ABT 30 Yaşında !

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Savaş Aykılıç

Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu (ABT) davetlisi olarak 16-18 Ocak (2014) tarihlerinde iki günlüğüne Antalyadayız.

Birinci günün gecesi “Aşk Grevi”ni, ikinci gece de “Azizname”yi izliyoruz.

“Antalya’nın ‘Lüküs Hayat’ı’; “Aşk Grevi”

Aşk Grevi’nin bu yıl-yanılmıyorsam- on birinci sezonu.1998 yılından bu yana, on beş yıldır aralıklarla sürüyor.

Aşk Grevi, sürekli güncellenen, adeta kendi kendini yazan bir oyun. Öyle başladı, öyle devam ediyor.

98’li yıllar Çiller dönemi idi; o dönemde “nereden buldun yasası tartışmaları”, “dinleme skandalları” vb. vardı, aradan on beş yıl geçmiş gündem aynı oyuncular değişmiş sadece.

Aşk Grevi’nde de öyle. Müfit Kayacan’ın canlandırdığı “Akdenizli “ile Hasibe Özgür’ün hayat verdiği İştar (Başrahibesi) rolü dışında bütün oyuncular –çoğu birkaç kez olmak üzere-değişmiş. Bazıları da -Rumeli rolündeki Mehmet Özgür gibi- geri dönmüş.

Oyuna -Antalya Büyükşehir Belediyesi Konservatuar öğrencileri olan-pırıl pırıl gençler katılmış. Usta –çırak eğitimi içinde bu bayrağı onlar devralacaklar zamanı gelince.

Oyunun yazım ve reji matematiği; sürekli “illüzyon”/”yanılsama” (dolap-üçkağıt-gözbağı-gözboyacılık-yalan-dolan vb.) kuran erkeklerin bu “illüzyonunu “ kıran (bozan-açığa çıkaran-yemeyen-boşa düşüren-karşı koyan-direnen) kadınların mücadelesi/çatışması paradigması üzerine kurgulu.

Yüzüncü oyundan sonra saymayı bırakmışlar (Cenap Aydınoğlu böyle söyledi) ama istatistik ve belgelik için kaç oyun oynandığı bir gün mutlaka resmi olarak kaydedilmeli diye düşünüyorum.

Aşk Grevi, Antik Tiyatrolar festivallerinde olmak üzere yurdumuzun pek çok tiyatro festivalinde Antalya’yı başarı ile temsil etmiş, Mısır’da yapılan Uluslararası Deneysel Tiyatrolar Festivali’ne, Almanya’da çeşitli kentlere ve Bosna’ya turne yapmıştır. Pek çok ilkleri başarmış, öncü olmuş, yolları açmıştır.

Müfit Kayacan Faktörü ve Ekolü

Sağlam oyun, sağlam reji yetmez, sağlam oyuncular gerekir en çok da sağlam bir oyun için. İşte ABT’yi ABT yapan, markalaştıran, büyüten de işte bu “halk tiyatrosu kökenli”, “alaylı” usta-çırak ilişkisine dayalı oyunculuk geleneği ve birikimi.

Çünkü sağlam kafa sağlam vücuda bulunur; nasıl ki bir takımı şampiyonluğa götürmede bir akıl bir plan bir strateji bir ideal bir ve bunları yapacak ve uygulayacak bir teknik adam faktörü var ise işte ABT’de de bu teknik adam, sağlam bir adam, Müfit Kayacan’dır.

Nasıl ki Osmanlı’nın yükselme dönemi Kanuni dönemi salt Kanuni ile değil onun beyin takımı ve çalışma arkadaşları olan Mimar Sinan, Sokullu, Barbaros Hayrettin, Piri Reis vb. anılıyorsa; nasıl ki Kurtuluş Savaşı Mustafa Kemal ve yakın arkadaşları İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy vb. ile akla geliyorsa; ABT deyince de benim aklıma Genel Sanat Yönetmeni Müfit Kayacan ile onun beyin takımı ve yakın çalışma arkadaşları olan Cenap Aydınoğlu, Mehmet Özgür ve Müzik Yönetmeni İhsan Kılavuz geliyor.

Tarih ve doğa tanıktır. Büyüyemeyen küçülür ve yok olur. ABT de yakın ve uzak dönemde daha da gelişecek ve daha da büyüyecek. İstanbul Şehir Tiyatroları gibi aynı statüde kurumsallaşacak ve pek çok sahnede hizmet vermeye başlayacak er ya da geç.

O zaman ABT’nin misyonu, vizyonu, ilkeleri, özgünlüğü, işlevi ne olabilir, ne olmalıdır ve ne olacaktır? Sağlıklı büyümenin planı, programı ne olsa gerektir ?

ABT, yorum üslubunu/biçemini markalaştırabilir. Pratikte yapageldiği yorum biçemini teorileştirebilir. Kuramlaştırabilir. Kurumlaştırabilir.

