[Mahmut Çınar’ın Gazete Duvar’da yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Flamenko kültürü, müziği ve dansıyla dünyanın her yerinde milyonlarca insanı kendisine çekerken İstanbul’da da Flamenko severler bir araya gelmenin ve dans edip şarkı söylemenin yollarını buluyor.
İspanya’da ortaya çıkan Flamenko, esasen Güney İspanya’daki folklorik ögelerin Arap ve Çingene kültürüyle de ilişkisinden doğmuş bir müzik, dans ve yaşam tarzı. Gitarın ve geniş bir perdede insan sesinin temel enstrümanlar olduğu bu müziğin dansı da birçok özelliğiyle kendine has, eşsiz. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte önce Endülüs, sonra İspanya dışına çıkan Flamenko ilgisi, bugün bu müziğin ve dansın dünyanın her yerinde icra edildiği bir zamana getirdi bizi. Üstelik bu kültürün etkisi bununla da sınırlı değil. Flamenko müzik bugün dünyada popüler müzikte en çok etkilenilen, Türkçe popta da olduğu gibi en çok yararlanılan müzik türlerinden biri.
İstanbul’daki Flamenko İstanbul Derneği, Flamenko’nun en halis, en doğru biçimiyle aktarılması, bu müziğin, dansın ve kültürün tanıtılması için kurulmuş bir merkez. Çukurcuma’daki otantik salonunda bu dernek, 2008 yılından bu yana dans, gitar, vokal dersleri vererek ve özel geceler düzenleyerek şimdiye dek binlerce İstanbulluya ulaşmayı başarmış.
Flamenko gösterileri, kimi zaman büyük prodüksiyonlarla, büyük sahnelerde gerçekleşse de, bu etkileyici müziğin ve dansın kalbi aslında ‘Tablao’ denen nispeten küçük ve mütevazı mekânlarda atıyor. Tıpkı Yunanistan’ın taverna kültürü gibi, İspanya’da da hem turistik olarak ziyaret edilip bu müziğe ve dansa tanık olunabilecek, hem de yerel halkın kendi eğlence zamanları için bir araya geldiği tablaolar bulunuyor. Derneğe girdiğimde, daha önce videolardan izlediğim “Flamenko meclisleri”nde gördüğüm mekânlara çok benzeyen bir yere girdiğimi anlıyorum: Tarihi bir binanın giriş katı, tuğla duvarlar, tonozlu, yüksek bir tavan, duvarlarda Flamenko efsanelerinin fotoğrafları, çizilmiş resimleri…
Devamı için tıklayınız.