Hayatları Yeniden Resmetmek

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Elaine Aston

Çeviri: Beril Sarıaltun

Bu yazının orijinali Routledge Yayınları tarafından 1999 yılında basılan Feminist Theatre Practice: A Handbook adlı kitabın 9. bölümünde 159-171 sayfaları arasında “Re-figuring lives” başlığıyla yayınlanmıştır. 

Bu ve bundan sonraki bölümde, oyunlaştırmanın öznesi olarak kadınların hayatlarına odaklanmak istiyorum. Son bölümde, feminist oyunlaştırma sürecinin öznesi olarak kendimizle çalışmayı incelerken burada esas olarak başka kadınların hayatlarına odaklanıyorum: Otobiyografiden ziyade feminist biyografinin olanaklarını araştırıyorum. Bu çalışmanın başlangıcında Alison Oddey’nin gözlemlerini kaydetmiştik: “Kolektif oyunlaştırmada, herhangi bir şeyden yola çıkılabilir” (Oddey 1994: 1). Bu nedenle, bu bölümde oyunlaştırma çalışmalarından hangisini paylaşmam gerektiğini karar vermekte zorlandım. Bununla birlikte bu ve son bölümde kadınların hayatlarına olan ilgim, birçok kadın merkezli çalışmanın yaklaştığı şekildedir: Bbn/liklerin temsili, sosyal ve kültürel kimliklerin inşası ve “hakikat” sorusu. Bu bölümdeki önerilerim, şair Christina Rossetti’nin yaşamına ve edebiyatından hareketle oyunlaştırılmış bir performansın örnek olay olarak incelenmesiyle açıklanmıştır.  

Feminist Biyografi: Teori ve Pratik 

Kadın tiyatrocular olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz biyografileri düşünerek başlamanız, bunların neler olduğunu ve biyografik beğenilerinizi -belki de beyin fırtınası oturumu esnasında- not almanız sizin için yararlı olabilir. Örneğin, özneden etkilendiniz mi? Bu kişi, kendi hayatınızda önemli olan biri mi, yoksa hayran olduğunuz veya olmak istediğiniz biri mi? Biyografiye ait “hakikatin” temeline ulaştınız mı? Biyografide bir yapboz parçası buldunuz mu? Bu, iyi bir hikaye anlatıyor mu?

Üzerinde çalışmak için biyografik konular ararken, bazı kadınların “görünür” olmadığını unutmayın. Bu kitabın başından itibaren kadınların toplumsal, yaratıcı ve teatral tarihlerinin gizlenmesi hakkında yorum yaptık, bu nedenle bir özne bulmak, “görünmeyeni” görünür kılma amacıyla da ilişkili olabilir. Bu, yayınlanmış materyallerden uzaklaşarak mektuplardan, günlüklerden sözlü tarihten ya da kilise kayıtlarından faydalanarak “özneleri” keşfetmek anlamına gelebilir. 

Eğer grup çok çeşitli önerilerde bulunursa üzerine çalışılacak biyografi konusunda ortaklaşmak zor olabilir. Bu nedenle karar vermek için birkaç beyin fırtınası oturumuna ihtiyaç duyulabilir. Bir önceki bölümdeki kısa hikaye örneğinde olduğu gibi, grubunuz neden bu kişiyi (özneyi) seçtiğinizin, onun hangi feminist olasılıkları sağladığının, seçtiğiniz kişiyi pratik olarak nasıl hayal ettiğinizin farkında olmalıdır. Ayrıca, bütün grubun biyografiye feminist bir yaklaşım geliştirmeye dahil edilmesi gerekir. Dramaturgunuz ilgili yayınları araştırmaya davet edilebilir ve bunları ortak çalışmada grubunuzun değerlendirmesine sunabilir.  

Feminist biyografi pratiği için belirli kriterleri keşfetmeyi, hatta böyle bir pratiğin var olup olmadığını dahi sorgulamayı yararlı bulabilirsiniz. Feminist bir yaklaşımla ele alabileceğinizi düşündüğünüz biyografik metin örnekleri, bunu tartışmak için bir yol olabilir. Feminist olduğuna inandığınız biyografi örneklerini paylaştığınızda özellikle biyografinin nasıl işlendiğini düşünün; sizce onu feminist kılan neydi? Grubunuzda gündeme gelen diğer örneklere bakın. Herhangi bir model oluşturabilecek örnekleri bulmaya başladığınızda bunları dramaturgunuzun size sağladığı feminist teori kaynaklarıyla birlikte ele alın.

