Rüyaların Maddesinden: Bilge Alkor’un Shakespeare’i

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Oğulcan Yiğit Özdemir’in unlimitedrag.com‘da yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Sanıyorum konu Shakespeare olduğunda, söylenmemiş bir cümleye rastlamak zor olacaktır. Bilimkurgu yazarı Nabokov 1969’da Time dergisine verdiği mülakatta Shakespeare’in “şiirsel dokusunun dünyanın şimdiye dek gördüğü en güçlüsü” olduğunu ifade eder. Hayranlığını gizleyemeyenler çoktur; Joyce’un kahramanları Dublin’de bir barda aralarında atışır ve sohbet ederken Shakespeare’in de adı dile gelir, kitap boyunca İngiliz şairden sık sık bahsedildiğine tanık oluruz. Edebiyat eleştirmeni Harold Bloom’a soracak olursak, bütün Batı Kanonu aynı resim sanatının dönüp dolaşıp Rönesans’tan bahsetmesi gibi Shakespeare’in dizelerinin dibinde oynar, ayaklarına dolanır. Kapıştığı ve örnek aldığı sürekli odur.

Hakkında bunca şey söylenmiş bir “yazar-ı azam”ın iki oyunundan hareketle resimler boyayan Bilge Alkor’un girişimindeki cesaretin kendisi, sanıyorum onun bu metinlerle kurduğu yaşamsal bağdan neşet ediyor. Kendi yaşamıyla Shakespeare’in oyunları arasında attığı yatay, dikey ve çapraz dikişler onu sürekli bu metnin yarattığı karakterler aracılığıyla düşünmeye, hayatı algılamaya ve algı kapılarını bu yönden zorlamaya itiyor. Sıkı bir Shakespeare okuru olmanın yanı sıra, onun metinlerini yaşamına katık etmiş bir imgelemin dönüp dolaşıp hangi renklere, hangi biçemlere dolaştığını kendi nezdinde açıklayan bir ressam, Bilge Alkor.

Devamı için tıklayınız.

Paylaş.

Yanıtla