Boğaziçi Üniversitesi…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’deki sanat ortamına çok ciddi katkı yapan kurumlardan biri. “Boğaziçi kökenli” sanatçıların isimlerini sıralamaya kalksak hatırı sayılır bir liste ortaya çıkar. Bu satırları okuduğunuz Mimesis Sahne Sanatları Portalı’nın da, temelleri Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları’nda atılan ve yıllardır Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından basılan Mimesis Tiyatro Çeviri/Araştırma Dergisi’nin güncellikle ilişki kuran bir versiyonu olduğunu söyleyebiliriz.

Boğaziçi Üniversitesi’nin, kültür sanat dünyasına çok çeşitli katkılar sunan insanları yetiştirebilmesi elbette demokratik, çoğulcu ve özerk yapısından kaynaklanıyor. Ne yazık ki artık Boğaziçi Üniversitesi’nin devletin yeni düzenine ayak uydurması gerektiğine karar verildi. Rektörlük makamına hakkında intihal iddiaları nerdeyse kesinleşmiş bir kayyum atandı.

Üniversite öğrencileri ve akademisyenler anayasal haklarını kullanarak bu antidemokratik atamayı protesto ettiler ve hala etmekteler.

Ancak devletin bu demokratik ve barışçıl itirazlara yanıtı ağır ve çok yönlü bir tahakküm kurmak şeklinde oldu. Üniversitenin kapısına kelepçe vurmaktan tutun, rektörlük önünde sivil itaatsizlik eylemi yapan öğrencileri derdest edip tutuklamaya, kendisine kadro bulamayan rektör için kadro yaratmak amacıyla bir gece ansızın iki adet fakülte kurmaya, üniversitenin en saygın akademisyenlerinden Ayşe Buğra’yı hedef gösterip itibarsızlaştırmaya, bazı akademisyenleri kanalizasyon medyasında linç etmeye, bir mafya mensubunun doğrudan rektöre destek mektubu yazmasına, LGBT+ bireyleri sapkın olarak tanımlayıp kulüplerinin kapısına kilit vurmaya kadar uzanan karanlığın çeşit çeşit tonunu taşıyan bir yelpazedeydi devletin şiddeti…

Buna karşılık tiyatro camiasından pek ses çıkmasa da, sahne sanatları alanında eğitim alan öğrencilerden ve yazarlardan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine ve akademisyenlerine destek veren açıklamalar geldi.

Bilim ve sanatın gelişimi onları üreten kurumların özerk yapılarının korunmasıyla mümkün olur ancak. Devletin ya da siyasi iktidarın hegemonyası altında üretilen bilim bilim olmaktan çıkar, sanat ise basit bir propaganda aracına dönüşür.

Bin bir emekle kurulan bu güzide eğitim yuvasının her bir köşesi bilfiil işgal edilmeye çalışılsa da bugün öğrenciler ve akademisyenler okullarına sahip çıkıyor. Aşağıya baktırıp biat ettirmeye çalışanlara direnmeye devam ediyor. Bu direnişin yanında olmak hem entelektüel vicdanın gereği, hem de yolu Boğaziçi’nden geçenlerin boynunun borcu olsa gerek.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: EDİTÖR

Yanıtla