Oyunlaştırma çalışmalarınıza faydalı olabilecek bir feminist biyografi çalışması Liz Stanley’in The Auto/biographical I [Oto/Biyografik Ben] kitabıdır. Otobiyografilere kıyasla biyografilerdeki göreceli muhafazakârlıktan bahsederken Stanley şöyle demiştir:

Okuyucu feminizmi feminist biyografiler aracılığıyla yeniden inşa ederken, kadına ve/veya feminist temalara olan ilgisinden bağımsız olarak, feminist biyografinin pek çok açıdan geleneksel ve ana akımın iyi örneklerinden ayırt edilemez olduğu, ona meydan okumak yerine türün gerekliliklerini yerine getirdiği sonucuna varacaktır. (Stanley 1992: 248) 

Bununla birlikte, Stanley “geleneksel”e “meydan okuyabilecek” bir biyografi için dört önermesi bulunmaktadır; buna göre bir biyografinin feminist olabilmesi için şunlar gereklidir:

  • Kahramanlaştırmamak
  • Koşullara dayalı bir tablo kurmak
  • Gerçekçilik karşıtlığı
  • Metne işlemiş ideolojik pratikleri ortaya çıkarmak (Stanley 1992: 253)

Stanley’e göre bu dört önerme feminist oto/biyografiler için bir “yöntem” ve “biçim” ortaya koymaktadır. Bu dört unsurun teatral pratik yoluyla feminist biyografi yaratma konusunda bize ne önerebileceğine bakalım:

Kahramanlaştırmamak

Biyografinin konusu söz konusu olduğunda bireyi merkeze almamak, geleneksel olarak “yüce” ve istisnai tek bir figürü öne çıkaran biyografik yazın ile çelişiyor gibi görülebilir (Stanley 1992: 253). Öte yandan, feminist düşünce, örgütlenme ve üretimde sadece bir kişiyi kahramanlaştırmamak oldukça yaygındır. Kahramanlaştırmamayı bir feminist önerme olarak kabul ederseniz, yanıt vermeye başlamanız gereken iki temel konu vardır:

  • Bir grup ya da kadın topluluğunu biyografinin öznesi olarak temsil etmek
  • Yapıbozumcu bir feminist oyun için kahramanlaştırılan bireyi merkeze almak

Dramaturgunuzu, size her iki yaklaşıma dramatik bağlamda örnek olabilecek oyunları getirmesi için gruba çağırabilirsiniz. Örneğin, Sarah Daniels’ın yüzyıl başında Deptford’taki döküntü mezbahalarda çalışan işçi sınıfından kadınları sahnelediği The Gut Girls oyununa (Daniels: 1994) ya da Pam Gems’in biyografik tek kişilik oyunlarına bakabilirsiniz. Gems, Edith Piaf ya da Kraliçe Christina gibi “önemli” figürler hakkında çalışmaktadır. Fakat bu ünlü kadınlara onları yeniden resmederek ve mitleştirilmekten kaçınarak yaklaşmaktadır. (daha fazla öneri için makalenin sonundaki “Kaynaklar” bölümünü inceleyebilirsiniz.)

Aşağıdaki bölüm, kahramanlaştırmanın önüne geçecek yöntemleri araştırabileceğiniz pratik yolları göstermektedir. 

Sıradan Olanı Merkeze Almak

“Olağanüstü” olana dair yargıları “sıradan” biri olarak eleştirmek için hikayenin merkezine sıradan bir kadını alın. Örneğin Daniels, diğer anlatıların önüne geçmek için güçsüz kadınların ağzından monologlar yaratır (s. 109). “Sıradan” bir kadını, kendi hikayesini anlatmak için sahnelediğinizde ne olacağına bakın. Ne söylemek istiyor? Onun hikayeleri nelerdir?

