[Vecdi Sayar’ın BirGün’de yayınlanan yazısının bir kısmını okuyucularımızla paylaşıyoruz.]
Sanat dünyası art arda gelen kayıplarla sarsıldı son günlerde. Yaratıcılıklarını toplumcu sanata adamış Ferhan Şensoy ve Mikis Teodorakis gibi ustalar unutulmayacak. Kuşaklar boyu genç sanatçılara örnek olacaklar.
Yeniden artış gösteren pandemi vakalarına rağmen yazın son günleri geniş izleyici sayılarına ulaşan sanat etkinliklerine sahne oluyor. Yalnızca bizde değil, dünyanın dört bir yanında aynı ilgiyi görüyor konserler, tiyatrolar, film festivalleri… Belli ki, seyirci sanal ortamdan sıkılmış, canlı etkinlikleri özlemiş. Maskelerle izlenebilen etkinliklere katılım, önceki yılları aratmıyor. Sanat dünyasındaki bu canlanmadan söz etmek istiyordum bu hafta. Ne var ki, birbiri ardına gelen kayıplar sanat dünyamızı yasa boğuverdi: Ferhan Şensoy, İnci Çayırlı, Nusret Çetinel, Mikis Teodorakis…
Birbirinden değerli bu insanlar içinde özellikle ikisi, yaşamları boyunca sanat ve siyaset ilişkisi üstüne kafa yormuş, yaratıcı enerjilerini barış ve özgürlük idealleri için seferber etmişti. Yazımın başlığının, tiyatromuzun ve mizah yazınımızın büyük ustalarından Ferhan Şensoy’a (onun Karl Valentin’den uyarladığı “Ruhundan Tramvay Geçen Adam” oyununa) bir gönderme olmanın ötesinde, sanatın toplumsal işlevini göz ardı etmeyen tüm sanatçıları kapsayan bir ifade olarak algılanmasını isterim.
Düşünceleri nedeniyle mahkeme kapılarını aşındırmak zorunda kalan Genco Erkal, Metin Akpınar, Müjdat Gezen, Musa Kart ifade özgürlüğünü savundukları için tek adam rejiminin hışmına uğrayan sanatçılardan yalnızca birkaçı… Daha onlarca sanatçının aynı sıkıntılara göğüs gerdiğini bilmiyor değilim, hepsini sıralamaya kalksam mutlak unuttuklarım olacaktır, o yüzden en popüler isimlerle yetiniyorum.
‘Ruhundan devrim geçen’ tüm sanatçıları ayakta alkışlayarak… Suskun kalanların bir kısmının da, ruhlarından devrim geçtiğini bilerek…