[Rojda Ferda Yılmazoğlu’nun Evrensel’de yayımlanan haberini okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Gaziantep’te Gece Tiyatro ve Nar Sanat Derneği ortaklığıyla, 10 Mayıs 2025’te prömiyerini yapan “Tanıklı Gece” oyunu 4 Ekim’de yeniden sahnelendi. Seyfullah Özalp’in yönetmenliğinde hazırlanan oyun, farklı metinlerden alınan tiratlarla örülü yapısı ve hafıza-tanıklık temalarıyla dikkat çekiyor. Yönetmen Seyfullah Özalp, Nar Sanat Derneği Başkan Yardımcısı Mustafa Çirkin ve Oyunun Oyuncuları Zehra Çetinkaya, Ferdal Kurt ve Tuğba Aşık ile oyunu konuştuk.
Tanıklı Gece’nin çıkış noktası neydi? Bu hikayeyi sahneye taşımaya sizi ne motive etti?
Seyfullah Özalp: Tanıklık, yalnızca bireysel değil toplumsal hafızamızın da anahtar kavramlarından biri. Unutulmuş ya da unutturulmuş olaylara, seslere, yüzlere sahnede yeniden tanıklık etme ihtiyacı hissettim. Beni motive eden de bu ihtiyacın kendisiydi. Farklı dönemlerden, farklı coğrafyalardan metinler kullandık. Ama asıl kaynağımız kolektif hafızanın kendisi oldu. Yazılı olanla sözlü olanı, bireysel hikayelerle toplumsal olanı bir araya getirmeye çalıştık. Memleketim Gaziantep’te Gece Tiyatro’yu kurunca da uygun kadro oluşur oluşmaz Tanıklı Gece’yi yeniden oynama isteğimi bastıramadım. Bugün bakınca iyi ki bu isteği bastırmamışım çünkü yeni kurulmuş bir yerel tiyatro olarak Gaziantep’teki kültür sanat ikliminde oyun bana göre iyi ses getirdi ve bize bundan sonrası için de organik bir seyirci topluluğu yarattı. Tanıklı Gece’nin kısa öyküsü böyle. Ben yazarı ve yönetmeni olarak Tanıklı Gece’den razıyım.
‘Oyuncular ve yönetmenler birbirinden öğreniyor’
Prova süreci nasıl geçti? Çalışmalarınızı nerede sürdürdünüz?
Provalarımızı Nar Sanat Derneğinin bahçesinde yapıyoruz. Havalar iyiyken açık havada, kış geldiğinde ise ‘baraka’ dediğimiz yerde çıtır çıtır yanan sobaların sıcaklığında prova yapıyoruz. Böyle bir ortamda prova yapmanın dezavantajları elbette var, ama birçok kırmızı halılı salondan iyidir benim için. Bu biraz da mekanla kurduğunuz bağa dayalı. Nar Sanat’ın dernek olarak bize desteğini ömrüm boyunca unutamam.
Oyuncularla birlikte kolektif üretim pratikleri geliştirdiniz mi?
Tiyatro, öğrenmenin asla tamamlanmadığı bir sanat dalıdır. 40 yıl da bu işi yapsanız öğrenecekleriniz bitmez, aksine çığ gibi büyür önünüzde. Bu anlamda oyuncularla ortak üretim pratiklerimiz elbette oluyor. Bildiklerimi onlara aktarırken eve döndüğümde onlardan birçok şey öğrenmiş oluyorum. Oyuncu arkadaşlarım oyunla ilgili, rejiyle ilgili, dekor, kostümle ilgili aklınıza ne gelirse fikirlerini bana söylemekten çekinmezler.
‘Ödemeniz gereken faturalar varken oyun yazamazsınız’
Bir tiyatrocu olarak günümüzün ekonomik koşulları sizi nasıl etkiliyor?
