cinsel tacizle mücadelede kullanılmaya başladı.

T24

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.