Müşerref Öztürk Çetindoğan’dan “Duyulan Tiyatro”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Serkan Fırtına

Görselliğin her yeri sardığı dijital çağda, yalnızca sesin büyüsüne yaslanan radyo tiyatrosu, çoğu insana ilk bakışta nostaljik bir sanat dalı gibi görünebilir. Oysa bu bakış, radyo tiyatrosunun değişip bugünün dijital dünyasında yeniden canlandığını görmezden gelir. Akademisyen ve yazar Müşerref Öztürk Çetindoğan, 2023’te yayımladığı “Duyulan Tiyatro: Radyo Oyunu Yazım Tekniği” adlı kitabıyla bu alanı sadece hatırlatmakla kalmıyor; ayrıntılı bir biçimde çözümleyerek yeni kuşaklara aktarıyor. Radyo tiyatrosu üzerine Türkçede hazırlanmış en kapsamlı kaynaklardan biri olan bu eser, hem akademisyenlere hem de yazarlığa meraklı olanlara çok yönlü bir başvuru kitabı sunuyor.

Yazarın en büyük başarısı, radyo tiyatrosu gibi teknik ve akademik bir konuyu sıkıcılıktan uzak, herkesin anlayabileceği bir dille işlemesidir. Kitap, sadece akademisyenlere değil, bu sanat dalına ilgi duyan herkese hitap ediyor. Ayrıca, kitabın zengin kaynakçası ve dipnotları sayesinde okuyanlar, konuyla ilgili hemen hemen her alana yönlendirilerek daha derinlemesine araştırma yapma imkânı buluyorlar.

Kitap, önce sesin dünyasına dair kavramsal bir tartışmayla açılıyor. “Sesin Uzamına Giriş” ve “Fonograf ve Mikrofon” başlıklı bölümler, teknolojinin sesi kaydetme ve dinletme serüvenini anlatıyor. Çetindoğan, sesi yalnızca fiziksel bir titreşim olarak değil; zihinsel ve toplumsal bir olgu olarak da ele alıyor. Bu temel girişin ardından, yazar radyonun kitle iletişimindeki yerini ve estetik dönüşümünü inceliyor. “Küresel Köyün Yerel Sesi: Radyo” bölümünde, Filippo Marinetti, Antonin Artaud ve Bertolt Brecht gibi isimlerin radyo üzerine düşüncelerine geniş yer ayrılıyor.

Yazar, radyo tiyatrosunun fütürist ve deneysel akımlarla kurduğu bağları bu bölümde çok yönlü bir bakışla değerlendiriyor. Bu bağlamda, kitabın en dikkat çekici kısımlarından biri olan “Avant-Garde Sesler: Kablosuz Hayal Gücü’nden Radyo Sanatı’na” bölümü öne çıkıyor. Bu bölümde Çetindoğan, radyonun sadece bir yayın aracı olmadığını, aynı zamanda fütürizm ve dadaizm gibi avangart sanat akımlarının bir parçası olduğunu ortaya koyuyor. Sanatçıların radyoyu pasif bir dinleme aracı olarak değil, bambaşka bir sanat formu yaratma potansiyeli taşıyan devrimci bir araç olarak nasıl gördüklerini inceliyor.

 “Radyo Tiyatrosu Düşüncesi” bölümünde ise klasik tiyatronun görsel kodlarının, radyo formunda nasıl işitsel bir dile dönüştürülebileceği tartışılıyor. Çetindoğan, radyo tiyatrosunun “sahnesizliğini” bir eksiklik değil; hayal gücünü harekete geçiren bir imkân olarak tanımlıyor.

“Duyulan Tiyatro”, radyo oyunu yazmak isteyenler için adeta bir yol haritası sunuyor:  “Radyo Oyunu Başlıyor”, “Ana Düşünce, Konu Seçimi, Kişiselleştirme ve Olay Dizisi”, “Zaman/Mekân, Süre ve Sahne Değişimleri” gibi bölümler, sahneden sesi merkeze alan yaratıcı sürecin nasıl kurgulanabileceğini adım adım anlatıyor.

Eserin en önemli katkılarından biri de, diyalog, monolog, ses efekti ve müziğin dramatik yapıdaki işlevlerini ayrıntılı biçimde inceleyen bölümler. Burada Çetindoğan, yalnızca teknik bilgiler vermekle kalmıyor; dinleyicinin zihninde sahne kurmanın yollarını da gösteriyor.

Ayrıca TRT ve BBC gibi kurumların radyo oyunu yazım önerilerine yer verilerek radyo tiyatrosunun uluslararası boyutu da dikkate alınıyor. Böylece geleneksel yaklaşımlarla dijital çağın yeni anlatı formatları arasındaki bağ kuruluyor.

Duyulan Tiyatro, sadece bir yazım kılavuzu değil; aynı zamanda radyo tiyatrosunun dramatik sesiyle yeniden kurulabilecek bir hayal sahnesi olduğuna dair bir manifesto. Görselliğin anlatıları kuşattığı günümüzde, dinleme eyleminin hayal gücü ve yaratıcılıkla nasıl yeniden buluşturulabileceğini ortaya koyuyor.

Müşerref Öztürk Çetindoğan, bu çalışmasıyla radyo tiyatrosunun geçmişin bir nostaljisi olmadığını; tam tersine bugünün ve geleceğin anlatı dili olabilecek güçlü bir sanat formu olduğunu gösteriyor.

Müşerref Öztürk Çetindoğan, Duyulan Tiyatro – Radyo Oyunu Yazım Tekniği, 2023, 192 s.

Tiyatro Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Serkan Fırtına

Yanıtla