Dizi İhraç Ediyoruz da Neden Sinema Filmi İhraç Edemiyoruz?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Sacit Hadi Akdede

Gazete haberlerine yansıdığına göre Türkiye 42 ülkeye dizi film ihraç etmektedir. Bunun yanında, gazetelerde sinema filmi ihracatı olup olmadığına ilişkin haberlere rastlanmamaktadır. Bunun nedeni sinema filmlerinin dizi filmler kadar ihraç edil(e)memesi durumu olabilir. Sinema filmleri ihracatı, gazetecilerin ilgisini çekecek boyutlara henüz ulaşmış olmayabilir. En azından, dizi film ihracatı kadar onların dikkatini çekecek boyutlarda olmayabilir.  Gazetelere özellikle dizi filmlerinin ihracatı yansıdığına göre, biz de, dizi ihracatının sinema filmi ihracatından daha yüksek olduğunu varsayıp, bu yazının başlığını dizi ihraç ediyoruz da neden sinema filmi ihraç edemiyoruz şeklinde koyduk. Öncelikle, bu konuda devletin resmi kurumlarında sistematik verilerin olmaması dikkatimizi çekti. Türkiye’nin büyüyen sektörlerinden biri olduğu iddia edilen dizi film ve sinema filmi alanında, veri tutma ve takip sisteminin olmadığını gördük. Dizi film ve sinema filmi ihracatı, kültür ihracatının önemli kollarından birisidir.  Müzeler, tarihi ve kültürel mirasımıza ilişkin maddi ve gayri maddi varlıklarımızın ihracatı,  turistlerin bu ülkeye gelmesiyle bağlantılıdır. Bunun yanında filmler (buna dvd, vcd, cd-rom gibi elektronik ürünler de dâhildir) ise pahada ağır, ama yükte hafif olan ürünlerdir; bunlar taşınması çok kolay mal ve hizmet gurubuna girmektedir.  Filmler, kültür ihracatının önemli araçlarıdır. Kültür ihracı da uzun dönemde ihraç eden ülke lehine sadece ekonomik değil, toplumsal ve siyasal etkiler oluşturur. Amerikan ya da Batı kültüne hayranlığın oluşmasında Amerikan veya Batı ülkelerinin filmlerinin etkisini azımsamak mümkün müdür? Ya da başka bir açıdan bakarsak, İran sinemasının Batıya ihraç ettiği sinema filmlerinin Batının entelektüellerini olumlu etkilememesi mümkün müdür? Bugün gündelik hayatta kullandığımız ithal mallarından hangileri Amerika’dan gelmektedir? Gündelik hayatta kullandığımız ithal mallarının çoğu, Çin’den, Asya ülkelerinden ve Avrupa’dan gelmektedir. Türkiye’de görünür en önemli Amerikan malı filmlerdir. Amerika savaş endüstrisi ürünleri de satmaktadır. Bununla beraber bu ürünler halkın gündelik yaşamında elbette çok görünür değildir.  Türkiye’deki 2011 yılındaki yabancı filmlerinin gösteriminden elde edilen hasılat ise yaklaşık 220 milyon TL ve Türk filmleri gösteriminden elde hasılat ise yaklaşık olarak 180 milyon TL’dir.  Seyirci sayılarına ilişkin istatistikleri ise ilerleyen bölümde vereceğiz.  Ayrıca, Price Waterhouse Coopers tarafından 2000 yılında hazırlanan bir rapora göre, film sektörü dünya ekonomisinde en hızlı büyüyen sektördür. Bunlara ek olarak, dünyada sinema filmlerinin toplam gişe hâsılatı 2003 yılında 15,8 milyar ABD Doları, 2004 yılında 16 milyar ABD Doları olmuştur. Bağımsız sinema filmlerinin toplam gişe hasılatı 2002 yılında 3,4 milyar ABD dolarıdır. İngilizce çekilen sinema filmlerinin dünyada yıllık toplam gişe hâsılatı tahmini ise 7,1 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiştir (Vergi Konseyi Sinema Sektörü Raporu, 2006).

