2020’ye Girerken…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Dikmen Gürün

Son günündeyiz 2019’un. Her anlamda sorunlu, tatsız, gergin, şiddetin giderek prim yaptığı bir yılı geride bırakıyoruz… Yine de yaşanan onca hoyratlığa karşın tiyatro dünyamız, hele de özel tiyatrolarımız geleceğe umutla bakmamızı sağladı. Daha da sağlayacak demek yanlış olmaz. Yıllardır yanlış kültür-sanat politikalarına direniyor ve şevkle açıyorlar perdelerini. Seyirci, genç seyirci de daha bir sevdalanıyor tiyatroya. Böylesine sisli, puslu, karanlık dönemlerde tiyatro akılları, ruhları aydınlatıyor.

Kısa bir gezinti

Kısaca dolaşıyorum geride bıraktığımız yılda: Yıldız Kenter’in aramızdan ayrılışı nedeniyle aklımdan çıkmayacak bir yıl olacak 2019. Umarım vefatının hemen ardından Kenter Tiyatrosu için verilen sözler tutulur.

2019’da, Genco Erkal’ın 60. ve Dostlar Tiyatrosu’nun 50. yılı, İKSV İstanbul Tiyatro Festivali tarafından Pera Müzesi’nde düzenlenen bir sempozyum ve Genco Erkal’ın halen oynamakta olduğu oyunlarından üçlü bir seçkiyle kutlandı. Bu yıl kendi rekorunu kırmış Dostlar; “Yaşamaya Dair” 44, “Bir Delinin Hatıra Defteri” 50, “Merhaba” 77 kez oynanmış. Bu kutlamayı elbette Prof. Dr. Ayşegül Yüksel’in yazdığı “Güneşin Sofrasında: Genco Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu Serüveni” adlı kitap daha da zenginleştirdi.

Ferhan Şensoy’un 1986’da yazdığı “Gündeste” kitabından sonra, geçen ay çıkan “Gecedeste” bir başka ödüldü bizlere. Aralık 2019’da son bıraktığımda “Ferhangi Şeyler” 2 bin 462. kez açıyordu perdelerini. Bir dünya rekoruna doğru gidiyor. Saygı ve hayranlık duyulası bir olay Ferhan Şensoy’un tiyatro ve Ses 1885 için verdiği mücadele.

Barakalar ve Saraylar’

Nesrin Kazankaya’nın kurduğu, yıllardır başarıyla yürüttüğü ve 2020’de 20. yılını kutlayacak olan Tiyatro Pera yapımı “Barakalar ve Saraylar” 2019’un son günlerinde izlediğim bir oyun. Kazankaya bu yapıtı, tiyatrolarının sanatsal-ideolojik hedeflerine uygun cesur bir çalışma olarak değerlendiriyor. Gerek işlediği tema gerekse yorumlanışı ile günümüze çok şeyler söyleyen bu iddialı çalışmayı tasarlayan isim ise Tiyatro Pera’nın konuk yönetmeni Yücel Erten. Yönetmen; Georg Büchner’in absürd sınırlarını zorlayan oyunu “Leonce ile Lena” ile, yine Büchner’in henüz 21 yaşındayken, yaşadığı Hessen Dükalığı’ndaki işçi istismarlarına ve uygulanan baskılara karşı kurduğu “İnsan Hakları Derneği” adına kaleme aldığı “Hessenli Köy Postacısı” adlı bildiriyi iç içe geçiriyor “Barakalar ve Saraylar”da. “Leonce ile Lena”nın ve bildirinin çevirisi, tasarımı, yönetimi Erten’e ait. Getirdiği sistem eleştirisiyle sadece düne değil, bugüne selam ediyor oyun. Zaten, “Hessenli Köy Postacısı” başlıklı bildirinin parolası da yazıldığı 1834’ten günümüze, 2000’lere uzanıyor: “Barakalara barış, saraylara savaş!”

Bildiri dağıtılsaydı acaba ne olurdu?

24 yaşında ölen ama o kısacık ömrüne “Danton’un Ölümü”, “Leonce ile Lena”, “Woyzeck” gibi oyunları ve “Lenz” adlı öyküyü sığdıran Georg Büchner’in düş ve gerçeği birlikte ördüğü “Leonce ile Lena” ile “Hessenli Köy Postacısı”nı buluşturmak Yücel Erten’in ustalığı. Söz konusu bildiri dağıtılamadan yakalanıyor. Soruşturmalar, tutuklamalar birbirini izliyor. Büchner ülkeden kaçabiliyor… Ama, yönetmen; “Tiyatro biraz da varsaymaca-varsaydırmaca sanatıdır ya” diyerek “bildiri dağıtılsaydı acaba ne olurdu” diye soruyor ve bu soru etrafında işliyor oyunu. Bir diğer deyişle, “Leonce ile Lena”yı bildiri üzerinden okuyor. Büchner’in oyununda da güçlü bir sistem eleştirisi vardır. Bunu kıvrak bir dille yapar. Olayların akışı, diyalog örgüsü absürd bir çizgide ilerler. Bildiri ise doğrudan hedefe odaklıdır. Gerçekleri dile getirir. İnsanları harekete geçmeye çağırır. “Barakalar ve Saray”larda, oyundaki esprili eleştirel boyut zedelenmeksizin uşakların, nazırların ve de köylülerin ilişkisini bildiri üzerinden yeniden okumak elbette ki söz konusu absürd sınırlarını daha da zorluyor. Bu okuma biçiminin hakkını veren oyuncular; Aydın Sigalı, Alican Yılmaz, Melih Düzenli, Selin Sevdar, Nurşin Durmaz, Doruk Akçiçek, Gökçe B. Zümrüt, Nazmi Karaman, Vakur Pehlivan ve Ege Gritcu.. Müzik tasarımı Nesrin Kazankaya’ya, kostüm tasarımı Fatma Öztürk’e, dekor tasarımı ise Pınar Demir’e ait. İzlenesi bir oyun “Barakalar ve Saraylar”.

Cumhuriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Dikmen Gürün

Yanıtla