ABT Markası; ABT Dramaturgisi

Nedir ABT yorum yöntemi? Güncel dramaturjidir, zamanın ruhunu yakalama ve sahneye yansıtma sanatıdır. Bizden bir bakış açısı, özgün bir yaklaşım, bu topraklara ve coğrafyaya özgü Türk ironisi, yerli bir komedi geleneğidir.

ABT Yorum Geleneği

Ahmet Vefik Paşa ile başlayan, Müsahipzade Celal ile doruğa çıkan, Haldun Taner ile yeniden yorumlanarak güncellenen ve Brecht’in Epik Tiyatrosundan ve Kabare türlerinden de esinlenerek çağdaşlaşan, Turgut Özakman, Oktay Arayıcı, Ferhan Şensoy vb. ile çeşitlenen ve genişleyen Doğu (Geleneksel) ve Batı Tiyatrosu sentezi araştırmaları ve geleneğinin son halkasıdır denilebilir ABT’nin yorum geleneği için.

ABT yerli oyunlar sergilerken de, yabancı oyunlar sahnelerken de onda başka hemen hiçbir tiyatroda olmayan bir başkalık, bir farklılık, bir özgünlük, bir kendine özgülük tavrı-yaklaşımı, üslubu var.

Eskilerin tuluat (tulu etmek, ermek, doğaçlamak vb.) tiyatrosu geleneğinden özgürce ve doyasıya esinlenmek, beslenmek ve bu özel tiyatro tekniğin ustaca uygulandığı ürünler vermek.

ABT diğer kurumsal tiyatrolara benzememek, özgünlüğünü ve markasını ortaya koymak istiyorsa kendi tiyatro ilkelerini belirleyeceği bir manifesto kaleme almalıdır. Kazanımlarını kaybetmemek ve daha da ilerletmek, genişletmek ve yükseltmek için buna bir bakıma mecburdur da.

Nitekim arka arkaya iki gece izlediğim iki oyun (Aşk Grevi ve Azizname) tam da bu saydığımız ilkelerin berrak bir yansımasının olduğu eserlerdi.

ABT ve Azizname

Azizname’de Müfit Kayacan, oyun içinde oyun konsepti içinde,bir tiyatronun terzihanesi/atölyesinde çalışan işçiler/emekçiler gözünden Aziz Nesin hikayelerinin oynandığı/yansıtıldığı/gösterildiği bu oyunda bol bol tuluat yapıyor ya da bir başka deyimle tuluat yapıyor efekti kullanıyor,doğaçlama yapar gibi oynuyordu.

Sadece o değil bütün oyuncular sanki zorda kalmış, bir anda karşılarında seyircileri bulunca doğaçlama yaparak hikayeleri oynuyorlardı. Geleneksel tiyatromuz ve epik tiyatro geleneği, Azizname’nin yaratıcısı Yücel Erten ve oyunun yönetmeni Murat Sarı ile bir defa daha iç içe geçirilerek, birbiri içinde eritilerek kullanılmıştı.

Oyunun en gerçekçi ve naturalist anlarından/sahnelerinden birinde, dans eden iki oyuncunun çarpışması sonucu çıkan küçük kavga krizi ve barışmaları, işte tam da bu sözünü ettiğimiz tuluat/doğaçlama efekti/yanılsamasının en iyi uygulandığı yerlerin başında geliyordu.

Oyuncular ve işçiler üzerinden aynı sınıftan işçilerin/emekçilerin kavga etmelerini, birbirlerine küsmelerinin anlamsızlığı ve dayanışmalarının anlamı ve değeri vurgulanıyordu.

Ayrıca her iki oyunda da güncel bir gönderme olarak “ayakkabı kutusu” güncel politik bir atıf olarak sahnede zamanın ruhunu ortaya koyuyordu.

Ayrıca Azizname’de, Genel Sanat Yönetmeni Müfit Kayacan ile Aziznamedeki terzihane şefi/ustası özdeşleşmesi, erimesi o denli iç içe geçmişti ki,köy seyirlik oyunlardaki oyunun oyun içindeki yönetmeni,”Kavuklu”su ve aynı zamanda baş anlatıcısı olarak nerede metni oynuyor nerede tuluat yapıyor belli olmuyordu.Özellikle oyuncu /işçi arkadaşlarının tatlı tatlı kulaklarını çektiği,onlara öğütler verdiği doğaçlama gibi duran sahnede.

ABT Büyükşehir Belediyesindeki salonunu da yenilemiş. Sahneyi büyütmüş. Salonu Batı Tiyatrosu İtalyan Sahnesinden çıkararak, öndeki birkaç sırayı kaldırarak orkestra çukurunu/yuvarlağını genişletmiş.

Bu tiyatro mimari bize ABT’de olanların ve yapılanların, Sanat Yönetmenliğinin, oyun seçimlerinin, sahnelemelerin ve yorumlanma üslubunun hiç de tesadüfi, gelişigüzel, plansız programsız olmadığını; tam aksine bunların hepsinin arkasında bir aklın, bir planın ve bir tasarımın olduğunu gösteriyor.

