Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri ve…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Dikmen Gürün

Kuşaklar değişiyor, kuşaklar gençleşiyor ve tiyatro adına verilen ödüller genelde bir yandan sanatçıları yeni yaratılar için teşvik ederken öte yandan da dünden bugüne alanlarında başarılı isimlere saygılarını sunuyor. Bu bağlamda, bu yıl, Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nde “Muhsin Ertuğrul Onur Ödülü” değerli sahne tasarımcımız Metin Deniz’e verildi. Ne güzel ki ödülü takdim etme şansı (ödülün geçen yılki sahibi sevgili Ayşegül Yüksel Ankara’dan gelemediği için) bana nasip oldu.

1997’de Haldun Dormen’in önerisiyle ve onun sanat danışmanlığında hayata geçen Afife Tiyatro Ödülleri 27 yıldır sürüyor. Önemli bir süreçtir bu. Bu ödüllerin ilk jürisinde görev almış bir kişi olarak Yapı Kredi’nin tiyatroya verdiği desteğini kurum kültürünün bir parçası olarak daha uzun yıllar sürdüreceğine inanıyorum.

BİR GARİP TEŞEKKÜRNAME

27 yılda hafif yol kazaları olabilir. Ama geçtiğimiz hafta, sahne üstünden salona uzanan olay hem Afife Ödülleri’ne hem de seyirciye saygısızlıktı. Ankara ve İstanbul Devlet Tiyatrosu ortak yapımı “Medea Material” ile “en başarılı kadın oyuncu” ödülünü alan Sükun Işıtan’ın, 1949’dan beri süregelen bir gelenek bozularak AKP iktidarı tarafından bu makama tepeden inme getirilen ve kurum bünyesinde yaşanan çeşitli tartışmalı olayların ardından son günlerde Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda yıldızının barışık olmadığı hocaları paldır küldür işten çıkaran Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı’ya sahnede uzun uzun teşekkür etmesiyle başladı. Israrcı ve inatçı bir teşekkürnameydi bu! Başta genç tiyatrocular olmak üzere, seyirci tarafından protesto edildi her iki isim de. Ve pek çok insan salonu terk etti. Bu arada şunu da hemen belirtmeliyim ki Ayşe Emel Mesci’nin sahnelediği ve pek çok ödüle değer görülen “Medea Material”i bir Heiner Müller hayranı olduğum ve Mesci’nin çalışmalarını genelde takip ettiğim için, geçen yıl göremedim ama bu yıl izleyeceğim. Merakla bekliyorum.

Evet, seyircinin protestosu doğru ve yerinde bir tavırdı. Sanatçının, protestolara rağmen, bir kahraman edasıyla genel müdüre övgüler düzen konuşmasına devam etme gayretkeşliği ise abesle iştigaldi. Yanlıştı. Öte yandan olayın basına ve sosyal medyaya yansımalarında da “doğru” saptamaların yanında “yanlış” yorumlar da gösterdi kendini. Yanlış olan yön sapmasıydı. Bu nahoş olaydan yola çıkarak Afife Tiyatro Ödülleri ve Afife jürisi kimi kalemlerin ucuna dolanmamalıydı kanımca.

TEKRAR TEŞEKKÜRLER METİN DENİZ

Bu noktada sözü fazla uzatmaya gerek yok. Yine başa dönüyorum; Metin Deniz’e. Oyuncu ve yönetmen Nihal Geyran Koldaş’ın 2003 yılında yazdığı; Metin Deniz Tiyatroda Mekan ve İnsan adlı kitap, Metin Deniz’in sahne tasarımcısı olarak gerçekleştirdiği çalışmalar üzerine bir inceleme olmanın ötesinde, onun ele aldığı bir yapıtın düşünsel altyapısını nasıl irdelediğine dair de önemli ipuçları verir. Tiyatroyu; sınırları çizilmiş bir boşlukta seyirci ile oyuncunun buluşması şeklinde tanımlayan Metin Deniz, “bu sınırları çizen de düşünsel anlamda metin, fiziksel anlamda mekândır” der. Mekânı (yaratılan alanı) metni destekleyen bir unsur değil, bütünün bir parçası olarak değerlendirir sanatçı. Ona göre; “tasarımcı elde ettiği bulguları oyunun ve rejinin ana düşüncesinin gerektirdiği bir biçimde elemeye, yorumlamaya ve soyutlamaya tabi tuttuğunda elde edilecek görsel tasarım, oyunla birlikte nefes alıp veren, oyuncuların aksiyonu ile bütünleşen, kendi başına bir kimliği ve atmosferi olan bir mekana dönüşür.” “Palto”dan, “Teneke”den “Nâzım’a Armağan”a bütün çalışmalarında yakalanır bu gerçek.

Onun sahne tasarımlarındaki düşünsel altyapı; insanın insanla, insanın mekânla, mekânın zamanla ilişkisinin altını çizen bir bütün olmuştur her zaman.

Daha paylaşacak çok şey var ama Yaşar Kemal ustamızın sözleriyle burada son noktayı koyuyorum: “Metin Deniz her zaman hem ülkemizin hem de dünyanın büyük sanatçısıdır. Her şey gelir geçer, ustaların yarattıkları dünyada kalır.” 

Cumhuriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Dikmen Gürün

Yanıtla