İki Kalas Bir Heves

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Vecdi Sayar’ın BirGün’de yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

27 Mart Dünya Tiyatro Günü ülkemizde pek çok kentte tiyatro şenlikleri ile anılıyor. Tiyatro festivallerine ve tiyatroyu kamu hizmeti olarak gören yerel yönetimlerin çabalarına biraz göz atmakta yarar var.

İki kalas bir heves yeter mi? Bence yetmez… Tiyatroda bilgi birikimi olmazsa olmaz. Bunun yolu da eğitimden geçer. Peki tiyatro dünyasında zirveye çıkmış alaylı oyuncular, yazarlar yok mu? Elbette var. Sevgili Aydın Engin de onlardan biriydi, Gençlik Tiyatrosu’ndan Halk Oyuncuları’na uzanan bir tiyatro serüveni vardı sevgili Aydın’ın, onu anmadan geçemezdim. Elbette, yeteneğin önünde kimse duramaz ama istisnalar üzerine bir politika kurulamayacağına göre, tiyatroda eğitimin önemini vurgulamak gerekir. Bu yüzden, yeni açılan yerel yönetim tiyatroları kadrolarına eleman alınırken eğitimin ön koşul olmasına karşı çıkan tiyatrocu dostlara katılamıyorum. 

Ülkemizde kamu tiyatroları iki ana grup içinde yer alır. Bütçesinin tümünü kamudan yani Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan karşılayan Devlet Tiyatroları ile yerel yönetimlerin tiyatroları. Devlet Tiyatroları günümüzde 12 ilde sürekli temsiller veren, ayrıca 12 ildeki sahnelerine her ay turne düzenleyen, 7 tiyatro festivali gerçekleştiren dünyanın en büyük tiyatro organizasyonlarından biri. Bu devasa yapının avantajlarından çok dezavantajları olduğu yıllardır bu kurumda görev yapan tiyatrocular tarafından dile getirilmesine karşın, bu kurumun yasasında günün koşullarına uygun yeni bir düzenleme yapmak istemiyor Bakanlık. On yıllardır, sayısız toplantı, sempozyum düzenlendi, yasa taslakları hazırlandıysa da, bir milim ilerleme kaydedilmedi.

Siyasal iktidar bir ara TÜSAK (Türkiye Sanat Kurumu) adlı bir kurumun oluşumuyla kadrolu sanatçıların görevini sonlandırıp, sözleşmeli sanatçılarla bir tür ‘prodüksiyon tiyatrosu’na geçişi hedeflediyse de, sanat çevrelerindeki tepkiler karşısında bu niyetini askıya almış görünüyor.

ÖZGÜRLÜĞÜN GÜVENCESİ ÖZERKLİK

Oysa, yapılması gereken, Devlet Tiyatrolarını dağıtmak yerine, bölgelerin ihtiyaçlarına göre yerel düzeyde kararlar alabilen, kendi oyunlarını seçebilen, kendi kadrolarını oluşturabilen birim tiyatrolara, yani ‘yerinden yönetim’ sistemine geçmektir. Bu sistemin sağlıklı işleyebilmesi için de, tiyatronun özerkliğinin sağlanabilmesi gerekir. Kültür Bakanlığı, “parayı veren düdüğü çalar” zihniyetini bir kenara bırakmalıdır. Özgürlüğün güvencesi olan özerkliğin yolu da yeni bir yasadan geçer. Kamu tiyatrolarında çalışanların özlük haklarını güvence altına alırken, sanatsal özerkliği dışlamayan bir yasa.

Devamı için tıklayınız.

BirGün

Paylaş.

Yanıtla