İstatistiksel verileri biraz daha ayrıntılı çalışmaya geçmeden önce, filmlerin en önemli özelliğinden bahsetmekte yarar vardır. Filmler üretimlerinde beşeri sermaye, eğitilmiş ve nitelikli emek ve yaratıcı zekânın yoğun olarak kullanıldığı ürünlerdir. Filmler kazak, ayakkabı, demir-çelik, yiyecek, içecek üretiminden farklı bir üretim sürecine sahiptirler.  Nasıl ileri teknoloji ürünleri üretmek, beşeri sermaye, nitelikli ve yaratıcı emeğe ihtiyaç duyuyorsa, film üretimi de aynı şekilde yaratıcı emeğe ve beşeri sermayeye ihtiyaç duymaktadır.  Özellikle taklit ürünlerden kaçınmak ve orijinal ürünler üretmek için, bu yaratıcı emek faktörü en önemli üretim faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır.  Bu bakımdan, şu anda Türkiye’nin en orijinal ihraç maddesi filmlerdir. Buna dizi filmler de dâhildir. Öncelikle filmlerin üretimine ilişkin bu gerçeği her zaman göz önünde tutmakta yarar vardır.

Hemen arkasından gelen önemli bir konu ise şudur:  filmler (dizi ya da sinema) gösterildikleri ülkede filmin yapımcısı ülke lehine sempati yaratma ve kamuoyu oluşturma gibi olumlu etkiler yaratırlar.  Başka ulusların insanlarını fethedebilmek, onların gönüllerine girebilmek için bilim ve sanat alanındaki başarılar çok önemlidir. Bugün Fazıl Say’ın Türkiye’nin imajına uluslararası alanda yaptığı olumluyu katkıyı 50 milyar dolarlık ( bu rakamı sadece olayın önemini anlatmak için seçtim, gerçekten böyle bir ölçüm yoktur)  ihracatla yapmak mümkün olmayabilir. Aynı şekilde Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinin prestijli uluslararası yarışmalarda ödüller almasının uzun dönemli politik etkileri kültür politikasını oluşturanlar tarafından küçümsenmemelidir. Hatırlanacağı gibi Midnight Express filmi Türkiye aleyhine bir etki yaratmıştı. Unutulmamalıdır ki, o filmin yapımcısı ve yönetmeni Türkiyeli değildi.  Amerika’da doktora yaptığım yıllarda (1990 yılların sonları), bir Amerikalı sınıf arkadaşımın annesinin Midnight Express filmini izledikten sonra “gidilmeyecek ülkeler” listesine Türkiye’yi de eklediğini hatırlıyorum. Dizi ve sinema filmleri kültür ihracı için önemli bir araç olmaktadır. Bu bakımdan da ülkelerin kültür politikalarını oluşturanlar açısından oldukça dikkatli takip edilmeleri gerekir.  Bu takipte öncelikle verilerin tutulması, sınıflanması ve analiz edilmesi çok önemlidir.

Özellikle dizi ekonomisi alanında, İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası’nın (İSMMM) hazırladığı Dizi Ekonomisi başlıklı rapordan başka herhangi bir resmi kaynaktan veri bulmak oldukça zordur. İSMMM bazı verilere ulaşabilmektedir çünkü yapımcı firmaların muhasebecilerinin hemen hemen hepsi İstanbul’dadır.  TÜİK ve Türkiye İhracatçılar Meclisi bu konuda ne yazık ki çok düzenli bir kayıt ve veri sistemine sahip değildir.  Sinema filmlerine ilişkin ise hem TÜİK hem de Box Office Türkiye verileri mevcuttur. Bununla beraber, toplam sinema filmi seyirci sayıları bakımından TÜİK ve Box Office rakamları birbirini tutmamaktadır. 2011 yılı için örneğin toplam seyirci sayısı bakımından TÜİK’in rakamları Box Office Türkiye rakamlarından yaklaşık olarak 5 milyon bilet daha az görünmektedir. Bu konuda ayrıntılı resmi istatistik bulamamak gerçekten çok düşündürücüdür çünkü film sektörü büyüyen sektörlerden birisidir ve hem ulusal hem de uluslararası etkisi yüksek olan bir sektördür.  Filmlere ilişkin, bu yazının çerçevesi ve amacı bakımından, genel bilgileri verdikten sonra başlıktaki sorumuzu yanıtlamaya çalışalım.

Bu sorunun yanıtı birkaç açıdan araştırılabilir.

