[Öznur Oğraş Çolak’ın Cumhuriyet’te yayımlanan ve Ayşegül İşsever ile gerçekleştirdiği söyleşinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
İBB Şehir Tiyatroları’nın genel sanat yönetmeni Ayşegül İşsever ile yeni mevsimi konuştuk. İşsever, ‘Sanat bir kuşa benzer, özgür bırakılmalı!’ dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yeni mevsimde yeni oyunlarıyla adından söz ettiriyor. Şehir Tiyatroları’nın genel sanat yönetmeni Ayşegül İşsever, klasik oyunlara önem veriyor. Tiyatronum geçmişten gelen geleneklerine sahip çıkan İşsever, tiyatronun gelenekten gelen ilk kadın sanat yönetmeni.
İşsever ile sezonun yenileri üzerine sohbet ettik.
- Yeni oyununuz Tolstoy’un “Savaş ve Barış”ı büyük bir prodüksiyon ve uzun bir oyun. Sahnelenme sürecini bizimle paylaşır mısınız?
Savaş ve Barış’ta da biz iki sene önce, Aleksandar Popovski ile görüşmüştük, Aleksandar “Benim Hollanda’da işlerim var. Sizin istediğiniz tarihte gelemem” demişti. İki sene sonrasına yani 2023’ün haziran ayına randevu vermişti. Bu zaman zarfında Zoom toplantıları yaptık, bazı şeylere karar verdik ve bir araya geldiğimizde genç oyuncu ihtiyacımız için seçme yaptık. Herkes “10 kişi için seçme mi yapılır” dedi. Hakikaten de bir izdiham oldu, 450-500 kişi geldi. Belli kriterlerle 350’ye indirip, iki buçuk günde seçme yaptık. Aleksandar’da yapamam demedi. Böylece şehir tiyatrosu ailesine, yeni, on tane genç arkadaşımız katıldı. Yani bu yazı çok çalışarak geçirmek zorunda kaldık.
Yazın haziranda normal sezonu kapatınca, hemen akabinde “Bu memleket bizim” projesi de başlamıştı.
İKİ YILLIK REPERTUVAR
- İlk defa bir ödenekli tiyatro iki senelik programı önceden açıkladı.
Doğru, bu repertuvarın, bu sene baktık ki yüzde 75’ini tamamlamışız. Geriye kalanlar da tamamlanmak üzere! Yeni bir repertuvar da yapma aşamasındayız, o da başka bir keyif!
Geçen sene, iki senelik repertuarı, sezon açılışında “İstanbul Klasiklerle Buluşuyor” mottosuyla açtık. Ve hedef kitlesi olarak da gençleri koyduk. Şimdi en son “Savaş ve Barış” kaldı onu da halettik, bir Türk klasiği “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” ki ondan da özür diledim, aslında geçen sene halledilmiş olması gerekiyordu. Fakat çok çeşitli sıkıntılar oldu, hiç akla gelmeyen sıkıntılar, sağlık sorunları, deprem falan derken kaldı. Demet Taner’den bu yüzden özür diledim, çünkü Şehir Tiyatrosu’nu bağlıyor bu!
Geçen sene güzel bir sezon geçirdik, başarılı bir sezon, Afife de 25 dalda adaylığımız vardı, 4 tanesini aldık. Fakat bu şehir tiyatrosu olarak, bir aile olarak, ekip olarak bir arada durmayı becere bildiğimiz için alınan bir başarıdır. Yani bir genel sanat yönetmeni, istediği kadar vizyonu olsun, yazarsınız alt alta bütün oyunları ben bu oyunları istiyorum dersiniz ama öyle ben istiyorum deyince olmuyor, ekibiniz olması gerekiyor, size inanan, size güvenen, arkanızda duran, şehir tiyatrosu zaten kendi kendine, başlı başına özel bir yerdir. Bütün her şey bir araya geldiği zaman ekip de iyiyse, oyuncularınız, şehir tiyatrosu bir aile olarak her şeye sahip çıkınca bu başarı geldi. Ve keyfini de sürdük. Önümüzdeki sene de devam edecek, bu sene de devam ediyor.
Devamı için tıklayınız.