Sınıflararası Karşılaşmalar

Elinizde (üst sınıftan) “önemli” bir kadın figür bulunuyorsa onun karşısına “sıradan” (alt sınıftan) birini çıkarın. Örneğin, öznenizin hayatından bir bölümü ele alın, onun kendi hakkında konuşmasına izin verin ve karşısına çıkardığınız karakterin onu sorgulamasına, onunla tartışmasına izin verin. Aralarındaki diyaloğu doğaçlayın ve kaydedin. İki figür (özne) arasındaki birbirine karşıt eylemleri karşılıklı sahne doğaçlamasıyla bulabilirsiniz. Bu, kadınlar arasındaki sınıfsal ve toplumsal cinsiyet temelli çatışmaları keşfetmek için yararlı olabilir. 

Kayıp Özneler

Öznenizin hayatından bir kesiti doğaçlamayı deneyin, ardından sahneyi o bulunmadan tekrar oynayın. Grubunuzu sahneyi anlatı formunda hem “diğerlerinin” ağzından hem de “kadın öznenin” ağzından oynamaya teşvik edin. Özneniz orada olmadığında, onun sözlerinin nasıl söylendiğine bakın, onun yokluğunda hikayesinin başkaları tarafından nasıl anlatıldığına bakın. Unutmayın, biyografiler daima başkalarının hayatı hakkında birinin oluşturduğu “öyküler”dir.

Ânı Gözlemlemek

Öznenizin hayatından çok “meşhur” bir sahneyi doğaçlamayı deneyin ve öznenizin sahne boyunca duygularını, yorumlarını, tepkilerini anlamak için kritik bir anda eylemi dondurun. Örneğin, Marilyn Monroe, Prenses Diana gibi tarihte birçok “meşhur” kadın bilinmeyen sebeplerle ölmüştür. Halka, biyografiler ve medya aracılığıyla o anın bir temsili sunulur. Ancak siz öznenizin “kendi” sözleriyle ne demek isteyebileceğini bulun. 

Kolektif Özne

Tek bir figür üzerine çalışıyorsanız, o kişiyi birden fazla kişinin oynamasını deneyin: Özneniz, sadece bir kadın tarafından değil, grubun tamamı tarafından temsil edilebilir. Özne ve sanatçı arasında özdeşleşmeye direnmek, sadece “yüce” karakterin merkezde kalmamasının bir örneği olabilir (ayrıntılar için Rosetti çalışmasına bakılabilir, s. 167). 

Koşullara Dayalı Tablo Kurmak 

Feminist biyografinin ikinci unsurunu biraz daha açmak gerekebilir. Stanley bu konuda şunu yazmıştır:

Feminist ve kültürel politik açıdan “bilgi” olarak kabul edilenin içeriğinin dönüştürülmesi gerekir; biyografiyi toplumsallaştırmak özneyi merkezden uzaklaştırır. Bireyci yaklaşım yerine toplumsallığa dayanan bağımsız bir feminist biyografi, metindeki gerçekliğin ve çıkarımların koşullara dayalı olduğuna inanır. Yani, biyografinin, diğer bütün metinlerde olduğu gibi belirli bir bakış açısıyla, sıklıkla kaydeden bir yazarın gözüyle yazıldığını kabul eder. (Stanley 1992:250) 

Tiyatro pratiğimizde, biyografik bir konuyu materyalist bir çerçeveden temsil etmek için “bireysel yerine toplumsal” bir yaklaşım kullanabiliriz. Böyle bir deneyimde odak noktamız, bireysel bir kadının hikayesini anlatmak değil, o bireyin ya da bireylerin toplamının bulunduğu toplumsal ve materyal koşulları anlatmaktır. 

Bireyci değil, toplumsal bir yaklaşımla çalışmak için, sahnelenecek kadın ya da kadınların hayatlarını ve onları etkileyen somut koşulları araştırmaya dahil etmeniz ve materyalist-feminist yaklaşımla incelemeniz gerekir. Aşağıdaki bölümler bunu nasıl yapabileceğinize dair bazı pratik öneriler içermektedir.