1-      Hemen ilk akla gelen, Türkiye’de dizi film üretimi sinema filmi üretiminin çok çok üstündedir.  Bu durumda, doğal olarak da ihraç edilen dizi film sayısı ihraç edilen sinema filmi sayısının çok çok üstünde olacaktır. Ne dizi film ihracına ne de sinema filmi ihracına ilişkin devletin istatistik tutan resmi kurumlarında yeterli bilginin olmadığını daha önce vurguladık. Ülkede çekilen dizi film sayısının sinema filmi sayısından daha fazla olmasının yanıtı ise birkaç açıdan incelenebilir. İlk akla gelen faktör arz ve talep koşullarıdır. Dizi filmler daha çok talep ediliyor olabilirler. Bu talebin nasıl oluşturulduğu konusu başka bir makalenin konusudur. Burada talebin nasıl oluşturulduğu değil, talebin oluşmuş olması veri kabul edilmektedir. Dizi filmlerin en büyük avantajı evin konforunda belli bir fiyat ödemeden, bedava izleniyor olmalıdır. Elbette ki bu dizi filmler yapımcı firmalar açısından ücretsiz değildir.  Yapımcı firmalar bu dizileri TV kanallarına satmakta ve TV kanalları da reklam gelirleriyle bu maliyetlerini karşılamaya çalışmaktadırlar. Reklam veren firmalar da reklamını yaptırdıkları ürünlerini daha çok satmayı planlamaktadırlar. Böylece TV izleyicisi, izlediği dizinin fiyatını dolaylı olarak ödemektedir.  Ya da TV kanalı kendi dizisinin yapımcısı da olabilir. Bu durumda da gene diziler TV kanalı için belli bir maliyete sahiptir ve bu maliyetler reklam gelirleriyle çıkarılmaya çalışılacaktır. Birçok TV kanalı sadece TV yayıncılığından ve reklam gelirlerinden kar elde edememektedir.  Birçok TV kanalının bağlı olduğu holdinglerin başka sektörlerde de ( Enerji, İnşaat, Medya, vb.) işleri bulunmaktadır.  Bu sektörlerden TV kanalına mali aktarma yapmaktadırlar. Birçok TV kanalı da diğer sektörlerdeki işlerinin daha karlı gitmesi için siyasi güçle iyi geçinmeyi gözetmektedir. Bu gözetim işinde de TV kanalının muhalif olmaması ve siyasi gücü yıpratıcı mesajlar vermemesi çok önemlidir. Hikâyenin bu kısmı dizilerin politik ekonomisini oluşturmaktadır ve daha ayrıntılı bir makalenin konusudur.  Burada şimdilik sadece dizi filmlerin daha çok talep edilmesi sonucu daha çok üretileceklerini ve daha çok ihraç edilmeleri için gerekli zeminin hazırlanmış olduğunu vurgulamak istedik.  Daha çok dizi içinden yüksek reytingliler rekabette kazananlar olmaktadırlar ve onların ihraç edilme şansı da daha yüksek olacaktır.  Dizi filmlerin sinema filmlerinden daha çok olmasının arz boyutu da vardır. İki saatlik bir filmin çekim maliyeti iki saatlik bir dizi bölümünün çekim maliyetinden ortalama olarak daha yüksektir.  Sinema filmi bir defalık ve dizi filmler ise bir seri için çekildiği için dizilerde ölçek ekonomisi kendini daha çok gösterir. Dolayısıyla ortalama olarak, bir dizi bölümü bir sinema filminden daha ucuzdur. Ayrıca, sadece çekim aşamasında değil, dağıtım ve gösterim aşaması da sinema filmleri için daha maliyetlidir. Türkiye’de sinema filmi dağıtımı yapan çok az sayıda firma vardır ve bu firmaların çoğu ya yabancı firmalardır ya da yabancı firmalarla çalışan Türk firmalarıdır, Warner Bros., UIP, Tiglon,Pinema, Chantier gibi.  Bir filmin gösteriminin marjinal maliyeti dizi filmin gösteriminin marjinal maliyetinden çok daha yüksektir.  Maliyet, dolayısıyla arz cephesinden de dizi filmler sinema filmlerine göre daha avantajlıdır ve yapımcılar daha çok dizi film çekme eğilimindedirler.  Burada şu gözlemi de açıklamakta yarar vardır. Türkiye TV kanallarında prime time denen zaman diliminde Türk dizileri sayı bakımından ve muhtemelen izlenme oranları bakımından da yabancı dizileri çok geride bırakmıştır. Buna karşın, örneğin 2011 yılında çekilen yeni Türk filmi sayısı 75, toplam gösterimdeki Türk filmi sayısı 122, 2011 yılında Türkiye’deki sinema salonlarında gösterilen yeni film sayısı 291 ve gösterimdeki toplam film sayısı 432’dir.  Rakamlardan da görüldüğü gibi gösterilen ve yeni üretilen Türk filmi sayısı ithal edilen film sayısından oldukça azdır.  Film sayıları bakımından Türk filmleri aleyhine böyle bir farklılık varken seyirci sayıları bakımından Türk filmleri için satılan bilet sayıları yıllar itibariyle oran olarak artmaktadır. Aşağıdaki tablo yıllar itibariyle satılan bilet sayılarını ve film gösterim oranlarını göstermektedir.