ABT; Batı ve Geleneksel Tiyatro Sentezi

Batı Tiyatrosu ve ortada oynanan Geleneksel Tiyatro geleneğimiz olan ortaoyunu, köy seyirlik türlerinin usta işi bir sentezi böylece salt yorumlamada, dramaturgide ve sahnelemede kalmamış, buna uygun bir tiyatro mimarisi ile desteklenerek ABT Tiyatro salonu da buna uygun olarak Batı ve Geleneksel Tiyatromuzun tam bir sentezine ulaşmış.

ABT Halk Tiyatrosuna Uygun Olarak Seyirci Koltukları Sahne Hizasına Getirilmiş

ABT bir Halk Tiyatrosudur her şeyden önce. Halkçıdır. Demokrattır. Salonu ve sahnesi ile ABT bir çeşit demostur, estetik bir halk meclisidir! Bunun için ABT seyircisine tepeden bakamaz,onu küçümseyemez,onu eğitilecek bir çocuk gibi görüp ona deyim yerinde ise parmak sallayamaz,ya da klise formundaki tiyatro ve sahne düzeninin yaptığı gibi seyirciye vaaz veremez.

Bunun yerine çelişkileri, yanlışları, karşıtlıkları, doğru ve yanlışın ortaya konduğu (temyiz edildiği) bir çeşit halk mahkemesidir ABT. Halk için neyin yararlı neyin zararlı olduğu tartışılır karakterler ve durumlar üzerinden. Bir sanatsal oditoryumdur ABT, iyilerin iyiliklerinin, kötülerin kötülüklerinin anlatıldığı bir ayna…

Sağlıklı iletişim tepeden/yukardan bakış değil de çocukla bile iletişim kursanız onunla aynı göz seviyesine inmeniz gerektiğini söylüyor çağdaş iletişimciler. ABT de işte bunu yapıyor. Seyircisi ile perdesiz,maskesiz,dolaysız,direkt,samimi,iç içe bir iletişim kuruyor.

Kayacan “ABT 30.YIL” kitabındaki giriş yazısında ABT‘nin yorum geleneğini, tiyatroya bakış açısını ve mimar bakışını şöyle özetliyor: “Tiyatro kendi ülkesinin gerçeğine yaslanmalı düşüncemizden, insanımızı ve gerçeğimizi insanca yansıtma iddiamızdan vazgeçmedik. İçtensizlikliğe, sahteye, takma olana, halkına tepeden bakana rol vermiyoruz elden geldiğince. Bu yüzden sahnemizi bile seyirci koltuklarımızla aynı hizaya indirdik.”

Kısaca “30 Yılda ABT”

“60 değişik oyun oynanmış. Bunların yedisi farklı zamanlarda yeni oyuncularca sahnelenmiş. Bazı oyunlar seyircinin ilgisi ile 2,3,hatta beş sezon devamlı şekilde oynamış.1983’ten beri çocuk tiyatrosuna da büyük önem verilmiş.”

“ABT, geleneksel ve halk tiyatrosu tarzını benimsemiş, oyunlarını da buna uygun olarak seçilmiş ve sahnelemiş. Oyun repertuarı genellikle yerli yazarlardan oluşmuşsa da oyuncuların farklı ekolleri de denemeleri ve tanımaları amacıyla dramatik tiyatro, vodvil, epik tiyatro çalışmaları da yapılmış.

“Fotoğraflarla ABT 30. Yıl” sergisi ise ABT Tiyatrosunun bitişiğindeki Karaali Parkında açıldı. Açılışta Ahmet Mekin, Ahmet Gülhan, Sümer Tilmaç, bendeniz ve Murat Demirbaş da hazır bulunduk.

Akşam, Müfit Kayacan, Ahmet Gülhan, Sümer Tilmaç, Murat Demirbaş ve ben “Devekuşu Kabare” üzerinden doyumsuz bir sohbete, ağabey kardeş sofrasına, usta çırak söyleşisine imza atıyoruz.

Ben “yakalamışken” Ahmet Gülhan’a Devekuşu Kabare’yi ve dağılma serüvenlerini soruyorum. Usta, dostluklarına olan bağlılığı ile kelimeleri özenle seçerek –kayıt dışı kalması koşulu ile yanıtlıyor uzun uzun bu soruyu. Ben de verdiğim söz gereği yazamıyorum ayrıntıları ama küçücük bir ipucu- bunda bir sakınca olmasa gerek- sanırım konuyu özetliyor : “Devekuşu Kabare Tiyatrosu ‘sinema’ yüzünden bitti denilebilir.”

Nice nice yıllara, nice nice 30 yıllara ABT. Emeği geçen herkese teşekkürler.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Savaş Aykılıç

1 Yorum

  1. Cemalettin GÜÇZELBABA Tarih:

    Saygıdeğer Hocam Bizler Eskişehirde bulunan Amatör tiyatro topluluğuyuz.İzniniz olursa ” Aşk Grevi” adlı oyununuzu sahnelemek istiyoruz. Size ulaşabileceğimiz tlf. veya myl adresinizi verebilirmisiniz. Saygılarımla.
    Cemalettin GÜZELBABA 0 505 648 94 60

Yanıtla