Kendine Ait Bir Oda 

Biyografideki öznenizin yaşadığı mekanları araştırın. Mekanların, evlerin ya da odaların fotoğraflarını inceleyebilir ve bu mekanların toplumsal “metnini” okuyarak başlayabilirsiniz. Öznenizin Virginia Woolf’un bahsettiği gibi yazmak, üretmek ve yaşamak için kendine ait bir odası var mıydı? Yoksa odasını çocukları, kız kardeşleri, annesi ya da kadın hizmetçilerle mi paylaşıyordu? Toplumsal olarak belirli bir mekanın hakimi miydi yoksa acizi mi? Anlattığınız kişinin yaşadığı ortamı doğaçlayın. Bu sadece ona ait bir alan mıydı? Buraya kimin erişimi vardı? Kapıyı kilitleyebiliyor muydu? Burada kendini nasıl hissediyordu ya da nasıl hissetmek isterdi? 

Günlük Ritüeller

Öznenizin günlük ev içi ritüellerinin neler olmuş olabileceğini öğrenmek için toplumsal araştırma yapın. Ev içi ritüellerin neler olabileceğine dair bir his geliştirmek için eylemleri bir koreografiyle, fiziksel bir düzen içerisinde sürekli olarak tekrar ederek oynayın. Bu tür bir çalışma, sıkıcı, günlük rutinde geçen biyografinin özel bir anının sahnelenmesi için bir hareket “korosu” geliştirilmesi için bir temel oluşturabilir. Ayrıca sesleri ve bazı kritik kelimeleri de hareket kalıplarına dahil edebilirsiniz.

Aile Portreleri

Öznenizin ailesinin ve arkadaşlarının fotoğraflarını bulun. Fotoğrafları siz sahneleyin, ilişkilerin ve mevkilerin toplumsal durumunu inceleyin. Öznenizi sahnelediğiniz fotoğraf içerisinde hareket ettirmeyi deneyin. Bunun, onun “imgesini” nasıl şekillendirdiğini bulun. Yanında durabileceği, yakın olabileceği veya yanında olmaya dayanamadığı için uzaklaşması gereken insanlar var mı? Bu keşif çalışmalarında, bu portrelerin ait oldukları geniş toplumsal bağlamda nereye oturduklarına ve bu durumun ilişkilere ve sosyal konuma olan etkilerine dair daha fazla düşünmeye çalışın. 

Paralel Metinler, Paralel Hayatlar 

Öznenizin hayatında, kadınları etkileyen toplumsal koşulları incelerken oyunlaştırma yaptığınız biyografiye benzerlik oluşturabilecek metinleri araştırın (ya da dramaturgunuzdan araştırmasını isteyin). Biyografik bir anı bireyci bir yaklaşımla doğaçlıyor olabilirsiniz, ancak bunu toplumcu eleştiri sayesinde yaratıcı bir şekilde karşılaştırabilirsiniz. Örneğin, doğum yapmanın kadınlar için tehlike arz ettiği zamanlarda yaşayan bir kişi üzerine çalıştığınızı hayal edin. Belki özneniz, zorlu fakat başarıyla sonuçlanan doğum hikayesini anlatır; bunu kadınlar için doğum yapma koşullarının detaylandırıldığı toplumsal anlatılarla kesebilir ya da böyle bir anlatıya karşıtlık oluşturabilirsiniz.

Gerçekçilik Karşıtlığı

Gerçekçilik karşıtlığı kronolojiyi ve doğrusallığı bozar. Gerçekçilik karşıtlığı okuyucunun gerçekliğiyle oynar, kolektif anlamda okuyucunun tutunduğu zeminin altından çekilebilecek ne varsa onu yerinden oynatır. Sadece şu konuda emin olabiliriz: İnsanların hayatları basit değildir. (Stanley 1992:252–3) 

Şimdiye kadar konu hakkında kitap boyunca detaylı incelemeler yapıldığı için modern feminist tiyatro pratiğimizin gerçekçilik karşıtı itkisine uzun uzadıya girmeyeceğim. Feminist bir biyografiyi sahnelemek için okuyucuyu bu üçüncü unsura inandırmaya gerek görmüyorum. (diğer bir taraftan grubunuzda bu bir tartışma konusu olabilir.) Eğer materyalist pratikle çalışıyorsanız, örneğin yukarıda “koşullara dayalı bir tablo kurmak” bölümündeki çalışma yöntemleri sizi doğrusal, kronolojik anlamda gerçekçi yaklaşımdan uzaklaştırabilir. Bunu, “gerçekçilik karşıtı” biyografik bir yapı, hatta daha ziyade “yapı-dışı” yaratım olanaklarıyla derinleştirmek istiyorum. 