Tablo 1.  Film ve seyirci sayılarına ilişkin oranlar

Yıllar yerli film gösterim sayısı/yabancı film gösterim sayısı yerli film bilet sayısı/yabancı film bilet sayısı
2011 0.523909 0.921469
2010 0.557454 1.011504
2009 0.612542 0.944524
2008 0.419328 1.080186
2007 0.408964 0.59571
2006 0.369775 0.855186
2005 0.292244 0.60646
2004 0.233033 0.554131
2003 0.187175 0.252448
2002 0.171738 0.15605
2001 0.245162 0.241581
2000 0.244435 0.204349

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak yazarın kendi düzenlemesi.

Yerli film sayısı her yıl yabancı film sayısından daha azdır. Buna karşın yerli film gösterim sayısı yabancı film gösterim sayısı oranı yıllar itibariyle artmıştır. Bununla beraber, hala yabancı film toplam gösterim sayısı daha fazladır çünkü Türkiye’deki yabancı film sayısı daha fazladır. Buna karşın seyirci sayıları (satılan bilet sayıları) açısından Türk filmleri lehine bir artış gözlenmektedir.  Türk filmleri için satılan bilet sayısı yabancı filmler için satılan bilet sayısı oranı yıllar itibariyle artmıştır ve 2008 ve 2010 yıllarında Türk filmleri için satılan bilet sayısı yabancı filmler için satılan bilet sayısından daha fazladır.  Bu tablodan öğrendiğimiz temel çıkarım şudur:  Türk filmi sayısı her yıl için yabancı film sayısından daha azdır ( bu bilgi tabloda yok, bunu ayrıca biliyoruz). Buna karşın, Türk filmlerinin gösterim sayıları yabancı filmlere oranla artmaktadır. Seyirci sayılarındaki artış oranı daha yüksektir. Seyirci sayıları 2000 yılından itibaren yaklaşık 4.5 kat artarken gösterim sayısı yaklaşık 2 kat artmıştır. Daha çok Türk filmi çekilse daha çok seyirci artışı olacaktır ve belki de daha çok ihracat yapılacaktır. Bununla birlikte, daha çok Türk filmi çekilmemesinin nedeni, Türk filmlerinin salon bulamama korkusu olmaktadır. Türk filmlerinin 2011 yılı için toplam seyirci sayısı (satılan bilet sayısı) 21 milyon civarındadır. Toplam gösterilen Türk filmi sayısı ise 122’dir. Bu 122 filmin en çok seyirci çeken ilk on filminin seyirci sayısının, toplam Türk filmi izleyen seyirci sayısına oranı yüzde 78 civarındadır. Diğer bir deyişle,  21 milyon toplam Türk filmi seyircisinin yüzde 78’lik seyirci payını seyirci sayıları yüksek ilk on film almaktadır. Bu filmler de ortalama beğeniye hitap eden filmlerdir. Durum böyle olunca, birçok düşük bütçeli film kendine salon bulamamaktadır çünkü sinema salonları büyük dağıtımcı firmalarla çalışmaktadırlar ve bu ağın içine bağımsız sinema yapımcıları girememektedir. Böylece birçok iyi Türk filmi daha ortaya çıkamadan yok olmaktadır. Bu durum da Türk filmi ihracatını doğal olarak azaltmaktadır. Burada ek bir bilgi olarak belirtmekte yarar gördüğümüz ilgili bir rakam da şudur: sinema zincirlerinin salon sayısı itibariyle pazardaki payı %68’dir. Geri kalan %32’lik pay, sektördeki yer alan küçük işletmelere aittir (Töre, 2010)

