Hem Hiçbir Şey Hem De Her Şey

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Deniz Ülkütekin’in Cumhuriyet’te yayımlanan ve Erdem Şenocak’la gerçekleştirdiği söyleşinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Erdem Şenocak’a “Öteki”deki karakteri Burak Çıplak’ın “öteki” Burak’tan neyinin eksik olduğunu sorduk.

Son günlerde en çok dikkat çeken oyunlardan birisi “Öteki”. “Kurak Günler ile geçen yıl beyazperdeye damga vuran yönetmen Emin Alper’in ilk tiyatro yönetmenliği deneyiminde Burak Çıplak adlı karakterin iki farklı izdüşümünden birisi Erdem Şenocak. Son yıllarda sanatsal yaklaşımı ve oyunculuk başarısıyla dikkat çeken pek çok yapımda yer alan başarılı oyuncu ile 29 Şubat’ta Maximum UNIQ’te sahnelenecek “Öteki”yi ve Şenocak’ın kendine özgü oyunculuk yöntemlerini konuştuk.

* Dostoyevski’nin novellası üzerine inşa edilse de Burak Çıplak birçok açıdan da kendine özgü bir karakter. Seyirciyi zaman zaman güldürüyor, gerçekler karşısındaki acizliğiyle olaylara bakışındaki nahiflik çatışıyor, tüm bunları yaparken toplumsal anlamda yozlaşmaya da güzel bir yansıtıcı oluyor. Tüm bu özgünlük, sizin karaktere kattıklarınız olmadan gerçekleşmezdi diye düşünüyorum.

Emin’in (Alper) uyarlamasının Dostoyevski’nin novellasının ruhunu iyi yansıttığını düşünüyorum. Oyunu ilk okuduğumda Burak Çıplak bize her ne kadar günümüz Türkiyesi’nden seslense de Dostoyevski’nin sesi hiç kaybolmamıştı derinden bir Dostoyevski, hatta bir Gogol tınısı duyuluyordu. Bu, Dostoyevski’nin çağları aşan dehasının yanı sıra onu iyi bir şekilde anlayıp uyarlayan Emin’in kaleminin sayesinde tabii ki. Öyle ki oyunda novelladan uyarlandığına emin olduğum bir tiradın Emin tarafından sıfırdan yazılmış olduğunu novellayı tekrar okuduğumda fark ettim. Oyuncuların katkısına gelince her oyuncu oyun metnini sahneye uyarlayan bir tür uyarlamacı bence. Biz de Emin’in Dostoyevski’yi özümseyip yeniden yazdığı gibi Emin’in metnini kavrayıp yeniden yazmalıydık. Eğer bahsettiğiniz gibi bir katkım olduysa Dostoyevski’nin birçok öyküsünde, romanında benzerlerini gördüğümüz “yeraltı” karakterine olan özel ilgim sayesinde olabilir. Kendini aynı anda arşın tepesinde ve yerin dibinde gören bu karakter türü hem bir okuyucu hem de bir oyuncu olarak ilgimi çekiyor. Büyüklenmeden aşağılanmaya saniyenin onda birinde geçen Burak Çıplak, şifrelerini çözdüğünüzde ve yalanlarına kanmadığınızda oyuncu için çok oyuncaklı bir role dönüşüyor. Bir şansım da bu karakteri Cem’le (Yiğit Üzümoğlu) birlikte canlandırmam. Provalarda karaktere dair bulduğumuz şeyleri birbirimize pasladık, birbirimizi izleyip çokça yönlendirdik ama bunlara ek olarak bence seyirci ikimizi de aynı rolde izleyerek karakterin birimizin belki de erişemeyeceği bir yönünü diğerimiz sayesinde görme şansına sahip oluyor.??* Burak Çıplak’ın bir toplumun yarattığı krizlerin sonucunda yaşadıkları var bir de içsel buhranlarının getirdiği kırılmalar… Burada metin bize hem karakterin içsel yolculuğuna hem de toplum içinde resmettiği çürümeye odaklanmamız için alan açıyor. Sizce Burak Çıplak’ın sorunlarının nedenlerini içeride mi aramak lazım yoksa dışarıda mı?

Devamı için tıklayınız.

Cumhuriyet

Paylaş.

Yanıtla