Motifleri Birleştirmek

Biyografiye dair bir kronoloji kurmaktansa öznenizin yaşamını motifleri olan bir yorgan gibi düşünün; geri dönüştürülmüş parçaların bir araya getirilmesiyle değişik renk ve dokulardan oluşan bir yamalı yorgan. Susan Glaspell’in yaşamı ve yazını üzerine tasarladığımız oyunlaştırma çalışmasında yapı üzerine çalışırken bunun yararlı bir imge olduğunu gördük. Çalışmayı sergilemeye yaklaşana kadar oluşturduğumuz “yama”ların oyunda nasıl “örüleceğini” tam olarak bilmiyorduk. Gerçekçilik karşıtı yaklaşımımızda “dikişleri” de gizlemeye çalışmıyorduk.

Kolektif oyunlaştırma yöntemiyle çalışıyorsanız (Glaspell projesinde olduğu gibi) yaşam öyküsünün belli bölümlerinden ayrı ayrı “yamalar” oluşturma sorumluluğunu grup içinde paylaşabilirsiniz. Bunların nasıl bir araya getirilebileceğine dair seçenekler üzerine daha  sonra çalışabilirsiniz. Çalışmayı sergileyecekseniz, ilerleyen aşamalarda grubunuzun bu desenlerden oluşacak gösterimi yapılacak “nihai yorganı” dikmesi/yönetmesi için bir kadını görevlendirmesi faydalı olabilir. 

Kimin Hatıraları? 

Biyografik “hakikatte” yaşamın karmaşıklığı dışında emin olabileceğimiz çok az şey vardır. Yaşam öyküsünü anlattığınız kişiye dair farklı anlatıları ve temsilleri incelemeye zaman ayırın. Önemli bir anıyı çeşitli şekillerde inceleyip bunu bulduğunuz farklı hikayelere göre çarpıcı kılacak şekilde (tekrar tekrar) sahneleyin. (Bu anıya sizin hayal ettiklerinizi de bir katman olarak eklemek isteyebilirsiniz.) Oyunlaştırmada bütün hikayelere tarafsız şekilde yaklaşın; birinin diğerinden daha güvenilir ya da daha “gerçek” görünmesini engelleyin. Bunu doğrusal bir oyun modeli kurmanın veya öznenizi “düzeltmenin” önüne geçecek, sahnelerde tekrarlanan ve işlenen bir koro veya motif olarak ele alın.

Metne İşlemiş İdeolojik Pratikleri Ortaya Çıkarmak

“Metne işlemiş” kelimelerle birebir çalışmak, biyografik metinlerin belirli bir özneyi “düzeltmek” için kullanmış olabileceği yöntemleri ortaya çıkarmaya yarar.  Burada özneyi “bozmak” adına paylaşılan teorik ve pratik öneriler, öznenin temsil edildiği belirli bir biyografik “senaryo”ya karşı çıkmak, onu reddetmek ya da yeniden yaratmak anlamına gelir; feminist biyografik tiyatro pratiğimiz bizim dikkatimizi resmi ve ideolojik metin yazımlarına çeker.

“Metinlerarası” Deneyimler 

Sahnede, biyografik malzemelerden ve hayal gücümüzden beslenen çeşitli metinlerle oynamakta özgürüz, bunları izleyicilerimize sunuyoruz. Bir tür “metni” diğeriyle yan yana koyduğumuzda, metinlerdeki ideolojik pratikleri “görme” veya gösterme imkanı yaratırız. Örneğin bir yazarın yaşam öyküsü söz konusu olduğunda, etkin bir metinler-arası deneyim örneği yazarın kurmacasıyla yazarın hayatı üzerine yazılan “kurmacayı” harmanlamak olabilir. 

Feminist Eleştiri

Bütün biyografik malzemenin arasında “gezen” ve “özne”yi bulmaya çalışan, feminist eleştirmen rolünü oynayacak bir karakter yaratmak oyunsu bir atölye çalışması aracı olabilir. (Ya da oyunlaştırma sürecinde oyun kurma modelleri arasında bir seçenek olabilir.) Feminist bir eleştirmen işlevi gören bu karakter, açık ve bağlamsal bir bakış açısı sunabilir. Bu karakter öznenizin yazılı metinlerdeki temsillerini sorgulamak ve onları çözümlemek için konumlandırılmıştır. 

