[Rojda Ferda Yılmazoğlu’nun Evrensel‘de yayımlanan haber yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Zin Kolektif’in filmi “Seslerin İzinde”, Ermeni ve Kürt kadınların şarkılarıyla hafızayı, direnişi ve dayanışmayı buluşturdu. “Kısaya Alan” gösteriminde kadınların ortak üretim gücü öne çıktı.
Nar Sanat ve Lands of Cinema işbirliğiyle sürdürülen kısa film-belgesel gösterim serisi ve online sinema buluşmaları olan “Kısaya Alan”, Ekim ayında da bağımsız sinemanın alternatif seslerini izleyiciyle buluşturdu.Çevrimiçi olarak gerçekleşen gösterimde, Zin Kolektif imzalı Seslerin İzinde adlı kısa belgesel izleyiciyle buluştu. Gösterimin ardından belgeselin yaratıcı ekibinden Fatma Çelik ile bir söyleşi düzenlendi.Kısaya Alan programı kapsamında Nar Sanat Derneği ev sahipliğinde Hayırlı Olsun Ziyareti (Muaz Güneş), Yeryüzündekiler (Harun Yel) ve Dank (Tuvana Simin Günay) filmlerinin gösterimleri yapıldı.
Bir Hafıza Ve Direniş Belgeseli: “Seslerin İzinde”
Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı kapsamında, 2015 yılında üretilen Seslerin İzinde, bir Ermeni ve bir Kürt kadının birlikte söyledikleri şarkılar üzerinden hafıza, direniş ve kadın dayanışmasının izlerini sürüyor. Kolektif üretim anlayışıyla ortaya çıkan film, yalnızca bir belgesel değil; geçmişle kurulan duygusal, politik ve estetik bir ilişki olarak izleyiciye aktarılıyor.
“Birlikte Üretmenin Kendisi Motivasyonumuz”
Gösterim sonrası gerçekleştirilen söyleşide, Fatma Çelik kolektifin üretim pratiğini anlattı. Çelik, Nar Fotoğraf Kolektifi’nden Zin Kolektif’e uzanan hikâyeyi paylaşarak, “Bizim için önemli olan iyi bir iş çıkarmak değil, birlikte üretmenin kendisidir,” dedi. Çelik, Zin Kolektif’in hiyerarşiden uzak, karşılıklı ihtiyaç ve motivasyonlar üzerinden şekillenen bir üretim biçimi benimsediğini vurguladı. Söyleşide kadınların dayanışma içinde üretim yapmasının dönüştürücü gücü ve ortak iyileşme alanları yaratmanın önemi öne çıktı.
Devamı için tıklayınız.