2-      Dizi ihraç ettiğimiz ülkelerde sinema dağıtım ve gösterim maliyetleri çok yüksek olabilir. Dizi ihraç ettiğimiz ülkelerde ayrıca sinema filmi çekim, dağıtım ve gösterim ağları gelişmemiş olabilir.  Diziler genellikle Ortadoğu,  Türki Cumhuriyetler ve Balkan ülkelerine ihraç edilmektedir. Bu ülkelerin başkentlerinin dışında sinema salonları bulunmayabilir.  Ayrıca bu ülkelerdeki sinema salonları da uluslararası dağıtım firmalarıyla bağlantılı ise,  bu uluslararası dağıtım firmaları henüz Türk filmlerinin pazarlamasına bu ülkelerde başlamamış olabilirler.

3-      Türk filmleri, yabancı ülke izleyicisinin ortalama eğlence anlayışına uygun olmayabilir. Sanatsal yönü kuvvetli iyi Türk filmleri de yabancı ülkelerde ticari başarı kazanamayabilirler. Bu tür filmler genellikle film festivallerinde gösterilmektedir.  Yukarıda birinci maddede vurgulandığı gibi, sanatsal açıdan çok iyi filmler ülke içinde gösterim olanağı bulamayıp kendini gösterememekte ve bu filmler genellikle uluslararası festivallerde ödüller almaktadırlar.  Bu tür filmlerin ticari başarısı dış ülkelerde de çok mümkün olmadığından, ihracatı da istenilen düzeye ulaşmamıştır.

Bu yazıda son yıllarda çok hızlı büyüyen bir sektörün bazı sorunları hakkında kafa yorduk. Bu konuda yazılacaklar ve düşünülecek noktalar henüz bitmedi.  Özellikle medyanın politik ekonomisi oldukça verimli olabilecek bir alan olarak ortada durmaktadır.  Bununla beraber, bu konulardaki en büyük sıkıntı verilerin toplanması ve derlenmesidir.  TÜİK ve Kültür Bakanlığı bu sektörü çok daha ciddi bir şekilde takip etmelidir. Bu yazının sınırları içinde, bu konudaki diğer gözlemlerimizi başka bir sayıdaki yazımıza bırakarak bitirelim bu yazıyı.

Kaynakça
Töre, E.Ö. 2010. İstanbul’da Kültür Ekonomisini Döndüren Çarklardan biri: FİLM ENDÜSTRİSİ- Sektörel Araştırma Raporu- İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri 2010
Vergi Konseyi Sinema Sektörü Raporu, 2006.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Sacit Hadi Akdede

1 Yorum

  1. enis Tarih:

    Hocam bu konudaki görüşlerinize katılıyorum ve birşeyler söylemek istiyorum.Hocam ülkemiz dedikoduyu, birilerini çekiştirmeyi seven bir millete sahip.Haliyle dizi konuları da bu yönde oluyor ve izlenme oranı da aynı oranda yüksek.Yazınızda da dediğiniz gibi sinema çekimleri zahmetli ve hayli masraflı.Yapımcılarda kolay ve daha az masraflı olanı tercih ediyor.Ayrıca sizinde dediğniz gibi sinema ücretli ama televizyon ise ücretsiz bu yüzden de sinema filmi çekimi az sayıda oluyor ve seyirci sayısıda beklenenin altında olunca yapımcılarda diziye yöneliyor.Ama bence şöyle de bir gerçek var iyi bir sinema filmi izleyene sadece belli bir haz vermez o ülkenin kültürü hakkında bilgi verir ve bazende ülke güzelliklerini de gösterir insana( bu dediklerim filmin başka bir ülkede izlenmesi durumunu düşünürsek).Bu dediklerimle sınırlı değil tabi o filmin ülkeye katkısı bunu artırabiliriz.Yani iyi sinema filmleri çekip ülke dışına ihraç edilmesi gerekli olduğu konusunda size katılıyorum ve derste görüşmek üzere diyorum hocam.

Yanıtla