Rossetti’nin Portreleri

Bu bölümde özetlediğim teorik ve pratik önerileri daha anlaşılır kılmak için Stanley’nin dört önermesini hatırlayıp bir çalışma örneği olarak şair Christina Rossetti’nin yaşamı ve yazını üzerine yaptığımız oyunlaştırma çalışmasından bahsedeceğim. Bu projede, Rosetti’nin kendi yazılarına, hayatına dair biyografik alıntılar içeren çeşitli metin ve görsel kaynaklara üzerine ve Ön-Rafaellocu sanatla olan ilişkisine baktık. Çalışmaya katılan altı kadın bedenleriyle anlatı oluşturma becerilerini kullanarak oyunlaştırma çalışmasına icracı olarak katılırken yazılı kaynakları bulma, performansa yönelik düzenleme ve senaryolaştırma görevlerini üstlenmek ana dramaturg olarak bana düştü. Bu tür bir feminist biyografik tiyatro projesinde benzer şekilde çalışırsanız, kaynak materyale hakim olabilmek için bir -mümkünse iki- kadının dramaturg görevini üstlenmesini öneririm.

Rossetti projesindeki temel amacımız Christina Rossetti figürünü yeniden temsil etmek, kendi anlatısında özne konumuna gelebileceği bir şekilde yeniden yeniden canlandırmaktı. Bu, (kurmaca) aile ve arkadaş anlatılarında, çağdaş ve modern dönem eleştirilerinde “kemikleşmiş” kadın şair kimliğini ve temsilini bozmak anlamına geliyordu. Bizi “yüce” şaire duygusal yaklaşma riskinden uzaklaştıracak ve on dokuzuncu yüzyılda yazan bir kadının toplumsal ve kültürel koşullarını incelememizi sağlayacak feminist-materyalist bir yaklaşımı kabul ettik. 

Rossetti’nin kolektif bir özne olarak temsil edilmesine karar verdik. Projede çalışan altı kadının tamamı Rossetti figürünün bir parçası olacaktı. Dramatik terimlerle, doğrusal bir anlatı yapısını kurmaya yönelik eğilimleri bozmaya karar verdik. Doğumdan ölüme kadar biyografik bir hikaye anlatılmasına karşı çıkacaktık. Doğrusal, nedensellik ilkesiyle sıralanan sahneler yerine, malzemenin portrelerin farklı episodları halinde sıralanmasına karar verdik. Bu, bizim Rossetti’nin Portreleri ismini kullanmamızı sağladı. Beklentimiz bunun yazarlık konusunda belirsizliğin altını çizmesiydi. Kimin portreleriydi bunlar? Christina kim tarafından kime sahneleniyordu? Portre fikri, Ön-Rafaellocu resimleri özellikle de Christina’nın abisi Dante Gabriel Rossetti’ninkileri ve Ön-Rafaellocu resmin kadın imgesini araştırırken ortaya çıktı. Sanat tarihçisi Jan Marsh’ın belirttiği gibi: “Ön-Rafaellocu sanat yaklaşımını ortaya koyacak bir resim varsa o da salınmış kabarık saçları ve iri parlak gözleriyle tuvalden anlamlı bir şekilde bakan bir kadının yüzüdür” (Marsh 1985:1).

Rossetti’nin toplumsal ve kültürel olarak baskılanması üzerine çalışmamıza yardımcı olan iki atölye  tekniği mevcuttu: Oyun (game) kullanımı ve karşıtlarla oynama. Başlangıçta, oyun kullanımı konsantrasyon ve ısınma egzersizlerinin bir uzantısı gibi görünüyordu. Fakat sonrasında, yavaş yavaş Rossetti’nin rekabetçi yanını keşfetmeye yaramıştı; iddialara göre kendisi hayatını baskılamak ve kontrol etmek için harcamıştı. Grubun belli bir kişinin kazanmasını önleyecek şekilde kurduğu oyunlar sayesinde hayal kırıklığı ve öfke duyguları üzerine çalıştık. Bu keşif sayesinde, toplumsal cinsiyet temelli baskıcı toplumsal koşullanmanın yarattığı sorunları içeren bölümler doğaçlayabildik. Bu oyunların bir kısmı atölye çalışmasından oyunlaştırılan sahnelere taşındı. Örneğin, şiddetli bir müzikli sandalye oyunu Christina’nın “sandalye”ye daha önce ulaşmak istese bile abisi Dante Gabriel karşısında asla kazanamayacağını gösteren bir ânı temsil ediyordu.  

