[Vecdi Sayar’ın BirGün‘de yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Tiyatromuzun ve sinemamızın büyük yıldızları… Afife Jale ile Cahide Sonku’nun trajik öyküleri Osman Balcıgil’in romanlarına konu olurken, Bedia Muvahhit sahneye çıkışının 100. yıldönümünde anılıyor.
Sanat dünyası acımasızdır, vefasızdır. Yalnızca bizde değil dünyanın başka köşelerinde de böyle… Belki de sanat değil, hayatın kendisidir acımasız olan. Tiyatronun ve sinemanın nice büyük yıldızı hayatlarının son yıllarını yalnızlık -ve çoğu kez yoksulluk- içinde geçirdi. Bu hayatlar üstüne nice kitap yazıldı, nice film çevrildi. Bu yıldızları hayata bağlayan en önemli şey, ortak tutkuları sanatlarıydı. Pek çoğu -kimi zaman toplumsal, siyasal koşullar ama genellikle ilerleyen yaşları nedeniyle- sanatlarını icra edemediklerinde yaşama sevinçlerini yitirip, toplumdan uzaklaştılar.
Aralarında daha şanslı olanlar da oldu. Tutkularını, zaaflarını dizginlemesini bilen, gününü yaşamakla yetinmeyip, geleceğe yatırım yapanlar, kumara, uyuşturucuya ya da alkole teslim olmayanlar… Bugün sözünü edeceğim üç büyük oyuncudan ikisi bunu başaramamıştı. Biri ise, duyguları kadar aklını da kullandığından mıdır, yoksa şansı yaver gittiğinden mi bilinmez bu tuzaklara düşmemiş, son günlerinde de dimdik ayakta kalmayı başarmıştı. Onun öyküsüyle başlayalım.
Devamı için tıklayınız.