Ekonomik koşullar gerçekten bizi en çok zorlayan şey. Yeri gelir günümüzün 20 saatini tiyatroyla geçiririz ama takdir edersiniz ki herkes geçinmek zorunda. Verilen emeğin karşılığını alamadığımız, eksik aldığımız hatta zarar ettiğimiz çok iş oldu. Bu zor haller elbette üretimimizi de etkiliyor. Yani mesela faturalarınız birikmişken aklınıza yeni bir oyun fikri gelemez, çünkü zihin sürekli faturaları düşünmektedir. Yerel yönetimlerin de bu noktada sorumsuz davrandıklarını düşünüyorum. Gaziantep’te en zor konulardan biri salona erişimdir. Eriştiğinizde de yüksek kira bedelleri sizi karşılar.
Seyirciyle nasıl bir ilişki kurmayı hedefliyorsunuz?
Gece Tiyatro olarak bir tarz yaratma hedefimiz var. Seyirciyle kurduğumuz iletişim buna yönelik olmalı. Seyirci bizim yeni bir afişimizi gördüğünde zihninde bizim tarzımız hemen canlanmalı. Yerli yazar ve yeni nesil oyunlar oynamaya çalışıyoruz. Tarzımızı bu şekilde oluşturmak niyetindeyiz.
Dernek olarak tiyatro atölyesi çalışmalarına ve atölyeyi gerçekleştirmeye ne zaman başladınız?
Mustafa Çirkin: Dernek olarak sanatın birçok alanına temas ediyor, projeler üretiyorduk aslında ama tiyatro atölyesi içten içe hep yapmak istediğimiz ama bir türlü şartların oluşmadığı bir alandı. Çünkü tiyatro farklı bir disiplin. Çokça özveri isteyen ve profesyonellere ihtiyaç duyan bir disiplin. 2023 yılında tanıştığımız Gece Tiyatro’nun bazı çalışmaları için derneğimizi kullanmak istemesiyle bağlarımız güçlendi ve daha sonra Yönetmen Seyfullah Özalp’in derneğimizin çalışma tarzına uyum sağlayabileceğini düşünerek kendisine tiyatro atölyesi yürütücülüğünü teklif ettik ve çalışmaya başladık.
‘Hedefimiz sanatı erişilebilir hale getirmek’
Nar Sanat Derneğinin böyle iş birlikleriyle amaçladığı daha geniş hedefler neler?
Mustafa Çirkin: Derneğimizin en genel politikası erişilebilir kültür sanat alanları oluşturmaktır. Sanat çok geniş bir yelpaze. Sineması, müziği, resimi derken tabii her şeye yetişemiyoruz. İşte tam bu noktada sanata emek veren insanlarla iş birliği yapmak bizi çok rahatlattığı gibi etki alanımızı da genişletiyor.
Yerelde tiyatro ve sanat üretimlerini desteklemenin toplumsal etkileri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Mustafa Çirkin: Yerel olarak sanat üretimlerini desteklemek de aslında dernek olarak asli görevlerimizden biri. Burada tiyatroya ayrı bir parantez açacak olursak tiyatronun eğitici gücü uzun vadede önemli bir toplumsal etki yaratabilir.
‘Tiyatronun harcı provalarda atılıyor’
Bu oyunda rol almak sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Zehra Çetinkaya: Oyunun içerisinde alıntılar var. Ben Kanlı Düğün oyunundaki gelin tiradını oynuyorum ve bu benim için çok özel bir deneyim. Daha önce defalarca okuduğumuz, duyduğumuz ya da karşılaştığımız bir tiradı sahnede canlandırmak gerçekten çok keyifli.
Ferdal Kurt: Oyunun deneyimi her zaman olumlu oluyor. Tiyatroda her oyun bize çok deneyim katar esasen. Bu oyun bana dar alanda bir dünya kurma deneyimi verdi. Doğal bir serzenişle, küçük bir alanda söz aksiyonlarının önemli olduğu bir oyun gerçekten oynarken ve hazırlanırken çok öğretici oldu.
Tuğba Aşık: Güzel bir deneyimdi, ele aldığı konu beni çok etkiledi. Senaryoyu okuduğumda oyunda yer almak beni çok heyecanlandırdı.