“Usturuplu”, Viktoryen bir “hanımefendi” imajı ile uyuşmayan tutkulu ve kontrol edilemeyen duyguları bastırma ihtiyacı, karşıtlıklar üzerine çalışmak için bir itici güç sağladı. Bu aynı zamanda özneyi ve temsiliyetini “düzeltmeyi” ve “bozmayı” keşfetmeye yarıyordu. Yaratma, yazma ve toplumsal cinsiyet rollerine dayalı koşullanma arasındaki çelişkiler, çatışan jestleri keşfetmek için fiziksel olarak çalışıldı. Mesela ikili çalışmada kontrollü bedene karşı tutkulu beden gibi çatışan jest kalıplarının yarattığı karşıtlıklar keşfedildi. Örneğin performansta, (Rossetti’nin ergenlikteki bir anısından yola çıkarak) Rossetti’nin kollarını bir makasla keserek kendine zarar veren bir görüntü oluşturmak için bu çalışma kullanıldı. 

Rossetti’yi bir tür modern feminist eleştirmenine çevirdik: Yazılı metinlerde (yanlış) temsil edilişine bakıp sorgulayabilmesi için onu “hayata” geri getirdik. Gittikçe hoşnutsuz bir hale gelen Rossetti, hakkında neler yazıldığını görmek için şiir antolojileri arasında gezdi ya da onun ölümünün ardından yazılanları gördükçe giderek daha fazla öfkeye kapıldı. Portrelerin tamamı, tek bir “hakikat”e ulaşmadan toplumsal gerçeklik bağlamıyla biyografik “gerçekleri” sorguladı.

“Kızkardeşlik” adlı Beşinci Portre, Christina Rossetti ve sonrasında Dante Gabriel Rossetti’yle evlenen ressam Elizabeth Siddal arasında geçen bir görüşme üzerineydi. Biyografiler görünüşte çok nadiren karşılaşan bu iki kadın arasındaki düşmanlıklardan bahsederken hazırladığımız portre iki kadın arasındaki “mesafenin” kademeli olarak aşıldığı hayali, sorgulayacı bir sahne olarak tasarlandı. Bunu keşfetmenin yolu Rossetti’nin sanatçının modeli üzerine mitleri araştırmasıydı. Lizzie Sidal bir sanatçı olarak değil, daha çok sanatçının modeli olarak hatırlanmaktaydı. Bu sayede, iki kadın da portrenin öznesi oldu; tarihsel olarak toplumsal ve kültürel baskı altındaki bir dönemde yaratıcı bir hayat için çabalayan iki kadının biyografik bir ânı resmedilmişti. “Hayal” ile “gerçek” arasındaki oyun, sözlü ve görsel kayıtların birleştirilmesiyle canlandırılmıştır. Örneğin, portrenin açılışı Millais’ın Ophelia tablosunun yansıtılmasının karşıt bir “tablo”  kuran bir diyalogun girmesiyle başlar:

Christina: Bir resmin oldu.

Lizzie: Benim resmim! Kim benim resimlerimi hatırlar ki?! Ben şurada, zatürreden ölmek üzere olan küvetteki Ophelia’yım.

Christina: Çok mu soğuktu? 

Lizzie: Kandiller söndüğünde, soğuktan yarı ölü hâle gelene kadar o şerefsiz Millais beni fark etmemişti.

Portre, iki kadının temas ettiği noktaları ortaya çıkarıyordu: Yaratıcı bir yaşam sürdürme mücadeleleri; hastalıklarının yaratıcılıklarına engel olan karşı bir argüman olarak kullanılması; Dante Gabriel’in otoriter ve tehditkâr (bir erkek olarak) varlığı.

Stanley önerdiği dört unsurun “katılımcı bir okumayı teşvik ettiği” sonucuna varıyordu. (Stanley 1992: 255). Benzer şekilde, Rossetti projesinde kimseyi odağa almadan, portreleri metinler-arası “işlemek” ya da bir araya getirmek izleyicileri Rossetti’yi feminist perspektifle yeniden resmetmelerine yarıyordu. Seyirci sadece bakmaya değil, dikkatle bakmaya çağırıyordu.