Karakterinize hazırlanırken nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
Ferdal Kurt: Karakterime hazırlanırken çok araştırma yapmak zorunda kaldım. Evde kendi başıma yazıp çizdim. Çünkü oynadığım karakter birden fazla kişiyle bağlantılı. Birçok tirat oyunun içerisinde benim ve partnerimin söz aksiyonlarının etkisinde kalıyor ve haliyle bizim oyunumuz da tiradın ruhuna uygun olmalı. Aslında karşılıklı bir etkileşim var. Bu soruları cevaplarken bile tiratlarla aramda bağ kurmaya devam ediyorum. Çünkü durmayan bir süreç var tiyatro hazırlığında. Duygusal olarak kendimden yola çıktım diyebilirim. Çünkü, Tufan’ın durumuyla yakınlığımız çok yüksek. Tiyatroya gönül vermişiz ikimiz de ve hayatımızda hep duygusal ve estetik bir durum aramışız. Bu yönüyle ben karaktere gitmek yerine karakteri kendime yaklaştırdım.
Tuğba Aşık: Karakterin güncel hayatını tahmin ederek ilerledim. Nasıl bir yaşam tarzı vardır diye düşünüp o karaktere büründüm.
‘Toplumsal bir varoluş sancısı anlatılıyor’
Oyunun sizi en çok etkileyen yanı ne oldu?
Zehra Çetinkaya: Beni en çok etkileyen iki nokta var. İlki, oyuncu arkadaşlarımın her tiradı sahnelediğinde yaşattıkları duygu değişimleri… Her seferinde onları bambaşka bir gözle, farklı hislerle izliyorum. İkincisi ise son sahne etkisi, her izleyişimde ve her oynayışımda ekstra bir heyecanlanıyorum ve tüylerimi ürpertiyor.
Ferdal Kurt: Kişisel olarak şairin ve aynı zamanda Tufan karakterinin içsel durumlarının hayatlarını bu kadar etkilemesi ve onları bu duruma getirmesi beni çok etkiledi. Bütün sözleri ve eylemleri toplumsal bir varoluş sancısının çıktısı gibi geliyor bana. Sanırım en etkileyici cümleler “normal yaşam” ile ilgili kurduğum cümleler oldu.
Tuğba Aşık: Öz güven ve bazı duygularımı ifade etme konusunda beni kendimle yüzleştirdi. Tahmin ettiğimden çok farklıymış.
‘Hazırlığımız boyunca dayanışma içindeydik’
Provalarda nasıl bir dayanışma ortamı yaşadınız? Nar Sanat Derneğinin katkısını nasıl hissettiniz?
Zehra Çetinkaya: Ekip içinde sadece dayanışma değil, gerçek bir aile ortamı oluştu. Birbirimizi destekledik, birlikte ürettik. Nar Sanat Derneği de bu süreçte bize adeta ikinci bir aile oldu.
Ferdal Kurt: Hazırlık aşamasında bütün oyuncu arkadaşlarım ve yönetmenimiz oyunun istenilen kıvama gelmesi için çok çaba harcadı. Provalar her zaman çok eğlencelidir. Tiyatronun harcı provalarda atılıyor. Ben biraz daha insanlara uzak görünen biriyim belki ama hepsini çok seviyorum çünkü onlar benim sahnede güvendiğim insanlar. Eğer birine sahnede güveniyorsanız o sizin en yakın dostunuzdur. Birbirimize çay, çikolata, ufak bir sarılma, motivasyon ve bir sürü paylaşım verdik. Bu mutluluk verici. Nar Sanat Derneği bu üretimde gerçekten yapabileceği şeyin en iyisini yaptı. Yapısı gereği sanat ile olan etkileşimini en üst seviyede tutup bize sıcak bir sarılma verdi.
Tuğba Aşık: Nar Sanat Derneği bize çok rahat bir ortam sunuyor. Ve aile hissi veriyor. Bu yönü bana iyi hissettiriyor. Yardımlaşma ve dayanışma çok yüksek olduğu için sorunlarımın hepsini yardım alarak rahatça düzeltebileceğimi biliyorum.
Seyirciden gelen tepkiler performansınızı nasıl etkiliyor?
Zehra Çetinkaya: Seyircinin tepkisi sahnede benim için çok belirleyici oluyor. Aldığım her tepki, oyuna olan bağlılığımı ve heyecanımı artırıyor. Seyircinin duygularını hissetmek, performansımı daha da güçlü kılıyor.