Referanslar

Daniels, S. (1994) Plays 2: The Cut Girls, Beside Herself, Head-Rot Holiday and The Madness of Esme and Shaz, London: Methuen, 1994.

Marsh, J. (1985) Pre-Raphaelite Sisterhood, London: Quartet.

Oddey, A. (1994) Devising Theatre: A Practical and Theoretical Handbook, London and New York: Routledge.

Stanley, L. (1992) The Auto/biographical I, Manchester: Manchester University Press.

Kaynaklar 

Oyun yazarı Pam Gems Marlene Dietrich’ten ve Stanley Spence’a pek çok kişi hakkında çok fazla biyografik oyun yazdı. Tarihteki “önemli” kişileri mitleştirmeden ele alan oyunları için Pam Gems’in Piaf in Three Plays [Piaf Üzerine Üç Oyun] (Harmondsworth: Penguin, 1985) ya da Queen Christina [Kraliçe Christina] (London: Methuen, 1986) oyunlarına bakabilirsiniz. 

Çağdaş kadın oyun yazarlarının biyografik figürlerin sahne uyarlamaları arasında şunlar bulunmaktadır: Edna O’Brien’ın Virginia Wolf’un biyografisi üzerine uyarlaması, Virginia (London: Hogarth, 1981);  Anna Furse’ün Jean-Martin Charcot’nun hastası, Augustine’i sahnelediği Augustine (Amsterdam: Harwood, 1997), Liz Lochhead’in Mary Shelley için yaptığı uyarlama Blood and Ice [Kan ve Buz] (M. Wandor (editor) Plays by Women: Four (London: Methuen, 1985)), ayrıca yine Liz Lochhed’in İskoçya Kraliçesi Mary ve Kraliçe I. Elizabeth’i resmettiği Mary Queen of Scots Got Her Head Chopped Off [İskoçya Kraliçesi Mary’nin Kafası Kesildi] (Harmondsworth: Penguin, 1987). 

Ayrıca, Sylvia Plath ve annesi Aurelia arasında biyografik bir düet resmeden Rose Leiman Goldemberg Letters Home [Yuvaya Mektuplar] eserini Sylvia’nın mektuplarını bir kaynak olarak kullanarak yazmıştır. (M. Wandor (editor) Plays by Women: Four (London: Methuen, 1985)) Tierl Thompson ve Libby Mason’ın Dear Girl [Sevgili Kız] eseri -Ruth Slate, Eva Slawson, Minna Simmons ve Françoise Lafitte isimli- 20. yüzyılın erken dönemlerinde yaşayan dört “sıradan” kadının günlüklerinden yola çıkılarak hazırlanmış kadın merkezli bir oyundur. (Sheffield: Sheffield Academic Press, 1991) 

Julie Wilkinson’ın iki kişilik tiyatro oyunu, Mrs. Beeton’s History of the World [Bayan Beeton’ın Dünya Tarihi], Isabella Beeton biyografisinde metresiyle ilgili olayları açıklamak için hizmetçisi Caroline adında bir hayali figürü kullanıyor. (Contemporary Theatre Review, 1997, vol. 6, no. 3) Ayrıca Foursight Theatre’ın kolektif oyunlaştırmayla hazırladığı Bloody Mary and the Virgin Queen [Kanlı Mary ve Bakire Kraliçe] oyunu Kraliçe I. Elizabeth ve kız kardeşi Mary Tudor’un yaşamını bir komedi olarak ele alır. Foursight özellikle kadın biyografilerini oyunlaştırma ve ele almada ustalaşmıştır. 

Kadın yazarların uyarlamaları üzerine Anita Plath Helle’in makalesi: “Re-presenting women writers on stage: a retrospective to the present” [Kadın yazarları sahnelemek: günümüzden bir retrospektif] (Ann Arbor: University of Michigan Press, 1989), s. 195–208. 

Stanley’nin (1992) feminist oto/biyografi üzerine daha detaylı araştırma için kapsamlı bir kaynakçası bulunmaktadır.

Paylaş.

Yanıtla